TEMA Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, Dünya Toprak Günü dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, karasal ekosistemlerde yaşamın temelinin toprak olduğunu söyledi.
Tüm karasal canlıların ve insan yaşamının da toprağa bağlı olduğunu belirten Ataç, "Toprak; gıda güvenliği, su temini, biyolojik çeşitlilik, fakirliğin azaltılması, iklimin düzenlenmesi demektir. Tarih toprağını koruyan medeniyetlerin yükselişi, ona zarar veren, sağlığını korumayan medeniyetlerinse yıkılış örnekleri ile doludur." diye konuştu.
Ataç, toprağı korumanın sürdürülebilir bir yaşam ve sürdürülebilir kalkınma olduğunun altını çizerek, şöyle devam etti:
"Bu nedenle TEMA Vakfı olarak varoluş nedenimiz yaşama yani toprağa sahip çıkmak ve onu korumaktır. TEMA Vakfı'nın bu bakışı Birleşmiş Milletler'in 20 Aralık 2013 tarihinde yapılan 68. oturumunda uluslararası bir boyut kazanmış ve 5 Aralık, Dünya Toprak Günü ilan edilmiştir. Buradaki temel amaç; insanların toprağın önemi ve korunması konusundaki farkındalığını artırmaktır. Biz de kurulduğumuz günden bugüne tam 29 yıldır tüm çalışmalarımızın temeline toprağı koyuyor, gıdanın güvencesi tarım topraklarına, toprağın üzerinde yeşeren ve yaşamsal önemi tartışmasız olan ormanlar ve meralarımıza sahip çıkıyoruz. Bu anlamda toprağa saygı sunmanın ve toprağın yaşamsal yerini kutlamanın önemine gönülden inanıyoruz."
"Ülkemizdeyse her yıl 642 milyon ton toprağımız erozyona uğramaktadır
Hem dünyada hem de Türkiye'de toprak bozulumunun en yaygın ve en büyük sebeplerinden birinin erozyon olduğunu vurgulayan Ataç, toprak bozulumunun toprağın sağlığının bozulması, üretkenliğinin azalması ve potansiyel hizmet üretme kapasitesinden uzaklaşması anlamına geldiğini anlattı.
Ataç, "Dünyada her yıl ortalama 75 milyar ton toprak erozyona uğruyor. Bu durum, her 5 saniyede, bir futbol sahası büyüklüğünde toprağın su ve rüzgarla taşınması demektir. Ülkemizdeyse ne yazık ki her yıl 642 milyon ton toprağımız erozyona uğramaktadır. Bu ortalama olarak, bir hektarda her yıl 8,24 ton, başka bir ifadeyle her yıl 0,6 mm toprağın erozyona uğraması, 15 yılda 1 santimetre toprağın taşınması anlamına gelmektedir. Toprağın 1 santimetresinin oluşması için 500 yıl gerektiği dikkate alındığında topraklarımızın doğal oluşum hızından 33 kat daha fazla erozyona uğradığı açık olarak görülmektedir." ifadelerini kullandı.
Toprağın milyonlarca canlı varlığın yaşadığı ve etkileşim içinde bulunduğu bir ekosistem olduğunu aktaran Ataç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Toprakta sadece çok sayıda canlı bulunmakla kalmaz, aynı zamanda bu canlılar çok fazla çeşitlilik de gösterir. Toprak biyolojik çeşitliliğini oluşturan bu organizmalar yaşam döngülerini, toprak içinde ya da toprak yüzeyindeki üst toprak katmanında geçirirler. Ne yazık ki erozyon, toprak biyolojik çeşitliliğine ev sahipliği yapan, organik madde açısından toprağın en değerli kısmı olan üst toprağın taşınmasına ve kaybına sebep olmaktadır. Kısacası toprak çeşitliliğini, üretkenliğini kaybetmekte ve geleceğin gıda güvenliği riski artmaktadır. Tarımsal ürünlerde erozyon kaynaklı üretim kaybı yüzde 50'lere ulaşabilmektedir. Ormansızlaşma, meralarda aşırı otlatma ve toprak koruma tedbirleri alınmaksızın yapılan tarım uygulamaları da erozyonun en temel sebeplerini oluşturmaktadır. Arazi tahribatına neden olan bu faaliyetlerin iklim değişikliğinde de önemli rolü bulunmaktadır. Atmosferdeki karbon birikiminin yüzde 23'ü arazi tahribatından kaynaklanmaktadır. Bugün iklim değişikliğiyle artan sağanak yağışlar, erozyonun şiddetini de artırmaktadır. Artık iklim değişikliği ile mücadelede, toprak karbon stokunun korunması ve artırılması gerektiği tüm dünya tarafından sıkça dile getirilmektedir. Bu anlamda tahrip olmuş orman ekosistemlerinin restorasyonu, mera ıslah çalışmaları ve toprak dostu sürdürülebilir tarım uygulamalarının yaygınlaşması, erozyonla mücadele kadar doğrudan gıda güvenliğinin sağlanması ve iklim değişikliğiyle mücadele için de büyük önem taşımaktadır."
"Bugüne kadar 284 kırsal kalkınma, koruma ve ağaçlandırma projesi gerçekleştirdik"
Deniz Ataç, toprağın korunması ve erozyonla mücadelede, ormanların ve sunduğu hizmetlerin korunması ile yeni ormanlar oluşturulması amacıyla yapılan ağaçlandırma çalışmalarının önemli olduğunu anlattı.
TEMA'nın bu kapsamda, başta çocuklar olmak üzere Türkiye'de erozyonla mücadelede ağaçlandırma çalışmalarının önemi, orman varlıklarının korunması konusundaki farkındalığın artırılması, ülke genelinde yürütülen ağaçlandırma seferberliği çalışmalarına katkı sağlanması konularında örnek çalışmalar gerçekleştirdiğini belirten Ataç, "Toprağın ve doğal varlıkların korunması ve doğru şekilde yönetilmesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasına öncülük ediyor ve bu çalışmalara destek veriyoruz. Bu çalışmalar neticesinde Türkiye'de mera ve toprak yasalarının çıkmasını sağladık. Ülke topraklarımızı tehdit eden erozyon ve çölleşme tehlikesine dikkat çekerek, bu mücadelenin bir devlet politikası haline gelmesine katkı sağlamaya çalışıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Ataç, toprakla birlikte dünya üzerindeki ekosistemi oluşturan su, hava, orman, biyolojik çeşitlilik gibi tüm doğal varlıkların korunması ile insan kaynaklı iklim değişikliğine dair de politikaların ve toplumsal bilincin oluşturulması için çalışmalara devam ettiklerinin altını çizerek, şunları kaydetti:
"Kendiliğinden yetişen doğal ormanları korumak, ağaçlandırma çalışmalarımızla toplumda ağaç sevgisi oluşturmak da çalışmalarımızın büyük bir kısmını oluşturuyor. Bireysel ve kurumsal fidan bağışları ile ülke genelinde hatıra ormanları oluşturuyoruz. Bugün Türkiye'nin 81 ilinde TEMA Vakfı bağışçıları sayesinde oluşturulan en az bir orman bulunuyor. 1992'den bugüne kadar yaklaşık 22 bin futbol sahası büyüklüğü alanda yaklaşık 20 milyon fidanı toprakla buluşturduk. 22 bin futbol sahası büyüklüğünde bir alanda 700 milyon meşe palamudu ektik. Tarım alanlarını, çayır ve meraları korumak, geliştirmek ve bu alanların amacı dışında kullanılmasını önlemek için faaliyetler yürütüyoruz. Bugüne kadar 284 kırsal kalkınma, koruma ve ağaçlandırma projesi gerçekleştirdik. TEMA Vakfı ağaçlandırma çalışmalarının çok büyük bir bölümü Orman Genel Müdürlüğü iş birliği ile gerçekleştiriliyor. Bu çalışmalarda fidan dikiminin yanında sahada bakım çalışmaları en az 3 yıl devam ediyor ve bu sürede Vakfımız tarafından ağaçlandırılan alan yakından izleniyor. Vatandaşlarımız Vakfımıza, e-posta, telefon, web sayfası veya kurumsal sosyal medya hesapları üzerinden ulaşabiliyor. Web sitemizde bulunan fidan bağışı bölümünden fidan bağışı yapabiliyorlar."
aa