Haşir Risalesi’nin içindeki hayalî yolculuğumuza eserin Onikinci Hakikati’ni inceleyerek devam ediyoruz. Daha önceki bölümlerde de bahsi geçtiği gibi, tüm iman hakikatleri birbirine kuvvet verir, birbirinin hükmünü teyit ve takviye eder, birbirini gerektirir ve birbirlerine hem delil hem netice olurlar. Haşir (diriliş) meselesinde de aynen böyledir. Bu dünyadan başka bir mekâna gidileceği, bizzat şu âlemin yaratıcısı tarafından binler defa yeminlerle vaad edilmiş ve böylece kâinat hakikatlerinin ebedî bir hayatın varlığına dair olan bütün emare ve işaretleri, kesin olarak teyit ve tasdik edilmiştir.
Hem işlettiği dünya sergisinin ve misafirhanesinin başıboş olmadığını, hem gayesiz ve neticesiz bulunmadığını, ellerine delil olarak verdiği mucizelerle gönderdiği peygamberleriyle de binlerce kez haber ve müjde vermiştir.
Şu dünyanın bir teşhir ve seyir yeri olmaktan öte, ebedî âlemlere mahsulât yetiştiren bir tarla ve asıllarına teşvik için geçici olarak yol üstünde kurulmuş bir pazar olduğunun açıkça bildirilmesiyle beraber, durum ve vaziyetin yani dünyanın gerçek mahiyetinin böyle olmasının kâinat hakikatleriyle tam bir uyum içinde bulunması, aklın önündeki şüpheleri tamamen temizliyor. Geriye sebepsiz, gerekçesiz, anlamsız şüpheler ve vesveseler kalsa da, önem vermeye hiçbir yönden sebep kalmıyor.
Çünkü bir meselede gereklilik varsa, hem o meselede, yapılması bahis konusu olan işi yapacak şahsın kudretinde, ilminde ve iradesinde bir eksiklik veya karakterinde bir arıza yoksa; hem o şahıs çok kereler bu işi vaad etmişse, o işe olacak gözüyle bakmamak için sebep kalmamış demektir. “Ya olmazsa” türünden gelecek şüpheler ise (bir delilden kaynaklanmayan ihtimallere kıymet vermek akıl işi olmadığından) dikkate alınmaya lâyık sayılmayacaklardır.
Haşir Risalesi’nde geçen her bir hakikat, kâinat içinde eserleriyle kendini gösteren ve hükümlerini icra eden sağlam hakikatler üzerine bina edilmiş olup, elbette bahsedilenler kadarıyla sınırlı değillerdir. Hem bu hakikatler aynı hakikatlerin farklı açılardan ele alınışından ibaret olmayıp, sadece benzer mantıkî çıkarım metotları sebebiyle birbirlerine karıştırılabilmektedirler. Hâlbuki farklı meselelerdir. Bir canlı vücudunun faydalılığı ve çok sayıda fonksiyon icra etmesi yönüyle hikmetli olması ve diğer taraftan o canlının çeşitli nimetlerle şefkatle beslenmesiyle rahmet hakikatinin kendisinde görünmesi, farklı hakikatlerdir.
Fakat her iki mesele için de, böyle yapılan ve işletilen o canlının kısa bir zamanda yok edilmesinin akla, mantığa uygun görünmemesiyle o canlının sadece görünüşte yok oluyor olduğu, hakikatte ise bir başka hayat çeşidiyle diğer bir âlemde varlığını devam ettirmesinin lüzumuna intikal etmek için kullanılan mantık metodu benzerlik arz etmektedir.
Allah’ın varlığına delil olan her bir meselenin, farklı bir yönden âhiretin varlığına da delil olduğu ve bir yaratıcının varlığına dair tüm delillerin âdeta iki yana açılan pencereler gibi bir tarafının Allah’a, öbür tarafının âhirete açıldığının izahını Haşir Risalesi’nin giriş metninde yapmıştık. İsterseniz oraya aşağıdaki adresten tekrar müracaat edebilirsiniz.
https://www.risalehaber.com/kiymetine-paha-bicilmez-bir-hakikat-ebedi-hayat-19343yy.htm
Risale-i Nur Eğitim Programı’mızın “Öldükten Sonra Dirilişin ve Ebedî Hayatın Varlığının İspatı” isimli bölümünün bir parçası ve Onuncu Söz-Haşir Risalesi’nin 12. Hakikat”inin izah metni olan yazımızda sunulan hakikatlerin tam olarak hissedilerek pekiştirilmesi için, eser metnini de içeren görsel destekli ders videosunu da aşağıdaki adresten izlemenizi tavsiye ediyoruz.
Keşif Yolculukları Risale-i Nur Eğitim Programı-75 Ders Videosu: Dünyanın Varlığı Kadar Sarsılmaz Bir Hakikat
https://youtu.be/B27FMN0jNv8