Kenan Toprak’ın yazısı
Emrolunduğu üzere dosdoğru olan ve ömrünü beşeriyetin saadeti için tarık-ı Hakk’a davete adayan Risalet silsilesinin ilk halkasını oluşturan, ilk insan, aynı zamanda ilk peygamber Hz. Adem’den (a.s) son halkası Hatemül-enbiya olan Hz. Muhammed’e (a.s.m) kadar gönderilen tüm peygamberler, insanlığı hiçbir maddi menfaat ve karşılık düşünmeyerek ve kabul etmeyerek, Allah’ın (c.c) dinine, iyiliğe, adalete ve doğru yola davet ederek ümmetleri için en mükemmel birer örnek olmuşlardır. Nebiyy-i Ahirzaman olan Peygamberimiz Hazret-i Muhammed’in (a.s.m) rahle-i tedrisinde ahz-ı mevki eden ashab-ı kiram efendilerimiz de adanmışlığın, fedakarlığın, samimiyetin ve feragatin en zirve noktasını hayatlarında bizzat yaşayarak bizlere en güzel birer örnek, birer nümune, birer misal olmuşlardır.
Geçmişte olduğu gibi günümüz de bir dava adamının en önemli özelliklerinden biri feragat olduğu gibi muvaffak olmasının temelinde de samimiyet ve fedakarlık vardır.
Memleket sathında isimleri bilenmese bile, mukaddes davanın nice kahramanları vardır. Onlar “…bulundukları kasaba, karye ve şehirlerde – hizmet-i imaniye itibarıyla- adeta birer gizli kutup gibi müminlerin manevi birer nokta-i istinadı olarak, bilinmedikleri ve görünmedikleri ve görüşülmedikleri halde kuvve-i maneviye-i itikadları cesur birer zabit gibi, kuvve-i maneviyeyi ehl-i imanın kalplerine verip müninlere manen mukavemet ve cesaret veriyorlar.” Onlar İslam’a hizmet etmeyi ve Kur’an’a hadim olmayı en yüksek mertebe telakki ederler.
Şuara süresinde birkaç kez tekrar edilen, “Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak alemlerin Rabbi olan Allah’a aittir” ayeti bizlere bu yolda vazife ifa edenlerin hayatında rıza-yı ilahi ve ihlasın ne kadar önemli olduğunu hatırlatmaktadır. Bu ayeti kendi hayatında şekillendiren ve davranışlarına kazandıran ve dar-ı dünyadan dar-ı bekanın ilk kapısına gelinceye kadar bu inancına sadık kalan kahramanlardan biri de Nijerya’da iman ve Kur’an hizmetine hayatını adayan Fatih Emin abimizdi. Kısa ömründe çok kıymettar vazifeler görüp, yerine bıraktığı Fatihleri vazife başına davet ederek bu fani alemden veda etti.
Ömrünü iman ve Kur’an hizmetine vakfetmiş Emin abinin Türkiye ziyareti esnasında Manisa’da geçirdiği trafik kazası sonrasındaki vefat haberi, münasebet-i vazife ve ruhiye cihetiyle bende fazla bir sarsıntı meydana getirdi. Fakat benim bu derinden müteessir olan halimi izale eden, dersi nuranide geçen “Böyle kaza ile vefat eden şehid hükmünde olduğu gibi, şehid de veli hükmünde olmasından…” ve “Mâbeynimizdeki münasebet ve uhuvvet inşaallah hâlis ve lillâh için olduğundan, zaman ve mekânla mukayyed olmaz. Bir şehir, bir vilâyet, bir memleket, belki küre-i arz, belki dünya, belki âlem-i vücut, iki hakikî dost için bir meclis hükmündedir. Böyle dostluk ve kardeşliğin firakı yok, hep visâldir. Fâni, mecazî, dünyevî dostluklar sahipleri, firakı düşünsün, bize ne?” sözü bana teselli verdi.
Şu zamana çöken zulmet ve gaflet perdelerinin set çektiği irşat ve tebliği, sevgi ve iyiliği, şefkat ve merhameti hayatının her anında yaşamış olan Emin abi gibi pırlanta bir Nur kahramanının aramızdan ayrılışı beni müteessir etse de, ölümün ehl-i iman için bir terhis teskeresi hükmündeki hakikati benim üzüntümü yine izale etti. Fakat hiç şüphesiz müteessir olduğum alanlar da vardı; bunlar, fedakarlığı, şefkati, tebessümü, cevvalliği ve imanı bizlere numune-i imtisal olan Nijerya kahramanı Emin abi artık bizlerle bu fani dünyada beraber olmayacaktı. Artık bizlere teravih namazını kıldırmayacak, beraberce iman hakikatlerini ve cevşen okuyamayacak, talebelerle pikniğe gidemeyecek, meşveret yapamayacak kısaca artık fani alemde hiçbir şeyi paylaşamayacaktık.
Fakat beni yine rahatlatan “Birimiz şarkta, birimiz garpta, birimiz cenupta, birimiz şimalde, birimiz ahirette, birimiz dünyada olsak, biz yine birbirimizle beraberiz” sözü teskin etti. Bununla birlikte “Ve manen içimizde, dairemizde, o fevkalade hizmetiyle, parlak bir surette yaşıyor. Hasenat cihetinde ölmemiş, daima defter-i a’amaline, daha kesretli hasenat yazılıyor” cümlesi öyle hakiki bir teselli ziyası verdi ki, bütün üzüntülerimi alarak beni mesrur hale getirdi.
Cenab-ı Hakk’a hadsiz şükür olsun ki Emin abi, İslam hizmetini hayatına düstur edinmiş ve ona göre ruhuyla ve canıyla bilfiil adanmış bir hayat yaşayarak, samimi Müslümanlığın niteliklerini ve ilkelerini etkili bir şekilde göstermişti. Mezun olduğu matematik öğretmenliği sonrasında fevkalade azim ve sarsılmaz bir manevi cihad ruhu ile volkan gibi kaynamaya hazır bir şekilde iman ve Kur’an hizmeti için Etiyopya’ya gitmeyi arzu etmiş ve bu arzusunu yerine getirmek için birkaç aylığına Nijerya’ya gelip İngilizce eğitimi aldıktan sonra Etiyopya’ya gitmişti. Etiyopya’ya gittikten sonra yaşadığı vize sorunlarından dolayı burada kalamayarak tekrardan Nijerya’ya dönmüştü. Emin abinin hamiyetperverlik anlayışı sadece isimden ibaret kalmamış adeta fedai gibi ortaya atılmıştı.
Hayatında bir ihtişam yaşantısı veya birçok kimsenin arzu ettiği kayda değer miktarda servet biriktirme arzusu olmayan Emin abi bundan sonraki hayatını Nijerya’da devam ettirdi. Nijerya hicretinde devam ettiği iman ve Kur’an hizmeti sırasında kişisel etkileşim yöntemini takip ederek samimi bir Müslümanlığın niteliklerini hayatında yaşadığı örneklerle gösterdi. Emin abi samimi yaşayış biçimiyle hem Müslüman hem de Hristiyan olmak üzere Nijerya vatandaşlarının gönlünü ve aklını kazanmayı başarmış birçok kişinin imanının kurtulmasına vesile olmuştu. Elhak merhum Fatih Emin abinin zamanında diğer abilerle beraber ektikleri nurani tohumların çok mübarek mahsulatı olacak, yetiştirdiği talebeler Fatih Emin abinin hizmetini muzaaf bir surette yapıp onun boşluğunu doldurarak, vazifesini tamamiyle yerine getirecekler.
Devamlı olarak temas kurduğu insanları diğer Nur kahramanlarıyla birlikte ziyaret eder onların dertlerini dinler, onlarla muhatap olur, kitap hediye eder, iman hakikatlerinden dersler yapardı. Sömürgeci beyazlara kıyasen, tavrında asla en ufak bir hisse-i gurur ve kibir yoktu. Herkese eşit saygı gösterir zengin, fakir, Müslüman veya Hristiyan olsun, insanların kalplerini kazanmak adına, insanların yaşamındaki durumu ile hiç ilgilenmezdi. Çünkü onun tek bir derdi vardı, hayatının gayesi içinde en büyük ve mühim bir maksat, hayatını vakfettiği Nurlu sözler vasıtasıyla Kur’an’a hizmet etmek, iman ve Kur’an hizmeti vesilesiyle bir kişinin imanını kuvvetlendirmek ve kurtarmaktı. Emin abinin yaptığı dersler, vesile olduğu yardımlar ve temas ettiği hayatlar toprağa ekilen tohum misali birçok insanın hayatını değiştirecek şekilde sümbül verecektir inşallah. İnsanın yaşayabileceği en iyi bir hayat, birçoğumuzun imreneceği saf bir ömür, davasına sadakati ve selamet-i kalbiyle yaşamı ve vefatı bize harika bir ders-i ibret oldu.
Vefat etmeden önce fark etse de etmese de, harika bir hayat yaşadı. Fani ile bakiyi birbirinden ayırt edebilecek dirayete bir hayat yaşayarak zahiren şaşaalı dünyanın masiyetlerine bulaşmadan iman ve İslamiyet fedaisi olarak bütün varlığını vakfedip bizlere numune-i imtisal oldu. Niyetindeki ihlas, kalbindeki safiyet ve imanındaki kuvvet ve Kur’an’a ciddi merbutiyeti ile temas ettiği birçok insanın hayatını değiştirmeye vesile olup, yaşadığı yeri daha parlak, daha nazik, daha şefkatli bir yer haline getirdi. İmanlı bir nur muallimi olarak, tüm çocuklar gibi Afrikalı masum çocuklara da hüsn-ü ahlak sahibi olarak nazik ve kardeşlik duygusuyla halis davranışlarda bulunarak, onların mesrur ve müferrah bir hayata sahip olmasını arzuluyordu.
Fatih Emin abi ve teşrik-i mesai ettiği Nur kahramanlarının fevkalade gayret ve faaliyetleri neticesinde Nijerya’da birçok hizmetin vücuda gelmesine vesile oldular ve oluyorlar. Asırlarca Kur’an’a bayraktarlık yapmış ve dünyayı diyanetiyle ışıklandırmış necip milletin torunlarının gönderdikleri yardımlar vesilesi ile açılan Kur’an Kursları, medreseler, İslami okul, talebe hizmetleri, imani dersler, inşaatı devam eden yetimhane, açılan su kuyuları, yapılan muhtelif yardımlar, kurban faaliyetleri, iftar programları gibi birçok faaliyet Nijerya ve Anadolu’yu mesrur edecek mahiyettedir. İnşaallah bu ehemmiyetli çalışmalar Anadolu’yu minnettar ettiği gibi, Fatih Emin abimizi de kabrinde mesrur edecektir. Sarsılmaz azmi ile, araba yolunun olmaması nedeniyle motorsiklet kiralayarak dağ köylerine gidip iman hakikatlerini anlattığın insanlar ve bizler senin o fevkalade azmine birer şahit hükmünde bulunuyoruz. Nijerya muhitine öyle bir ab-ı hayat çeşmesi açılmasına vesile oldun ki, bu nurani çeşmenin muslukları, saadet alemlerine göçsen bile, akmaya devam edecek inşallah.
Afrika’da ağır şartlar içinde gurbette kahramanca bir vaziyette iman hizmetinde bulunmak gibi büyük bir makama ulaşan Emin abi yaptığı mübarek hizmetleriyle, geçmiş asırlarda kıtalara hicret eden İslamiyet’in büyük mücahid kahramanlarının hizmetlerini ifa etmişti. Emin abinin ciddi ve ihlaslı hizmetleri Nijerya’da Nurların intişarına ve geniş bir fütühat-ı Nuriyeye zemin hazırlayacak diye Rabb-ı Rahim’e sonsuz bir teslimiyetle ümitvarız.
Cenab-ı Hakkın inayet ve rahmetiyle bir çekirdeğin toprak altına girmesiyle, yüz tane sünbül vermesi gibi, Emin abinin vefatıyla ve toprak altına girmesiyle inşallah ektiği nurani tohumlarla Nijerya’da Nurların intişar ve fütuhatına meydan açtı. Ne mutlu ona ki dünyanın şaşaasına aldanmadan “Vücudunu Mucidine feda et. Mukabilinde büyük bir fiyat alacaksın” ve “Ne mutlu sizlere ki, hizmetinizi ve vazifenizi bitirdiniz. Zahmetiniz bitti, rahata ve rahmete gidiyorsunuz… Hizmet, meşakkat bitti; ücret almağa gidiyorsunuz...” hakikatince bu dar-ı dünyadan vatan-ı aslisine, Rabb-i Alasına kavuştu.
Çekilip nur-u hidayet yine zindan olacak,
Yine firkat, yine hasret, yine hüsran olacak.
Yine sen, yaş yerine kan akıtıp ağla gözüm,
Çünkü hicran dolu kalbim yine hicran olacak.