Dünyayı andıran bir gezegen aranıyor

Alman-İspanyol ortak projesi olan Carmenes Spektrometresi üzerinde çalışıyorlar

Nihat Halıcı'nın haberi:

Almanya-İspanya ortaklığında başlatılan yeni bir proje, farklı bir yöntem kullanarak evrendeki 'Mavi Gezegenler'in adresini bulmayı hedefliyor.
Güneş Sistemi'nin dışında kalan yaklaşık 800 gezegen keşfedildi. Binlerce keşif ise doğrulanmayı bekliyor. Astronomlar bu rakamları yeterli bulmuyor. Zira kütlesi ve ısısıyla Dünyayı andıran bir gezegen henüz bulunabilmiş değil. Göttingen Üniversitesi astronomi uzmanlarından Prof. Dr. Ansgar Reiners, Deutschlandradio ile söyleşisinde, mevcut arama programlarının Neptün ve Jüpiter gibi büyük gezegen sınıfına giren gök cisimlerini saptadığını, bunu değiştirmek istediklerini söylüyor:

"İspanya'nın Endülüs Bölgesi'nde bulunan Calar Alto gözlemevinde kurulacak, bir Alman-İspanyol ortak projesi olan Carmenes Spektrometresi üzerinde çalışıyoruz. Projeye çok sayıda Alman ve İspanyol araştırma kuruluşu destek veriyor. İki yıl içinde kurulması öngörülen spektrometreyle 100 dolayında gezegen keşfetmeyi, bunlardan bazılarının da yaşanabilir olmasını umuyoruz."

Projenin adı Carmenes

Uzmanlar, Carmenes Spektrometresi'ni kullanarak 300 dolayında yıldız sistemini gözlemeyi planlıyorlar. Türkçede "tayfölçer" olarak da bilinen spektrometreler, yıldızların hız değişimlerini saptıyor. Gegezegeni olan bir yıldız, "hareket"inden anlaşılıyor; yıldızın deviniminde, uzmanların "yalpa" ve "kayma" adını verdiği "tarz" gözleniyor. Carmenes Spektrometresi, saniyede 1 metre ölçeğindeki hız değişimlerini dahi saptayabilecek düzeyde. Bir yıldız Dünyaya yaklaşıp uzaklaşırken farklı dalga boylarında ışık yayıyor. Uzmanlar, yayılan ışığın tayfını duyarlı algılayıcılarla ölçerek yıldızın gezegenleri hakkında da bilgi ediniyor. Uzman Ansgar Reiners, şimdiye kadar ele alınmayan yıldızları gözleyeceklerini belirtiyor:

"Genel bir ifadeyle söylecek olursak, soğuk yıldızlar ve cüce yıldızlara yoğunlaşmış durumdayız. Bu yıldızlar güneşten daha hafif. Bu, gezegenin yıldızın yörünge hareketi üzerinde çok daha fazla etkide bulunmasını sağlar. Yıldız daha hızlı hareket edeceğinden bizim açımızdan kolay bulunabilir hale gelir. Yıldıza daha yakın olan ve daha kolay belirleyebileceğimiz gezegene yıldızdan daha az ışınım ulaşır. Bu gök cisimleri, yaşanabilir gezegenler olabilir."

Yaşama elverişli gezegenler

Güneş boyutlarındaki yıldızların aksine, kütlesi düşük, kırmızı cüce olarak anılan yıldızlar, Dünya büyüklüğündeki gezegenleriyle dikkat çekiyor. Bu tür gezegenler, suyun yüzeyde, buharlaşmadan ya da donmadan, sıvı şekilde bulunmasını sağlayacak koşullara sahip olabilir. Alman uzman Reiners, yaşama elverişli gezegen arayışında, Calar Alto'da bulunan 3,5 metre çapındaki yansımalı teleskopun yeterli olduğunu belirtiyor:

"Yıldızların kütlesinin düşük olması ve daha hızlı hareket etmeleri, büyük çaplı teleskopları bir zorunluluk olmaktan çıkarıyor. Bu, büyük bir avantaj. Çalışmamızda önem taşıyan bir başka unsur ise yıldızların soğuk olması. Bu evrede yer alan yıldızlar, özellikle kızıl ötesi alanda çok fazla ışık yayıyor."

Carmenes Projesi, aramayı kızıl ötesi boyuta taşıyan özelliğiyle de diğer arama programlarından ayrılıyor. Kırmızı cücelerin birçoğunun yıldız lekelerine sahip olması, patlama ve püskürtüler, ölçümlerin doğruluğunu riskli kılıyor. Bu engelin de aşılması halinde gezegen arayışında yeni bir dönemin açılması bekleniyor. Kırmızı cücelerin evrende en sık rastlanan yıldız türü olduğu düşünülürse, Carmenes Projesi'nin önümüzdeki yıllarda çok sayıda Mavi Gezegen saptaması kimseyi şaşırtmamalı.

Deutsche Welle

Tefekkür Haberleri