Dünyayı gezen Evliya Çelebi'nin gözünden Ramazan

Ramazan ayının içinde olduğumuz şu günlerde sizler için Evliya Çelebi'nin Seyahatneme'sindeki Ramazan'a ait bilgileri derledik. İşte Evliya Çelebi ve Ramazan...

Evliya Çelebi 1611'de seçkin bir ailenin oğlu olarak İstanbul'da dünyaya geldi. Annesi de, babası da sarayda görevliydi. Küçüklüğünden itibaren çok iyi bir eğitim gördü. Kendi anlattığına göre evlerine devlet mensupları, zamanın meşhur bilginleri, sanat adamları sohbete gelirdi ve onları dinleyerek büyüdü. Özel dersler ve medrese eğitimi aldı.

AYASOFYA'DA 100 BİN ADAM

Yine kendi yazdığına göre 20'li yaşlarında Ramazan ayının Kadir gecesi Ayasofya'da Kuran-ı Kerim okurken IV. Murad'ın ilgilisi çekti. Bu sayede sarayda eğitim gördü.

Seyahatname'sinde bunu şöyle yazar:

"1045 yılı ramazan ayının Kadir gecesinde (muhtemelen 5 Mart 1636) Büyük Ayasofya'da her sene 3 gece ibadet olunup binlerce adam toplanır... Merhum babam Derviş Mehmed Ağa'nın teşvikiyle o senenin Kadir gecesinde Büyük Ayasofya'nın Bilal-i Habeşi makamı olan müezzinler mahfilinde teravih namazından Hafz kıraati üzere hatm-i şerif okumaya başlayıp Enam suresini tamamlayınca Kozbekçi Mehmed Ağa ve Silahdar Melek Mehmed Ağa mahfile çıktı. Yüz bin cemaatin içinde başıma altınlı bir Yusuf tacı giydirerek: 'Buyurun sizi saadetlü padişah ister' diye elime yapıştı."

"SEYAHAT YA RESULULLAH"

İyi bir eğitim almasına rağmen Evliya Çelebi'nin içinde yeni yerler görmek yeni insanlar tanımak isteği vardı. Bir gece rüyasında kendisini İstanbul'da Yemiş İskelesi civarında Ahi Çelebi Camii'nde gördü. Orada muazzam bir cemaat vardı. Dikkat ettiğinde, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'i (asm) baş tarafta gördü. Hazreti Muhammed'in yanına gidip ondan şefaat dilemek istedi. Cesaretle gidince "Şefaat ya Resulullah" diyeceğine, "Seyahat ya Resulullah" dedi ve böylelikle 70 yaşına kadar sürecek, çeşitli tehlike, sıkıntı ve hadiseler geçirmesine rağmen vazgeçmeyeceği seyahati başladı.

EVLİYA ÇELEBİ'NİN SEYAHATNAME'SİNDE RAMAZAN

Prof. Dr. Şeyma Güngör'ün anlattıklarına göre Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde Ramazan'a ait özel bir bölüm yoktur. Ancak çeşitli vesileler ile Ramazan üzerine notlar yazmıştır.

Evliya Çelebi geniş topraklara yayılmış Osmanlı devletinde Ramazan'ın gelişini birçok şehirde anlatmıştır. Örneğin yazdıklarına göre Bursa'da Ramazan'ın gelişi, Uludağ'ın köşesinde yer alan Bakacak bölgesinden (Evliya Çelebi burayı fil hortumuna benzetir) takip edilir, Ramazan ayına girildiğini müjdeleyen hilal görülünce ateş yakılır ve şehre haber verilir, şehirde de top atışları başlarmış. Aynı şekilde notları arasında donanmanın da hilali görünce top atışı yaptığını yazmıştır.

Evliya Çelebi Mısır'da tanık olduğu ramazan hilalinin görülmesini ve vesileyle düzenlenen 'karnaval geçidini' şöyle anlatır:

"Büyük Mısır şehrinin 12 bayram alayı vardır. Biri de bu muhtesib gecesi büyük alayıdır ki âşıklar ve ârifler bu alaya Kadınlar Bayramı derler. Zira bu gece Mısır şehrinde kadınlar o gece alay temaşasına giderler. Zira (kadınlar) nikâh kıyılırken bu gece alaya gitmek şartıyla nikâh olunmuştur."

Yine Evliya Çelebi'nin yazdığına göre terk edilmiş yüksek kalelerde bile Ramazan'ın gelişini haber vermek için siyah barutlar saklanırmış. Ramazan girer girmez kandiller yanar, etraf aydınlatılırmış. Evliya Çelebi'nin anlattığına göre binlerce fişek atılırmış.

Seyahatnamesi'nde Mısır'daki ateşli eğlencesinde yaşanan bir kazayı şu şekilde anlatmıştır: "Deli bir çocuk (delikanlı) fişekçi dükkanından bir deli fişek almış, dükkanın önünde ateşlemiş. Deli fişek delilenip dükkana girmiş, dükkandaki binlerce fişek alev almış, dükkan ve yanındaki dükkanlar hava uçmuş 40-50 kişi ölürken 200 kişi yaralanmış."

Seyahatname'de Ramazan pidesine de yer ayırmıştır. Yazdıklarına göre Ramazan pidesinin üzerine anason, çörek otu, badem, safran, haşhaş gibi şeyler dökülerek beyaz undan yapılırmış.

Devletin bazı yerlerinde Ramazaniye adında bir içecek yapılır, bunun güç, kuvvet verdiğine inanılırmış. Tadına bakan Evliya Çelebi Ramazaniye ile ilgili olarak 'Tadı güzel ama bulamaç gibi' yazmıştır.

17. yüzyılda Ramazan eğlencelerinde Evliya Çelebi Kağıthane'deki eğlencelerden bahseder. Dönemin eğlencelerinden farklı olarak Ramazan'da bugünkü gibi iftarlar verilirmiş.

Hatta Evliya Çelebi bununla ilgili olarak 'Ramazan'da imarethanelere gerek yoktu, tüm evlerin kapıları açıktı' yazmıştır.

İftardan, özellikle teravihten sonra bir araya gelinir ve ramazan ruhuna uygun eğlenceler yapılırmış.

Kadir Gecesi özel ise olarak ibadet yapılır, çok kalabalık halk ve devlet erkanı Ayasofya'da yapılan ibadetlere katılırmış.

SEYAHATNAME VE ÖLÜMÜ

Evliya Çelebi'nin yazmış olduğu Seyahatname 17. Yüzyılda yazılmış ve o döneme ışık tutan birçok bilgiyi bulunduran bir gezi yazısıdır.

Evliya Çelebi, Seyahatname'sinde gezip gördüğü yerleri kendi üslubu ile anlatmaktadır. Evliya Çelebi'nin 10 ciltlik Seyahatnamesi, bütün görmüş ve gezmiş olduğu memleketler hakkında oldukça önemli bilgiler içermektedir. Eser bu yönden Türk Kültür tarihi ve gezi edebiyatı açısından önemli bir yere sahip olmuştur.

Ölümüyle ilgili kesin bir bilgi olmamakla birlikte Seyahatname'nin 10. cildi Mısır'da geçtiğinden ve bundan başka bir gezi yazısı olmadığından dolayı Mısır'da vefat ettiği tahmin edilir.

Yeni Şafak

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.

Ramazan Haberleri