Okulun bahçesinde çocuklar oynamakta. Hırçın sesler arasında masumiyet çoktan mevta olmuş. Bir iki gariban, masum oldukları için mahcup; utanıyorlar yapamadıkları kötülükler için. Ahengini yitirmişler arasında ahenk kulaklarımızı tırmalamakta. Cehaletin saygı gördüğü bu ülkede neyi, nasıl, kime öğreteceksin. Gerçi hakikat, fazilet, erdem gibi çocuklar çoktan Kaf Dağına ulaştılar. Çocukluğumuzun vazgeçilmez kahramanlarıydılar. Kahramanlarımız dağdan inmiyorlar. Çocuklar mağdur; çocuklar kırgın, ağlamaklı. Biz ise onlarsız boynu bükük ve tahammülsüz.
Çocukluğumuzun masalları, masallardaki iyi-kötü çatışması ve mutlaka iyilerin kazandığı dünya çoktan uzaklaşmış bizden. Bizler uykusuzluk fitilini yakıp dururken ve bedenimizi kavururken yorgunluk; gazetedeki bir haber, bozulmuş yiyecekler, havanın yağmurlu ya da sisli oluşu, komşu kadının gereksiz sözleri, ertesi gün yapılacak sınavın soruları, televizyonda izlediğimiz sahte dünyalar, alınacaklar listesi, siyasi çekişmeler, ailevi meseleler… düşünce dünyamıza istikamet vermekte. Bütün bu düşüncelerden belki sadece çocuklarımız söz konusu olduğunda sıyrılmaktayız. Uyku ile uyuşukluk arasında dans eden hayatımızın en nadide parçaları olan çocuklarımızın gözlerinde korkuyu da ümidi de aynı oranda görmekteyiz. Kendi adımıza beklediğimiz hiçbir şey yok ya da çok şey beklemekteyiz hayattan ve çocuklarımızdan.
Her akşam, bin bir tembihle gönderdiğimiz okulda başına gelebilecek muhtemel durumlarla alakalı uzunca bir brifing vermekteyiz… Yabancılardan uzak dur! Hâlbuki her akşam kapıyı çalıp izin bile istemeden evimize giren yabancılarla birlikte akşam yemeği yemekte hatta işimiz olduğu zamanlarda da o yabancılardan yardım isteyip çocuklarımızı oyalamalarını beklemekteyiz. Çocuğumuz peygamberinden önce Noel Babayı öğrendiğinde, köpek suretine çevrilmiş bir babayı izleyip babam ne zaman köpeğe dönüşecek dediğinde, ben Pokemenon oldum deyip uçmaya kalktığında, uygun ölçülere kavuşabilmek için günlerce aç kaldığında, arkadaşının ağzına oyuncak tabanca dayayıp ben Memati oldum dediğinde, on yaşına varmadan daha zihni sapıklığı hatırlatan kelimelerle tanıştığında, cinselliği çok erken yaşlarda fark ettiğinde köşebucağa polis koymanın anlamı kalmamış demektir. Düşman eve girmiş ve zapt etmiştir yavrularımızın ruhunu çoktan. Çocuklar mağdur; çocuklar kırgın, çocuklar ağlamaklı. Biz ise onlarsız boynu bükük ve tahammülsüz. Ben bir anneyim. Ben bir öğretmenim. Çocuklarımızı bizden çalan bir düzenin ben de bir parçasıyım ve ben bu düzene karşı durmalıyım. Bu ülkenin geleceğini kirletmek bu kadar kolay olmamalı. Kaf Dağından çağırmalıyım ki masalları, güzellikler anlatsın yavrularıma sonu hep neşeyle biten.