Risale Haber-Haber Merkezi
"Hükümetin kadını çalışmaya teşvik etmesi aile hayatını zayıflatıyor" diyen İlahiyatçı Ebubekir Sifil, gelen tepkiler üzerine yeni bie açıklama daha yaptı.
NE HÜKÜMET DÜŞMANIYIM NE DE KADIN DÜŞMANIYIM
Kadınların çalışma şartlarının iyileştirilmesi konusunda yapılan yasal düzenlemelerle ilgili paylaşımlarına, olumlu tepkiler yanında tenkitler de aldığını belirten Sifil, "Konuya şartlanmış olarak bakanların bir kısmı beni hükümet düşmanlığıyla, bir kısmı da kadın düşmanlığıyla itham etti. Ne hükümetin kategorik muhalifi, ne kadın düşmanıyım. Tam aksine ikisine de dostluğun gereğini yapmaya, doğru bildiğimi söylemeye çalışıyorum. Yazdıklarımdan, "kadın zalim kocanın kölesi olmaya", ya da "evinde cahil ve mahrum yaşamaya razı olsun " anlamı çıkaranlar açıkça haksızlık ediyor" dedi.
HÜKÜMET KADINLARA ANKETLE ŞUNU SORSUN
Sifil, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Ben aileyi tahkim edelim diyorum ve kadını çalışmaya teşvik anlamına gelecek her düzenlemenin, zaten çatırdamakta olan aile kurumunu daha da zayıfl atacağını söylüyorum.
Bunun doğru olmadığını düşünen varsa, günün 8 saatini (büyük şehirlerde buna ulaşım/trafik faktörünü de eklediğimizde bu rakamın 9-10'u bulduğunu ayrıca belirtmeye gerek yok) ev dışında geçiren bir annenin, kendine, evine, eşine ve çocuklarına yeterince nasıl vakit ayırabileceğini izah etmelidir.
"Kadınlar, çaresizlikten, geçim sıkıntısı sebebiyle çalışıyor" diyenlere diyorum ki: Hükümet bir anket yapsın ve çalışan annelere sorsun: "Şu anda hangi şartlarda çalışıyorsanız o şartlarda çalışmaya devam etmek mi istersiniz, yoksa mevcut sosyal haklarınız baki kalmak şartıyla şu an almakta olduğunuz ücretin yarısını alarak çocuklarınızın başında, eşinizin yanında evinizin hanımı olarak yaşamayı mı tercih edersiniz?"
Şurası açık ki, çalışan kadınlar, aldıkları ücretin önemli bir bölümünü "iş hayatının gereği"! olarak bakımlarına, giyim kuşamlarına ve ulaşıma harcıyor. Ellerinde kalan, ailenin geçimine ne kadar katkı sağlıyorsa, "ev hanımlığı maaşı"nın sağlayacağı katkı da aşağı yukarı o kadar olacaktır. Ev hanımlığını seçtiklerinde bunun; kendilerine, evlerine, çocuklarına ve eşlerine getirileri ise şüphesiz çok daha önemli ve hayatî olacaktır.
YA AİLENİN OLUMSUZ ETKİLENMEDİĞİNİ ORTAYA KOYUN YA DA ALTERNATİF SUNUN
Bunlar benim acizane tesbitlerim. İsteyen istediği gibi düşünebilir. Ama bu konuda yazdıklarımı şöyle veya böyle önemseyenler ya annelerin çalışmasının aile kurumunu olumsuz etkilemediğini ortaya koymalı, ya da probleme alternatif bir çözüm getirmeli.
Son 20-25 senenin evlenme-boşanma istatistiklerine, aile facialarına ve çocuk suçluların sayısındaki artışa bakıp da aile kurumunun geleceği konusunda endişelenmemek mümkün olmadığına göre birşeyler yapmak boynumuzun borcu. Elbette bu olumsuz tablonun tek sebebi "kadınların çalışması" değil. Ailenin kurtulması için yapılması gereken çok şey olduğunun farkındayım. Ben meselenin bir yanına değindim ve çözüm önerimi de sundum.
Hepimiz yaptıklarımızdan ve yapmadıklarımızdan hesaba çekileceğiz. Arzum, bu yazdıklarımın, bir sorumluluğun ifası olarak okunmasıdır. Öteye-beriye çekilmesine rızam yoktur .
Vesselam.