Efendim'e (s.a.v.)
Bahri YAĞMUR
Ve doğar bir çocuk,
"Ümmetî" bekler kainat!
Çınlar kulaklarda o sedâ...
Çınlar âheste âheste...
Âşık ona iki cihan,
Gökler ona hayran, zemin ona râm,
Bir yetim geçerken Buhayra'nın ikliminden
Gölgedir bulutlar ona,
Geçer bulutlar, kutlu başın üstünden
Geçer bulutlar âheste âheste...
Bastığın yer gül,
Geçtiğin yer gülizâr,
Mây-ı zemzemdir sözün,
Akar gönüllere "fî hâ ebedâ"
Akar gönüllere âheste âheste...
Yedi can gömer, yedi gönül
Yedi ciğer- pâre...
Süzülür kanlı yaşı
Düşer oğul İbrahim yanaklarından toprağa,
Düşer toprağa oğul İbrahim âheste âheste...
Çöl akar, kum akar
Kusvâ akar tepelerden.
Bekir'in ciğerini yılanlar dağlar,
Hatice, sevdasıyla örer
Bir örümceğin ağını...
Ve gözler Medine en kutlu cumasını,
Gözler Medine âheste âheste...
Gözler gönül Medine’miz seni Ey Nebî!
Ne dem şeref vereceksin şehrimize?
Bekler seni gönlümüz
Bekler gönlümüz mestâne mestâne...
Hamza'nın yüreği
Vahşi'nin mızrağında,
Dalgalanır Yeşil Sancak,
Muaz'ın kesik kolunda,
Düşerken mübarek kanın
Cebrail'in eteğinden
Akar müşrikleri boğar,
Boğar müşrikleri merdâne merdâne...
Azığın üç hurma, kuru çavdar ekmeği,
Yüzündeki hasır izi: yüreğime kazınmış hatırandır,
Taif ...Zalim Taif, Resûl'ü taşlar
Zeyd'i taşlar,
Yüreğimi taşlar,
Gazabını taşlar Rahman'ın,
Topuğundan mercanlar süzülür Nebi'nin
Süzülür kanım, düşer Kerbela'ya,
Düşer Kerbela'ya âheste âheste...
Okşarsın yetimleri
Sende yok yok,
Var olur sende her "yokluk",
Taşlar, Kadrî olur avuçlarında
İşaretinle ağaçlar Hûrî-endâm,
Güneş zembereğini dondurur senin için
Donar güneş, bir ikindi vakti Ali’nin kucağında
Donar kucağında güneş, âheste âheste...