Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle bir açıklama yapan Yrd. Doç. Dr. Yusuf Macit, hafta nedeniyle Peygamber Efendimiz (sav)'i anlamak ve anlatmak, O'nun (sav) hayatını hayata nakşetmenin, O'na (sav) verilebilecek en güzel hediye olduğunu söyledi. Efendimiz (sav)'in her yönü ile olduğu gibi merhamet yönü ile de örnek bir insan olduğunun altını çizen Yrd. Doç. Dr. Macit, merhametin, pek çok kişinin hatırından çıkan, unutulan ve yeniden gündeme getirilmesi gereken bir konu olduğunu vurguladı.
Rahmet ve merhametin, gökyüzünün kapılarını açan tılsımlı bir anahtar, yer yüzündekilerin kalp ve gönüllerini kazanmaya vesile olan kıymetli bir değer olduğunu ifade eden Macit, “Peygamberimiz (sav)'in merhameti sadece insanları kapsamıyor, dünyadaki bütün varlıkları içine alıyor. Peygamberimiz (sav) en büyük rahmet ve merhamet peygamberidir. Merhamet deyince acıma duygusunu kastetmiyor, tatlı dili, güler yüzü veya sevecen yaklaşımı ifade ediyoruz." şeklinde konuştu.
Sevgili Peygamberimiz'in (sav), hayatını herhangi bir insan gibi sürdürdüğünü söyleyen Macit, “Bir toplulukta otururken dikkat çekici yerleri tercih etmez, ayaklarını başkalarına doğru uzatmazdı. Hatta arkadaşlarıyla birlikteyken bir yabancı geldiğinde ‘Muhammed hanginiz’ diye sorardı. Sevgili Peygamberimiz (sav) âlemlere rahmet olarak gönderilmişti. Affediciydi. Katı kalpli değildi. Herkese ilgi gösterir ve iyilikte bulunurdu. Umanı, umutsuzluğa düşürmezdi. Hiç kimseden güler yüzünü esirgemezdi. Ashabını göremeyince arardı. İnsanların ayıp ve kusurlarını araştırmazdı. Hiçbir kimseyi ne yüzüne karşı, ne de arkasından kınamaz, ayıplamazdı. Ne hakka tecavüz ettirir, ne de hakkı yerine getirmekte kusur ederdi.” dedi.
MERHAMETİNİ KİMSEDEN ESİRGEMEZDİ
Efendimiz'in (sav), merhametinin gereği olarak bütün yaratıklara karşı şefkatinin ve hoşgörüsünün sınırsız olduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Macit, “Efendimiz (sav)'in merhameti, beşerî münasebetlerde ortaya çıkan bir husustur. O'nun (sav) insanî ilişkilerini bu gözle değerlendirdiğimiz zaman, merhamet ahlâkının en şahika örneklerini, hoşgörü ikliminin en müşahhas misallerini O'nda (sav) görürüz. Çünkü O (sav) lânetçi değil, rahmet peygamberiydi. Âile hayatından toplum ve devlet hayatına varıncaya kadar O'nda bu hoşgörü, merhamet, şefkat ve sevginin derin izleri vardır. Rahmet peygamberinin insani ilişkilerdeki temel özelliği merhametiydi, hoşgörü ve şefkatiydi. Kur’an, O'nun (sav) bu özelliğini şu lâfızlarda takdim etmektedir:
"Allah’ın rahmeti sayesinde ey Muhammed sen insanlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalpli olsaydın, şüphesiz insanlar etrafından dağılır giderlerdi. Onları bağışla, onlar için mağfiret dile, iş konusunda onlarla istişare et. Bir kere karar verdin mi Allah’a tevekkül et! Allah kendisine güvenenleri sever." (Âl-i İmrân, 3/159)
Bu ayette, Allah Rasûlü’nün (sav) insânî ilişkilerinin zemini rahmet ve şefkat olarak belirleniyor. İnsanların yanlışlık ve taşkınlıklarına hoşgörü ile mukabele edilmesi ve onlar için Allah’tan bağışlanma dilenmesi öngörülüyor.” ifadelerini kullandı.
Stargündem