Eğitim sistemimiz ve öneriler-2

Mustafa CAN

İlköğretim öğrenciye temel bilgileri vermeyi amaçlamaktadır. Beşinci sınıfa kadar da bunu vermektedir. Daha önce “Ortaokul” olarak isimlendirilen 6-8 sınıf ise bu bilgileri pekiştirmektedir. Bir başka fonksiyonu da yoktur. Bunun amacı da öğrenciyi “Lise” dediğimiz Ortaöğretime hazırlamaktır. “Lise” de öğrenciyi “Yüksek öğretime” hazırlamak için programlar uygulayan dört yıllık bir eğitim dönemidir. Ama ne var ki bu amacını tam olarak gerçekleştiremediği için gerek öğrenciler, gerekse veliler öğrenciyi bir üst eğitime hazırlamak için “Özel Dershanelere” ihtiyaç duymaktadır.
Öğrencileri kabiliyetlerine göre değil de hiçbir kabiliyet testinden geçmeyen ezbere dayanan bir sınav sistemi ile yüksek öğretime zoraki yönlendirilmektedir. Sınavlarda uygulanan ezber metotlarla eğitim bir kabiliyet eğitimi olmak yerine zekâ yarışı haline sokulmuştur. 5. Sınıftan itibaren gerek öğrenciler, gerekse veliler geleceklerini her sene yapılan bu sınavlara bağlamış durumdalar. Her sene sonunda yapılan SBS sınavları ve Lise sonunda bir yüksek öğrenim programına yerleşmek için yapılan ÖSS sınavları ile eğitim tamamen sınav sistemi ve bir yarış haline getirilmiştir.
Okullarda öğretilen temel bilgiler ve beceri eğitiminden ziyade ezbere dayalı sınav sisteminden en karlı çıkanlar bu durumu fırsat bilerek ranta dönüştürmek isteyen “Özel Dershaneler” olmaktadır. 
Dershane sistemi başlı başına bir ucubedir. Dünyada bir başka eşi ve benzeri var mı bilmiyorum ama geleceğini sınavlara bağlayan öğrenci ve veliler gerçek eğitim veren okullardan ziyade dershanelerin öğrenciyi bir yüksek okula hazırladığı ve başarılı hale getirdiğine inanmışlardır. Bunun için okullar yerine öğrenci başarıları dershaneler tarafından paylaşılmaktadır. Hiçbir dershane öğrenciye bir kabiliyet eğitimi vermemektedir. Gerçek eğitim ise kabiliyet eğitimidir. Bununla beraber neredeyse Lise seviyesindeki okul sayısından daha çok olan dershaneler, tamamen sağlıksız koşullarda sadece “pekiştirme” yapmak ve “test çözdürmekle” her öğrenciden yaklaşık olarak en az “bin” ve “bin beş yüz” lira ücret almaktadır. Bu ise bütün ülkeyi dikkate aldığımız zaman muazzam bir rant ve ülke ekonomisine hiç te gerekli olmayan bir yük getirmektedir.
Acaba dershaneler olmazsa hiçbir öğrenci bir yüksek okulun sınavını kazanamayacak mıdır?
**  
Eğitim sistemimizin bir başka yönü de “Seçme Öğrencili Okullar” sistemini kurmuş olmasıdır. Okulun kendi içinde seçme öğrencilerden oluşan bir sınıf oluşturmak eğitimin sağlıklı yürümesine aykırı görülerek yasaklanırken ülke çapında “eğitim sistemi” tarafından teşvik edilmektedir.
En zeki öğrenciler Askerî Okullar tarafından alınmakta, sonra “Fen Liseleri” “Özel Okullar” “Anadolu Liseleri” derken Liseler ile Sanat ve Meslek okullarına seçilme şansını kaybeden zekâdan yoksun öğrenciler kalmaktadır. Zekâ ve kabiliyet isteyen “Meslek Okullarına” ve “Sanat Okullarına” kabiliyetsiz ve zekâdan yoksun öğrenciler kaldığı için ülkemizde sanat ve meslek gelişmemekte ve devamlı olarak dışarıya bağımlı kalmaktayız.
Askerî okullar hariç “Fen Liseleri” dâhil bütün Lise seviyesindeki okulların sadece bir fonksiyonu vardır. O da, öğrenciyi bir yüksek okula, yani Üniversiteye hazırlamaktır. Öğrenci ve veli bu hazırlığın okulda olduğuna inanmazsa öğrenciyi “Üniversite hazırlık dershanelerine” göndermektedir. Öğrenci de okulun vereceği eğitimi değil, dershanenin ezber test metodunu önemsemekte ve okulu sadece diploma veren bir bürokratik kurum olarak görmektedir. Dershanelerin reklama ve propagandaya dayalı rant sağlamaya yönelik ticari anlayışı da veli ve öğrencide böyle bir imajın oluşumunu sağlamaktadır. Okullar da “Yaprak Test Uygulaması” ve “Bedava Üniversiteye Hazırlık Kursu” gibi çalışmalar yapmakla bu anlayışa destek ve kuvvet vermektedir.
Dershaneler başarıyı kendilerine sağlayacak olan “Fen Lisesi” öğrencilerini bedava olarak kendi dershanelerine kaydederek dershanelerinin başarılarını artırmaya ve bunu bir propaganda malzemesi olarak kullanmaktadırlar. Reklamlarda hiçbir zaman öğrencinin okuduğu okul nazara verilmemekte, sadece dershanenin başarı olarak sunulmaktadır. Bu da ayrı bir sahtecilik örneğidir. Herkes birilerinin sırtından para kazanmanın peşindedir.
Milli Eğitimin müfettişleri okullara geldiği zaman idareciden sordukları en önemli başarı göstergesi sadece ve sadece “Üniversiteye son üç yılda kaç öğrenci gönderdin? Başarı yüzden nedir? İl bazında ve okullar seviyesinde üniversite başarın nedir?” Zeki öğrencilerini sınavla seçerek öğrenci alan okullara kaptıran ve İlköğretim diploma notu “2” olan öğrencileri almak durumunda olan bir okul ve idaresi “Fen lisesi” ve “Anadolu Liseleri” ile ve de başarılı ve zeki öğrencileri her türlü imkânı önlerine sunarak kendi okullarına alan “Kolejler” ve paralı okullar ile yarışmak durumunda bırakmakta ve “Siz onlar gibi üniversiteye öğrenci gönderemediğiniz için başarısızsınız” denilmektedir. Başarıyı sadece üniversiteye öğrenci kazandırmak ile sınırlayan böyle bir anlayıştan “Eğitim” beklenebilir mi?
Eğitim sadece üniversiteye öğrenci kazandırmak ise o zaman kapatalım bu Liseleri… Üniversite Hazırlık Dershaneleri zaten bu işlevi görmektedir…
Liseler Üniversiteye öğrenci hazırlıyor ise Dershanelere ne gerek var? Dershaneler üniversiteye öğrenciyi hazırlıyorlar ise Liselere ne gerek var?

**
İlköğretimin en başarılı ve en zeki öğrencilerini her ilde bulunan “Fen Liseleri” almaktadırlar.  Fen Lisesinin amacı nedir? Maalesef hiçbir amacı yoktur. Zeki öğrencileri bünyesine alıp üniversiteye, yani bir yüksek öğretime hazırlamaktadır o kadar. İdareciler öğrencinin başarısını sahiplenerek “Biz bu sene % 95 başarı sağladık. Öğrencilerimiz şuralara girdi” diyerek illerindeki diğer liselere hava atmaktadır ve İl Valisinden ve Milli Eğitimin Müdüründen ödül almaktadırlar. Sonrada diğer müdürlere karşı övünüp durmaktadırlar. Bunun neticesi olarak da ilin her türlü imkânından faydalanmakta ve diğer okulların bu imkânları kullanmasını önlemektedirler.
Fen Liselerinin amacı proje üretmek ve bilimsel araştırmalara öğrencileri yönlendirmek olmalı. Fen Lisesine giren bir öğrencinin Üniversite imtihanına hazırlanmasını ve bunun için zaman öldürmesinin bir mantığı var mı? Okul başarılarına ve ürettikleri projelere göre bir yüksek öğretime geçmeleri zaten doğal olarak sağlanmalıdır.
Peki, Fen Lisesi öğrencileri Üniversite başarısını istenen seviyede göstermekte midir? Maalesef hayır… İstedikleri bir yüksek öğretime yerleşemedikleri için binlerce kabiliyet sönmekte ve ölmektedir.
İşte asıl problem budur ve çözülmesi gereken en önemli sorun da budur… 

Konuya devam edeceğiz…

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.