Risale Akademi: “Eğitim sistemi, müfredat ve ders kitaplarıyla, çocukluklara, adalet ve hukukun üstünlüğü değerlerini öğretmelidir.”
İnsan mutluluğunun kaynaklarından biri, ferdi ve içtimai tutumlarla görünür hale gelebilen ve masraf istemeyen adalet ve hukuk değerinin yaşanmasıdır. Toplumsal mutluluğun temel kaynaklarından biri olan adalet ve hukuk değeri, Allah’ın ADL isminin bir tecellisidir. Allah’ın mutlak adalet sahibi olmasından hareketle, tabiatta ve kâinattaki adalet örneklerinin toplum hayatımıza nasıl uyarlanması gerektiği işlenmelidir.
Adaleti görünür kılan kanunlar ve onların uygulamalarıdır. Eğitim sistemi içinde, her dersin konusu içinde sunulabilir olan bu değer, ferdî ve içtimaî davranışlarımıza yansıyabilirse, ülke çapında yaygın uygulamaları olan hukukun üstünlüğü prensibine doğru yol alabilir.
Adalet kavramının biri tam (adale-i mahza), diğeri kısmi (adalet-i izafiye) olmak üzere iki tarzda uygulaması olduğu vurgulanırsa, öğrencilerin fen derslerinde, tabiattaki olayları yorumlamaları daha kalay olabilecektir. Çünkü belgesel programlarda da izlendiği gibi, insan ruhunu yaralayan ve zahiri hislerimize uygun görünmeyen, hikmetlerini ve neden-sonuçlarını kavramakta zorlandığımız bu olaylara, adalet değerinin tabiattaki tecellilerini bilinmezse, yorum getirilebilmesi oldukça zordur. “Tesadüf, tabiat veya kendi kendine oluyor” açıklamaları da yaralı çocuk kalbini daha çok kanatacaktır ve çare olamayacaktır. Burada, o nazik çocuk kalbini kurtaracak yegane ilaç Allah’ın tabiatta yarattığı “mahza” veya “izafi” adalet açıklamalarıdır. Yoksa fen bilimleri, yorumlanmakta, eleştirel düşünmede cevabı olmayan sorularıyla ve öğretileriyle öğrenci beynini taciz eden bir bilim haline gelebilir.
Öğrenciler burada ne yapabilir? Bu durumda, öğrendiklerini ve yorumlayamadıkları malumatları sadece ezberlemek zorunda kalacaklardır. Hatta söz konusu adalet olaylarını yorumlayamadıkları için inkar ve şüphe batağının içine düşme riskleri de söz konusudur.
Sözgelimi, Fen bilimlerinden Biyoloji alanında, canlı-cansız türlerde gördükleri İlahi uygulamaların açıklaması Allah’ın “Mahza (Tam) ve İzafi (Kısmi) adalet uygulamalarıyla mantıklı bir açıklaması getirilebilir. Bu, hem tefekkür değerinin kazanılmasına ve hem de yorumlayıcı adalet yaklaşımıyla adalet değerinin bireysel ve toplumsal yansımalarına yorum getirilmesini sağlayabilir.
Adalet değerinin Fen bilimlerindeki uygulaması ve uygulama biçimleriyle ortaya çıkan temel fikirler, bu durumda, insanın toplumsal hayatında “hukuk” ve “kanun” prensipleriyle görünür hale gelebilir. Adalet değeri örneğinde olduğu gibi, Fen bilimleri dersinden Sosyal bilimler dersine geçiş yapılabilir ve disiplinler arası bir uygulama yapılabilir. Bu nasıl sağlanabilir?
Adalet kavramını görünür kılan kanunlardır. Kuvvet kanunda olmalı; kanun hâkimiyeti olmazsa toplumsal karmaşadan geçilemez. Hatta irili ufaklı baskılar, istibdatlar, haksız kuvvetlinin, haklı zayıfı ezdiği bir toplum ortaya çıkabilir. Böyle ortamlarda sesi daha çok çıkanlar, yumruğu sert olanlar, yani müstebitler hakim olur. Komitacılık artar.
Kanuna saygı sadece okulda değil, ailede, toplumda “insan hakkı”, “kul hakkı” değerleriyle isimlendirilen davranışların tüm boyutlarında kazandırılmalıdır. Eşitlik değeri de bu şekilde algılanabilir.
Toplumsal eşitlik ancak hukukta olabilir. Hukuk önünde zengin güçlü-fakir zayıf, makam sahibi güçlü-vatandaş güçsüz hukuk önünde eşittir. Hukukta, sadece haklı ve haksız sıfatları geçerlidir.
Özetle, adalet ve hukukun üstünlüğü değerleri fen bilimlerinin ve sosyal bilimlerin ortak konularıdır. Doğru yöntemle sunulduğu takdirde ortaya bir hukuk toplumu çıkar ki, özlediğimiz toplum da budur. Bu eğitim, sadece teorik olarak değil, eğitimcilerin, ailelerin ve herkesin fırsatı geldiğinde veya öğrenme ortamlarında, davranışlarıyla ve uygulamalarıyla hukukun üstünlüğü ana fikrini desteklemeleri gerekmektedir.