Disiplinsizlik, eğitime yapılabilecek en büyük sabotajdır!
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nde Millî Eğitim Bakanı’nın kim olacağı, en çok merak edilendi. Yeni Millî Eğitim Bakanı’nın ismi ve özgeçmişi açıklandı. Şimdi onun icraatının ne olacağı merak ediliyor.
Evet, tekrar edelim: Disiplinsizlik, eğitime yapılabilecek en büyük sabotajdır! Disiplinsiz eğitim olmaz!
Asırlarca eğitimi "Edep Yâ Hû" levhası önünde ilk öğretimden itibaren disiplin içinde yapmış olan ecdadımız, "zalimliklerinden" (?) veya "insan haklarına hürmetsizlikten" (?) mi eğitimde disiplini en başta gelen şart olarak uygulamışlardır?
Okullarımızdaki disiplinsizlik karşısında kayıtsız kalmak hatasından derhal dönülmesi için gereğini yapmak, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nin Millî Eğitim Bakanı’nın ilk ve en mühim görevidir.
Okullarımızdaki disiplinsizliklerin çok sayıdaki ve çok dehşet verici örneklerinden burada geniş şekilde bahsedebilmemiz mümkün değildir; onları bilmeyenler, mutlaka sorup öğrenmeli ve bu mevzuda ortak bir tavır koyarak gereğinin yapılmasına katkıda bulunmalıdırlar.
Son zamanlarda okullarımızda artmış çok vahim disiplinsizlik örneklerinden bahsedenler çok olmasına rağmen, bunları önlemek için maalesef gereğini yapan yok gibidir veya etkisiz kalmaktadır.
Ecdadımızın, çocuklarını öğretmene ilk defa teslim ederken söyledikleri ve yakın zamana kadar halkımız arasında çok yaygın olan "Eti senin, kemiği benim" sözü, çocukların velilerinin "yamyam"lıkta kendi çocuğunu onun ilk öğretmeniyle paylaşacak kadar dehşetli bir cinayet failliği (?) içinde olduklarını değil; çocuklarını teslim ettikleri öğretmene, eğitimin vazgeçilmez ve en mühim şartı olan disiplini çocuğu için de uygulamaktan çekinmemesi izniydi ve tavsiyesiydi.
Şimdi ise, okullardaki "eğitimde disiplinsizlik" o derecede vahim bir hal almıştır ki, bu yazıyı yazmadan yarım saat kadar önce konuştuğum bir öğretmenin anlattığı bir vak'a da, bu konunun vehametini anlatmak için eğitim kurumlarımızdan verilebilecek onbinlerce misalden sadece biri olarak kâfidir.
Konuşmuş olduğum o öğretmen, bir defasında sınıfta dersini vermeye çalışırken, bilhassa bir öğrencinin diğer arkadaşlarından daha da fazla o dersi sabote etmeye çalışmaktan vazgeçmemesi üzerine, o ders esnasında o öğrencinin velisini cep telefonundan arayıp "Çocuğunuza söyleyin de, sınıfta dersi işlememe mani olmasın" diye ondan yardım istemek zorunda kalmış. Telefonla aradığı öğrenci velisi, "telefonunuzun hoparlörü açık mı, bütün sınıf bu telefon görüşmemizi dinleyebiliyor mu?" sorusuna öğretmenden "Evet" cevabını alınca, "Asıl siz, sınıftaki tüm öğrenciler önünde benim çocuğumdan özür dileyin" demiş!
Öğrenci velisinin çok haklı bir talepte bulunan öğretmene verdiği bu cevap, tüylerinizi “diken diken” etmiyor mu?
Eğitimde disiplinsizlik ve öğrencilerin velilerinin çocuklarının disiplinsizliğini gidermekle ilgili olarak üzerlerine düşen görevleri yapmayışları, sadece laik devlet okullarında değil; maalesef öğrencilerin yaz döneminde devam ettikleri Kur’an kurslarında da aynen devam etmektedir.
Bu konuyu facebook sayfamda paylaştığımda yorum yazan bir Kur’an Kursu hocası, yorumunda şöyle demiş:
“Çok teşekkürler hocam.
Hakikaten çok önemli bir konuyu dile getirmişsiniz. Verdiğiniz örnekten ve benim de okullardan ve Kur’an Kurslarından, hattâ Yaz Kur’an Kurslarından, bizzat onlarca örneğini verebileceğim, öğrencilerin öğreticilere karşı şımarık tavırlarından ve o öğrenci velilerinin anlayışsızlıklarından anlaşılacağı üzere, günümüzde hakikaten öğretmenlerin yaramaz ve haylaz öğrenciler ve çocuklarını âdeta putlaştıran veliler karşısında çaresiz kaldığı bir dönemi yaşıyoruz. Bu yazılanlar inşaallah eğitim yetkililerine de ulaşır da, gerekenler yapılır.”