Ünlü Türkücü İbrahim Tatlıses, bir defasında “Urfa’da Oxford vardı da biz mi okumadık!” demişti.
Eğitimde fırsat eşitsizliğini ifade eden bu olayın verdiği çok sayıda mesaj var.
Her ne kadar Türkücü olup şöhret kazanmak, para kazanmanın okumaktan daha kolay bir yolu olsa da, Tatlıses’in bu ifadesi, bir asra yaklaşan Cumhuriyet Türkiye’sinin eğitimde fırsat eşitliği sunumuna dair karnemizi de gösteriyor.
Gerçekten de Urfa’da Oxford olsaydı, İbrahim Tatlıses orada okuyabilir miydi? Eğitim için parası yeter miydi? Oxford’ta okumak için ilk, orta ve lise eğitimine devam edebilir miydi?
Bir sürü soru akla gelebilir.
Bu yazıda, ülkemizin eğitimde fırsatların sunumu, bu fırsatlara eşit erişimin olup olmadığı veya tüm eşitsizliklerin nereden kaynaklandığını tartışmayacağız.
Olayın kavramsal boyutuna kısa bakış atacağız. Ancak konuyla ilgili seri yazılarımız devam edecek.
Dünya ne durumda?
Dünyanın bir kısmı mutlu ve şen şakrak yaşarken, huzur ve rahat ortamlarda yaşamaktan yüzü gülerken, diğer kısmı savaşlar nedeniyle perişan durumda.
Bir kısmı tokluktan, kilo almaktan ve obez olmaktan dolayı endişeliyken, diğer kısmı açlıktan ölüyor.
Dünyada milyonlarca çocuk eğitim imkanından mahrumken, milyonlarcası da okullardaki eğitimle dalga geçiyor.
Dünyanın mevcut durumuna bakıldığında, toplumların ve ülkelerin her konuda fırsatlara erişimde eşit olmadıkları gibi, nimetlerin paylaşımlarında da adil olmadığı görülmektedir.
Eğitimse eşitlik veya fırsat eşitliği, son birkaç on yılda uluslararası düzeyde tartışılıyor. Özellikle konuyla alakalı Dünya Bankası raporları insanlığın eğitime erişimde sınıfta kaldığını gösteriyor.
Eşitlik ve Adalet
Global ölçekte yaşanılan bu sorunun, eşitlikle benzer bir kelime olan “adalet” kavramıyla yakın ilgisi görülmektedir.
Örneğin öğretmenler sınıf içinde her öğrenciye eşit mi yaklaşmaktadır? Gerçekten de öğrencilerine adil bir şekilde davranıyorlar mı?
Sınıfta hem eşitliğin hem de adaletin nasıl sağlanacağı sorusu dikkat çekicidir.
Eğitimciler belki de sıklıkla kendilerini bir eşitlik tanımı yapmaya ve eğitimde eşitlik ile adalet arasındaki farkı anlama ihtiyacını gidermeye çalışmalıdırlar.
Eğitimde Eşitlik Nedir?
Eğitimde eşitlik, öğrencilerin ırk, cinsiyet, engellilik veya sosyal sınıf gibi özelliklerden bağımsız olarak, eğitimde eşit fırsatlara sahip olması gerektiği fikrini ifade eder.
Diğer bir deyişle, dezavantajlı sosyoekonomik geçmişe sahip bireylerin, engelli bireylerin ve diğer haklarından mahrum edilmiş insanların ihtiyaçlarının, bir öğrencinin eğitim ihtiyaçlarına göre kişiselleştirilmiş eğitim araçları, kaynakları ve desteği ile sağlanmasını sağlar.
Akademik eşitlik, eğitimden dışlanmak ya da yalnızca belirli özelliklere düşürülmek yerine, herkesin eğitim sistemi içinde aynı ayak üzerinde başladığı ve kendi kontrolleri dışındaki faktörlere dayalı aksilikler yaşamak zorunda olmadığı bir dünyayı ifade eder.
Akademik düzeyin tanımlanması için birçok soru var.
Eşitlik gibi soyut bir şeyin ölçülebileceği birçok farklı parametre vardır.
Bunlar, okul demografisi, öğrenci başarıları, kaynakların girdisi ve elde ettikleri sonuçların tümü, bu tür bir eşitliğe ulaşılıp ulaşılmadığını ölçmede kullanılan faktörlerdir.
Okul sisteminde eşitlik ve adalet
Eğitimde eşitlikten bahsettiğimizde, bunun eğitimde adaletten farklı olduğunu kabul etmeliyiz.
Adalet haklı olanın hakkını tam vermektir. Haksız olanı haksızlığının düzeyine göre iddiasından mahrum etmektir.
Eğitimde eşitlik, her öğrenciye öğrenmeleri aşamasında eşit fırsatlar vermek ve sınıfta tüm öğrencilere tam öğrenmelerini sağlamak için eşit davranmaktır.
Oysa eğitimde adalet denildiğinde, öğrenme başlangıcında eşit materyale sahip olmak yanında, öğrenme süreçleri ve öğrenmenin tamamlanmasından sonra, her bir öğrencinin hak ettiği karşılıktır.
Bu, dezavantajlı bölgelerin, fiziksel veya sosyal engellerle uğraşan öğrencilerin, eğitimlerinin başarısını güvence altına almak için kendilerine daha fazla kaynak sağlanması gerektiği anlamına gelir.
Eğitim sistemi geçtiğimiz yüzyılda uzun bir yol kat etmiş olsa da, gerçek eşitlik hala henüz başaramadığımız bir amaçtır.
Her öğrencinin başarılı olmak için eşit fırsata sahip olmasını sağlamak için sosyal, politik ve ekonomik çabaların sürekli bir kombinasyonu gereklidir.
Bestami Çiftçi/ Eğitimci – Sosyolog / http://www.yeniegitimdergisi.com