Eğitim "Ben kimim?", "Nereden geldim?", "Nereye gidiyorum?" “Bu dünyadaki vazifem nedir?” gibi sorulara cevap verebilecek nitelikte olmalıdır. Günümüzde uygulanan eğitim anlayışı öğrencilerimize bu soruların cevabını buldurmaktan oldukça uzaktır. Hatta soruların cevaplarının buldurulmasına set çekmektedir. Ülkemizde sıklıkla değişen eğitim sistemi eğitimle ilgilenen her kesimi mağdur edebilmektedir. Hal böyle olunca görev; öğretmenlere, ailelere, sivil toplum kuruluşlarına, özel okullara vb. düşmektedir. Peki eğitim sistemi buna müsaade etmiyorsa, bu sorgulamayı yaptırmaktan uzaksa bu soruların cevabı nasıl buldurulacaktır? Bu soruya herkes kendi çerçevesinden birçok cevap verebilir. Çözümler üretebilir. Bazıları bunu yapmanın çabasını gösteriyordur da. Biz burada sadece bir yol sunacağız. Bu yollar herkes tarafından çeşitlendirilebilir. Farklı öneriler getirebilir. Bizim bu yazıdaki yolumuz ise müsbet hareket.
Müsbet hareketin temelinde yapıcılık ve ortaya bir eser koymak vardır. Bunun tersi olan menfilik ise yıkıcılıktır. Yapılanı yıkmak ve güzel şeylerin ortaya çıkmamasını sağlamaktır menfilik. Müsbet hareket iman hizmetinin adıdır. İman hizmeti yapan her şahsiyet bulunduğu konumda müsbet hareket etmekle mükelleftir. Vazifesi müsbet hareket olmalıdır. Adaletten ekonomiye, eğitimden bilime kadar her alanda müsbet hareket içinde olunmalıdır. Toplumun, hem dünya hem de ahiret saadeti için gereklidir müsbet hareket.
Müsbetin uygulanması gereken en önemli alanlarından biri de eğitim alanıdır. Eğitimde müsbet hareketin birçok bileşeni vardır. Öğretmenden ders kitaplarına, aileden müfredat yapıcılarına kadar her alanda müsbet hareket gereklidir. Müfredat çatısı müsbetlik üzerine kurulmalı, ders kitapları müsbeti barındırmalıdır.
Müsbet hareket Allah rızası için yapılır ve Allah’ın işine karışılmaz. Kısacası müsbet hareket süreç odaklıdır. “Artık yeter! O kadar söyledim anlamadı? Günah benden gitti! Bundan adam olmaz!” gibi sözlere yer yoktur müsbet harekette.
Müsbet hareketin en önemli unsurlarından biri de dil ve üsluptaki nezahettir yani kavl-i leyyindir (yumuşak söz). İman hizmetini esas alan bir eğitimci “nâzikâne, nezihâne ve kavl-i leyyin” ile hareket eder. Yukarıda sıralanan sözleri söyleyemez. Başta sorulan soruların cevaplarını buldurur.
Bir eğitimcinin hareketi her zaman müsbet olmalıdır. Okuttuğu kitaplarda menfilik görse bile onu öğrencisine yansıtmamalıdır. Sabırlı davranmalı Allah’ın kendisine verdiği öğretmenlik nimetine şükretmelidir. Eğitim alanının iman hizmeti için en iyi alanların başında geldiğini unutmamalıdır.
Eğitimde kavl-i leyyinle birçok problemler aşılır. İlim ve hikmetin gereğidir güzel söz. Birçok kapıyı açtığı gibi birlerce kalbi de açar.
Arzu edilen eğitimin dilinin de müsbet olmasıdır. Eğitimin dili müsbet olursa adaletin, ekonominin, bilimin, sanatın kısacası her alanın dili müsbet olur. Dil müsbet olursa harekete de müsbet yansır.