Ehli sünnet olan orta yol, istikametli yol otoban gibi tehlikesi az olan yoldur. Ehl-i sünnet vel-Cemaatin sırat-ı müstakim üzere olduğunu, ötekileri ya ifrat veya tefrite maruz kaldıkları müsellemattandır.
Bu konu ile ilgili bazı tesbitleri Bediüzzamandan takip etmek mümkündür.
1-Kati bir gerçek şudur ki; tesir-i hakiki yalnız Allaha aittir. Buna göre mutezile mezhebinin insana verdiği hakiki tesir gerçeğe aykırıdır.
2-Allah hakimdir. Hikmetle, herşeyin hakkını verir. Hiçbir şeyi zayi etmez. Buna göre sevap ve günah boşuna değildir. Kim neyi hak etmiş ise karşısında onu bulur. İnsan amelinde zorlayıcı, icbar edici bir durum söz konusu olamaz. Cebriye mezhebinin fikirlerinin abesiyetini ortaya koyar.
3-Her şeyin bir iç, bir de dış yüzü vardır. Yani mülk ve melekut cihetleri de denir. İnsana bakan dış yüzde, yani mülk yüzünde bazı şeyler güzel, bazı şeyler de çirkin görünür. İç yüzde, yani melekut cihetiyle yaratılan her şey güzeldir. Çirkin görünen şeylerin yaratılışı çirkin değil güzeldir.
Çirkinin de bir nevi güzelliği vardır. Çünkü o çirkinlikler, güzellikleri ikmal içindir. Bu hususta mutezile mezhebinin Çirkin şeylerin yaratılışı Allaha ait değildir dedikleri bir safsatadır.
4-Allahın külli iradesi, kulun cüzi iradesine bağlıdır. Onun bir fiile taallukundan sonra irade-i külliye taalluk eder. Mesela asansörün düğmesine basmak ve istediği kata çıkmayı istemek kulun iradesine, asansörün de ona göre götürüp istediği kata bırakması da Allahın iradesine misal olabilir. Buna binaen cebir yoktur.
5- İlim maluma tabidir. Cenab-ı Hak için zaman olmadığı için, olacak şeyleri (malumu) bilmesi ve yazması zorlayıcı bir etken olmuyor.
6- Bir şeyi bilmekle, mahiyetini bilmek lazım gelmez. Bir şeyi bilmemek de onun yok olmasını gerektirmez. Bu kaideye göre insanın cüzi iradesinin mahiyetinin bilinmemesi, varlığına zarar vermez. Varlığına aykırı değildir.
Bu ve buna mümasil kaidelere göre Ehl-i Sünnet vel-Cemaat mutezile mezhebine karşı diyorlar ki, abdin elinde ancak bir kesb vardır. Allahtan başka hakiki tesir edici yoktur. Tevhid de bunu gerektirir.
Cebriyeye karşı da şunu diyor; Abd bir ağaç gibi bütünüyle zorlama ve cebir altında değildir. Allah hakimdir. Bu gibi zulümlerden münezzehtir.
Tevhid, kader, itikad meseleleri bütün müslümanların buluştuğu Mekkede daha da önem kazanıyor. Üstad selefiler gibi, Asr-ı Saadet inancını tam yansıtıyor. Üstelik Türkçe olarak istifademize sunmuş. Allah razı olsun. Bizlere de hakkıyla istifade etmeyi nasip etsin.