“Bütün varlıkların sahibi, tek hükümdarı.”
“Bütün âlemlerin mutlak ve tek sultanı.”
“De ki: İnsanların Rabbine sığınırım; insanların melikine, insanların (gerçek) ilâhına...”( Nâs sûresi, 14/1-3)
Nur Külliyatı'nda bir terkip geçer: Saltanat-ı Rububiyet. Bu ifade bize, bütün âlemlerde her ne varsa hepsinin ilâhî terbiyeden geçtiğini ders verir. İşte bu terbiye, bir ‘rububiyet saltanatı’dır.
Allah’ın, bütün mahluklar üzerindeki bir diğer saltanatı da ‘hâlıkiyet saltanatı’dır. Zira, her şeyin zâtı ve sıfatları, O’nun yaratmasıyla vücut bulmuşlardır. O ise zâtı ve sıfatlarıyla hiçbir şeye muhtaç olmayan yegâne Melik’tir. Bu saltanata ortak olacak bir başka melik düşünülemez.
Allah’ın, bütün rızıklananlar üzerinde de bir ‘rezzâkiyet saltanatı’ vardır.
Keza, bütün hayat sahipleri O’nun ihyasıyla hayat bulur ve bütün vefat edenler O’nun öldürmesiyle bu dünyadan ayrılırlar; bu ise bir ‘ihya ve imâte saltanatı’dır.
Mâlikiyet, hâkimiyet, kudret, izzet, azamet ve kibriya da ayrı birer saltanattırlar. Bunların her birinin hükmü altında nice mülkler, nice aciz, zelil ve hakir mahluklar vardır.
İnsan o mutlak Melik’e kulluk etmekle, arzın halifesi olma şerefine erer.
İnsan ruhu, bedendeki bütün organlara ve duygulara hükmetmekle Melik ismine bir aynadır; ayakları dilediği yöne doğru yürütür, ellere istediği şeyi tutturur. Bu kısa dünya hayatında insanoğlu böylece bir imtihan geçirir.
Kul olduğunu idrak ederek o Melik-i Mutlak’ın rızası istikametinde çalışanlar, Cennette nice hizmetçilere efendilik edeceklerdir. Nefsine köle olmayı hürriyet sayanlar ise, kısa süren bir saltanatı müteakip ölümü tadacaklar ve O mutlak Melik’in huzurunda hesap verdikten sonra, ebedî olarak Cehennemde kalacaklardır.
•••
Melik ismi, her şeyi Allah’ın hükmü ve tasarrufu altında bilmemizi ders verir. Bu kâinat ülkesinin yegâne melikinin Allah olduğunu ihtar ile O’nun o haşmetli saltanatına isyan etmekten nefsimizi men eder. Sorularla İslamiyet