Eserlerinde modern ya da postmodern öğelerin olması Bediüzzaman’ı modern ya da postmodern yapmaz. Üniversite doktorlarının Üstadı okuması eğer ön kabuller ve seküler metodoloji ile kurulacaksa bunun sonuçları yine seküler olacaktır. Dere tepe düz gidip bir arpa boyu yol alınacaktır.
Risalelerin incelenmesinde ortaya çıkan yeni bir metodoloji ihtiyacı, içten yeni bir zemin oluşturulması, yeni bir medeniyet projesidir; bitmekte olan bir medeniyete adapte, angaje olma değil.
Bugün maalesef en çok sisteme angaje edilmeye çalışılan dindarlardır. Nehrin suyundan en çok içenler ve bu yüzden güçsüz kalıp karşıya geçecek mecali bulamayanlardır. Az da olsa bir kısmı sudan içmeyen ya da çok az içenler karsı kıyıya geçecekler ve yeni medeniyeti orada kurabileceklerdir. Demir onların elindedir ve hamur gibi yumuşamıştır.
Hem Nursî iyi bir medrese eğitimi almış diyerek elit yönüne vurgu yapıp ve dolayısıyla buradan alakasız şekilde üniversiteyi merci haline getirmek, sonra da köylü (şehirleşememiş, özel bir medeniyet anlayışından yoksun) halkın modernizmle manevi bağını kurma misyonu ile nur hareketini avamlaştırma ve güya bir boşluğu doldurması fikri kendi içinde bir açmazdır.
Seküler bilimcilerin başörtüsü serbestisi (ancak sadece hizmet almada) istemesi ardında da bu köylülüğü koruma istekleri olmasın? Mahalle baskısı (ki aslı dindar baskısıdır) bombasının bırakılması bu noktada önemli bir süreci başlatmıştır.
Ayrıca dindarların üniversite doktorları, hocaları olmaları yönündeki teşviki ama bunu yaparken de köylü olarak kalmalarını veya medeniyete şeklen angaje olmakla birlikte, köylülüklerini kaybetmemeleri, mesela bir ilahiyat profesörü de olsa açık saçıklıktan bahsedip bunun bazı suçları kamçılayacağını söylemesini köylülük olarak görülüp aşağılanması ve ardından yerine oturtulması (hâlbuki Bediüzzaman’ın tek aldığı hapis cezası tesettür risalesi dolayısıyladır) seküler bilimcilerin dine ve dindara bakışının bir göstergesidir.
Diğer taraftan, yüzlerce hatta binlerce Risale-i Nur merkezli akademisyen olmasına karşın, bu alanda, gerçek Risale-i Nur çalışması kaç tanedir?
Risale-i Nur'un metni üzerine yoğunlaşmak elzemdir, birilerinin risaleleri takdir etmesi peşinde yıllardır koşturmaya son verilmelidir. Risale-i Nur kȃfidir, metni üzerinde araştırma vd. çalışmalar yapılmalıdır. Mesailer bunun üzerine teksif edilmeli, artık etrafında dolaşmaya son verilmeli; içe, öze girilmeli, oradan bir dil üretmeli, ontolojik, metodolojik çalışmalar içerden yapılmalı, üniversiteye ağzı açık bakmak yerine onlara yol ve yordam göstermelidir. Başkalarının bizi bize anlatması yerine, kendimizi anlatacak doygunluğa ulaşmaya çalışılmalıdır.
Yeni bir açılım gereklidir.
'Sen bizim gibi değilsin. Biz bize benzemeyenleri ezeriz' diyen bir yapı artık değişiyor, bunu izlemek zorundadır.
İhlâs Risaleleri (ki lâakal onbeş günde bir okunması önerilir) ve Uhuvvet Risalesini okuyan hangi insan Nurculuğu köylülük olarak görebilir? Oradaki medeni insan profilini başka hangi kitapta bulabilirsiniz?
Risalelere sürekli yeni kabuklar bulmaya çalışılmamalıdır, elden kaçmadan bu nimetin kıymeti bilinmelidir.
Eğer risaleleri kendi malınız gibi biliyorsanız başkalarına bırakmayıp kendiniz onu anlamaya ve tanıtmaya mahkûmsunuzdur, değilseniz talebelik kalıcı değildir (şefkat tokatlarını tahattur ediniz).
Nurcular, kendi elitlerini oluşturamadıkları için devşirme yollarla bunu gerçekleştirmeye uğraşmışlardır. Yıllarca birtakım seremonilere mahkûm edip elitizmden uzak tutarak belli kültür düzeyindeki kişileri temsil makamında bulundurup, (en kötüsü temsil makamının oluşturulması) sonra da kent kültüründen uzak tutarak kişilerin geldikleri gibi devam etmelerini sağlayacak bir yapının devamını sağlayabilmektedir.
Elif dergisinin son sayısında konu edilen Şerif Mardin Nurcular için sosyoloji anlamında bir Demirel’dir. Dönemliktir, yapışıp kalmamak lazımdır. Baskıcı laik anlayıştan kaçanların sığındığı güleryüzlü sekülerizmi (din soslu) temsil eder. Bilim yaparken herşeye tarafsız bakarlar, din dâhil herşeyi nötrleştirerek ele alırlar; dinle ilgili söylediklerinin dinin özel alanıyla ilgisi yoktur. Mesela Nurcuların Said Nursi’ye biat eden (hâlbuki biz sadece Peygambere biat ederiz C.K.) insanlar olması görüşünü Nur mesleği kabul edemez!