Elma da armut da desem çık ortaya nezaket!

Misafir Kalem

Azize Çiğdem Eroğlu’nun yazısı

Nezaketin ne kadar önemli olduğunu bilmeyen yoktur sanırım. Bu konuda söylenmiş onlarca atasözü, deyimler zaman zaman karşımıza çıkar. Hayatımızda olmazsa olmazlar arasında yer aldığına da itiraz eden olmaz diye düşünüyorum. Nezaketin kelime anlamını da az çok biliriz. “Nazik, incelikli, saygılı olmak.”

Bunları neden mi söylüyorum? Nazik, nezaket dolu davranışlarımızın hayatın içinde ne kadar önemli ve gerekli olduğunun bilmek yeterli mi? Cevabımız hayır ise, o zaman bu konuda neler yapabilirizin cevabını bulalım. Yazarken, yalnız olmadığımı hissediyorum. Şimdiden teşekkürler…

Öncelikle nazik davranışların hayatımızda öncelik sırasını belirlememiz gerekir. Toplumsal bir yaşamın içindeyiz. Kaliteli bir sosyal yaşamın şartlarından birisi de, birbirimize karşı saygılı, duyarlı olmamıza bağlıdır.

Bunun iyi anlamamız için insan olarak yaratıldığımız o özel zaman dilimini iyi bilmemiz gerekir. Rabbimiz, insanlığın atası olarak ilk, Hz. Adem ( a.s )’ı yaratmıştır. Tüm meleklere, cinlere ona secde etmelerini emretmiştir. Çünkü,  Adem babamız, ona saygı duyulmasını hak edecek, çok önemli kabiliyetlerle donatılarak yaratılmıştı.

İlk nezaket içermeyen davranışı şeytan sergilemiştir. Kainatta var olan canlı cansız her şeyin yaratıcısı, Yüce Rabbimizin emrine şeytan, sahip olduğu kibir nedeniyle itaat etmeyip, saygısızlığın ilk örneğini göstermiştir.

Yüce Allah, insanı en güzel surette yaratmakla kalmayıp; onu, arzın ( yeryüzünün ) halifesi tayin etmiş ve kendine muhatap olarak kabul etmiştir. Ve böylece Kainatın Sultanı, saygının ve nezaketin ne olduğunu bizlere en güzel şekilde sunmuştur.

Zira Cenab-ı Allah ( c.c ), yaratmış olduğu insan gibi aziz bir varlığı yalnız bırakmamış, her an bizlerle beraber olduğunu da “Rabbiniz size şah damarınızdan daha yakındır” mealindeki ayet-i kerime ile de bildirmiştir.

İnsan olarak hata yapma, günah işleme potansiyeline sahip olduğumuzu bildiğinden ; Kendisine olan hatalarımız başta olmak üzere diğer kulları ile ilgili yaşayacağımız nezaket sınırlarını aşan davranışlarımız karşısında samimi bir tövbenin ve özrün saygısızlığımızın telafisi için ne denli önemli olduğunu da her fırsatta hatırlatmaktadır.

Kur’an- Kerimi’in düsturlarını bizzat yaşayarak insanlığa en güzel örnek olan Peygamber Efendimiz’in (sav) uyarıları, sözleri, davranışları da nezaket dolu bir yaşamın ‘’en zirve noktası’’ olarak insanlık alemine sunulmuş, en güzel hediyedir.

Nasıl ki evimizde kullandığımız beyaz eşyanın, elimizden pek düşürmediğimiz telefonlarımızın bile bir kullanma kılavuzu varken; kainatın kendisi için yaratıldığı ‘’eşref-i mahlukat’’ ( yaratılmışların en şereflisi ) olan insanın da her iki dünyası için gerekli olduğu hayatının da bir kullanma kılavuzuna ihtiyacı olmadığını söyleyebilir miyiz? Elbette ki hayır! Hayatımızı anlamlı kılan tüm bilgiler, Kur’an-ı Kerim ve Sünnet-i  Seniyye ile bizlere sunulmuştur. Okuyup, tatbik etmek; aklı başında olan her insanın görevidir. Bu uyarılar, hayatımızı saygı çerçevesinde devam ettirebilmemiz için çok önemli bir rehberdir.

Sosyal yaşamda büyük-küçük, genç-yaşlı herkesin saygıyı hakettiğini düşünüyorum. Saygıyı, nezaketi içinde barındıran hiçbir davranışın maddi bir yükü yok. “Hiçbir şeyin yoksa tatlı bir söz ikram et” demiş, büyüklerimiz.

Sadece insanların değil; tüm canlıların zararına olan bir şeyi yoldan kaldırmak, güler yüzlü olmak gibi insani tüm davranışların sadaka hükmüne geçtiğini Peygamberimiz bizzat yaşayarak bizlere göstermiştir. Sadaka vermek çok önemli. Çünkü ‘’sadaka belayı defeder” buyuruyor alemlerle rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz.

Trafikte, evde, işyerinde, okulda ve hayatın her alanında saygıya ihtiyacımız var. Dudağımıza iliştirdiğimiz sevgi ve içtenlik dolu bir gülümseme eşliğinde iş arkadaşımıza, eşimize, dostumuza “günaydın” demek; herhalde mutsuz etmez bizleri.

Trafikte hoşumuza gitmeyen bir davranışla karşılaştığımızda; elimizde levye, ağzımızda küfürle karşılık vermemiz, insanlığımız adına bizlere ne kazandırır? Hiçbir şey!

İhtiyaç sahiplerinin yardımına koşmak, minibüslerde öncelikli oturma sırasını dikkate alarak, duyarlı davranmak, bir hata yaptığımızda ardından özür dilemek, öfke ile hareket etmemek, iyi bir dinleyici, iyi bir dost, arkadaş ve insan olmak…

Birinin yüzüne tebessümle bakmak, teşekkür etmek, iyi ki varsın, kendine iyi bak cümleleri, insanları birbirine bağlayan, hiçbir ücrete tabi olmayan, muhataplarımıza verdiğimiz önemi, saygıyı göstermek adına attığımız çok önemli adımlardır. Bu davranışlar bizlere bir şey kaybettirmez. Kazandırdıkları mı? Paha biçilmez.

Nezaket dediğimiz şey, sadece insani ilişkilerimizde mi geçerli? Kesinlikle değil! Öncelikle insanın kendisine saygısı ile başlar, sahip olduğu olmadığı tüm şeyleri kapsar.

Ortak kullanım alanlarında saygı olmazsa olmaz. Piknik yaptığımız alanda çöplerimizi toplamak, soluduğumuz havayı, çevreyi kirletmemek, hayatı paylaştığımız tüm hayvanların yaşam alanlarına müdahele etmeyip, yaşamlarını zorlaştırmamak, hayatı güzelleştirmek adına yeryüzünde çaba gösteren ne varsa,  saygı göstermek, kesinlikle göz ardı edemeyeceğimiz görevlerimizdir.

Nezaketin hayatımızda daimi yerinin olması duası ile… Sevgiyle Kalın…

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.