Yeni Şafak yazarı Yasin Aktay, doksanlı yılların ortalarında Zaman Gazetesi'nin Elmalılı Hamdi Yazır'ın Hak Dini Kur’an Dili tefsirini “asrın tefsiri” olarak abonelerine dağıtmasının arkasında hem Risale-i Nur'a alternatif hem de Said Nursi otoritesinden kurtulmak isteği olduğunu söyledi.
Cumhuriyet’in laiklik politikalarının en şiddetli şekilde uygulandığı dönemde Elmalılı’dan talep edilen Kur’an tefsiri yazma işinin asıl amacına dikkat çeken Aktay, "hedeflenen İslam’ın bütün kaynaklarının ve ibadet dilinin Türkçeleştirilmesi, aslında bunun da ardındaki asıl niyet Türk vatandaşlarının bu yolla İslam’ın özünde bidat ve hurafeden başka bir şey olmadığının anlaşılacağına dair cahilce bir beklentidir" dedi.
Aynı teklifin Mehmet Akif Ersoy'a da yapıldığını ancak Akif'in bu niyeti sezdiğinde aldığı avansı geri ödeyerek görevden çekildiğini hatırlatan Aktay, "Ancak Elmalılı’nın görevden çekilmeden sonuna kadar devam etmiş olması niyeti görmediği veya bu niyeti onayladığı anlamına elbette gelmedi. Şu kesindir ki, Elmalılı’nın ortaya çıkardığı tefsir kesinlikle sadece Türkiye’nin değil İslam dünyasının tamamında müstesna bir eser olmuştur... Elmalılı’nın ardında Kur’an’ın etkisinin tamamen azaltılması niyeti olan Türkçeleştirme projesine bu eseriyle ne kadar hizmet ettiğine bir bakmak lazım. Doğrusu Hak Dini Kur’an Dili’nde kullanılan dil zaten içinden geçilmekte olan dilin öz-Türkçeleştirilmesi furyası içinde kısa bir süre içinde oldukça eskimiştir. Eser tamamlandığında onu anlayacak bir nesil kalmamıştır. Ortaya çıkan eserden hedeflenen Türkçeleştirme hedefinden zaten çok uzak olduğu hemen görülmüştür" şeklinde yazdı.
SAİD NURSİ OTORİTESİNDEN KURTULMAK İÇİN BAŞVURDUKLARI İNCE BİR TAKTİK
90'lı yıllarda Zaman Gazetesi'nin Elmalılı'nın tefsirini okuyucularına dağıtmasında bir nit niyet olduğunu söyleyen Aktay, konu ile ilgili şunları yazdı:
"Doksanlı yılların ortalarında Zaman Gazetesi onu (Elmalılı Hamdi Yazır'ın Hak Dini Kur’an Dili tefsirini) “asrın tefsiri” promosyonuyla abonelerine dağıtmıştı.
1997 yılında ODTÜ’de tamamladığım doktora tezimde bu promosyonun ardında şöyle bir niyete işaret etmiştim:
Bu, Gülen grubunun Bediüzzaman Said Nursi otoritesinden kurtulmak için başvurdukları ince bir taktik. Çünkü Risale-i Nur çevrelerinde malum asrın tefsiri olarak Risale-i Nur’a alternatif düşünülemezdi. Elmalılı’ya elbette saygıyla birlikte Risale-i Nur’un dışındaki bir kitaba “asrın tefsiri” vasfını yakıştırmak Said Nursi’yi önce Elmalılı üzerinden tahtından indirip onun yerine Gülen’i oturtmaya dönük bir hesaba dayanıyordu."
RİSALE-İ NUR'U SADELEŞTİRME OPERASYONLARI
Yasin Aktay'ın sözleri akıllara Risale-i Nur'un sadeleştirilmesi operasyonlarını da hatırlattı. FETÖ grubuna ait Ufuk Yayınları 2012 yılının Ocak ayında asıl amacı Risale-i Nur'u tahrif etmek olan sadeleştirme yayınlarına başladı.
Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin bütün talebeleri ve Nur cemaatleri, Risale-i Nur'un sadeleştirilmesine karşı çıkmasına rağmen ısrarla kitapları tek tek yayınladılar.
Bediüzzaman Hazretlerinin talebeleri Fetullah Gülen'e sadeleştirmeyi durdurması için mektup yazmış ancak muhatap bile alınmamışlardı.