Emr-i Peygamberî! ile çıkmıştı yola,
O emre inkıyâd ki; akıbeti hayrola.
Ta’kîbi, Nûr-efşândır üç lem’a-i tecellî,
Bursa’nın semâsına bir nüzûl-i tesellî.
Mekân burda, ikrâm burda, Hân burda,
Kenz-i mahfî, irşâd-ı Sultan burda.
Baba duası almış, Resûle (a.s.m.) torun olmuş;
O Sultanlar Sultanı; Emîr-i Sultan burda.
Buhara’da tulû’-u, Medine’ye vusûl-ü,
Emr-i Sultanî ile; karar-ı oldu Bursa.
Çalıştı aydınlattı, gönüllere Şâh oldu,
Teselli-i sedâ ile; kalpler inşirâh buldu.
O herkesin Hocası, O her bir derdin Babası,
Lâ! Yazmaz defterinde, olumsuzluk sadâsı.
Hep O’nun dostlarıdır; O Somuncu Baba’lar;
Hacı Bayram-ı Velî! Ve Fenâri Molla’lar.
Hepsi birden; O Risâlet halkanın, ser-zâkiri,
Hallerine şükreden, bir Ganîler fakiri.
Baba Nasîhatı:
Allah’a kul, Resûle Ümmet;
Pir-i fâni de olsan; Hizmetine devam et.
Emirsultan ve ergüvan, iki eşsiz güzellik,
Mürîdânın içtimâ’ı, pek doyulmaz bir şenlik.
Çılgınca renkler salmış, açılmış, al/al olmuş,
İhvânlar şenliğine; mukaddimât-ı an olmuş.
Bayram sembolü ergüvan, açılır haşmetiyle,
Merhamet, sevgi, paylaşım, arz olur hikmetiyle.
İlim, Ahlâk ve İrfân, Onda temerküz etmiş,
Bursa’nın afakını, nuruyla lebrîz etmiş.
Peygamber Âşıkları; ma’nevî mimarımız,
O Sultanlar Sultanı; Pîr Emirsultanımız.