İnsan sosyal bir varlık olduğu gibi, tüm varlıklarla iletişimi olan, hatta kendi varlığı onların varlığına muhtaç kılınmış bir canlı türüdür. Hayatta kalmayı sağlamak için yeme içme gibi fizyolojik ihtiyaçlarını karşılamak yanında, aklını, mantığını ve özellikle duygularını, içinde yaşadığı çevreden karşılamak zorundadır.
Çevresindeki insanların düşüncelerini ve duygularını anlaması, insanın, sosyal varlık olmasının en önemli ve en zorlu yönlerinden biridir.
Empati Tam Olarak Nedir?
Stanford psikoloji profesörlerinden olan ve bu üniversitenin Sosyal Sinirbilim Laboratuvarı’nın (Social Neuroscience Laboratory) yöneticiliğini yapan Jamil Zaki, bu konuyu inceliyor.
Bir TEDxMarin konuşmasında, insan empatisinin sabit bir özellikten çok, geliştirilebilen bir beceri olduğunu söylüyor.
Empati, fazlasıyla karmaşık olan bir eylem içinde kullanılan basit bir kelimedir.
Dr. Zaki, “Araştırma psikologları, empatiyi diğer insanların duygularına yanıt vermemizin birçok yolu için bir şemsiye terim olarak anlıyor.” diyor
Peki Empati Neden Bu Kadar Önemlidir?
Dr. Zaki, bazı nedenlere değiniyor. Bunlardan biri, “Empati, aile üyelerimize, arkadaşlarımıza ve aile dışındaki kişilere yardım etmemiz için bize ilham veren bir kelimedir.” diyor.
“Empati, Geçmişteki farklılıkları görmemize yardımcı oluyor ve bizimkinden farklı bir ırktan, bir dinden, dilden veya ideolojiden, başkalarını basmakalıp, önyargı merceği kullanmadan görmemizi sağlıyor.”
Empati, hem empati duyana hem empati duyulan kişiye de etkilidir. Empatiden fayda sağlayanların sadece başkaları değil, empatiyi duyan ve hisseden kişiye de fayda sağlamaktadır.
Empati duyan için şu önemli bir tespittir.
“Empati kuran insanlar aynı zamanda daha az stresli ve depresif olma, hayatlarından daha memnun olma, ilişkilerinde daha mutlu ve işte daha başarılı olma eğilimindedir”
Dr. Zaki, üç tür empati arasında ayrım yapıyor:
1- Bilişsel empati
2- Duygusal empati
3- İlgi veya şefkat
Bu üç tür empatide Dr. Zaki, “Arkadaşınızın bir konuda bozulduğunu gördüğünüzde, kendinizi kötü hissetmeye başlıyorsanız, bu ‘Duygusal empati” dir. Burada karşı tarafın duygularını üstlenmek, başka birinin yaşadıklarını dolaylı bir şekilde paylaşmaktır.” Bu duygusal empatidir.
“Ancak, karşı tarafın ne hissettiklerini ve bu hislere neyin neden olduğunu anlamaya çalışıyorsanız, buna bilişsel empati diyoruz.”
“Eğer iyi bir arkadaşsanız, muhtemelen neler yaşadıklarını önemsiyorsunuz ve daha iyi hissetmelerini diliyorsunuz; bu da empatik ilgi veya şefkat” tir.
Elbette empati her zaman mümkün olmadığı gibi her zaman en akıllıca tepki de değildir.
Dr. Zaki, empatimizi kimseye borçlu olmadığımızı, negatif empati olamayacağını belirtiyor.
Örneğin, içinde bulunduğunuz grubu aktif olarak yok etmeye veya aşağılamaya çalışan bir kişi veya insanlarla empati kuramazsanız. Bu gayet normaldir.
Ayrıca, “empatinin adalete aykırı olabileceğini ve bazen bazı insanlara diğerlerinden daha fazla yardım etmek isterken bir dar bakış açısı verebileceğini” söylüyor.
Dr. Zaki, “bedenlerimize veya zihinsel sağlığımıza bakmaya çalıştığımız gibi” empati geliştirme sorumluluğumuz olduğunu da açıklıyor.
“Sosyal sağlığımıza dikkat etmenin sağlıklı bir yolu empati kurmaktır.”
Bu hasta bir toplum olmaktan bizi korur.
Dr. Zaki, burada, empatinizi geliştirmenize yardımcı olacak beş egzersiz yapılmasını tavsiye ediyor:
Egzersiz # 1: İç Kaynaklarınızı Güçlendirin.
Bu egzersizde, mücadele ettiğiniz bir değeri, bu değerin size nasıl hissettirdiğini düşünün.
Sonra aynı problemle size gelen bir arkadaşınızı ve ona nasıl tepki vereceğinizi hayal edin.
Bunu yapmak, hayatımızdaki insanlara verdiğimiz nezaket için kendimize gösterdiğimiz nezaket (veya eksiklik) arasındaki uçurumun altını çizebilir.
Muhtemelen arkadaşınıza nasıl davranacağınız konusunda; büyük olasılıkla sabır, cömertlik ve affetmeyle, kendinize nasıl tepki vereceğiniz konusunda, belki de suçlama, sertlik ve özeleştiri ile önemli bir fark bulacaksınız.
“Empati Evde Başlamalı”
“Hiçbir şey kalmayana kadar kendinizi duygusal olarak veremezsiniz.”
Yapı olarak kendimizi, şefkat ve empati ile besliyoruz.
Egzersiz # 2: Başkalarına duygularınızı Hissettirin: Taziyenin Önemi!
Gününüzün bir noktasında, özellikle stresli olduğunuzda veya sabrınız kalmadığında, küçük bir fedakarlık yaparak, zamanınızın, enerjinizin ya da paranızın bir kısmını, hayatınızdaki birine harcayın.
Mesela hediyeler gönderin.
Zaman ayırıp telefon edin ve onunla sohbet edin.
Zor zamanlar geçiren birine, taziye, başsağlığı, geçmiş olsun; ya da güzel işler için destek mesajı gönderin.
İşlerinizi hallettiğinizde, ailenizin en sevdiği bir yiyeceği veya eşyayı alın.
Üst katta yaşlı bir komşunun yiyeceklerini taşıyın.
Empati kurmak, ille de maaşınızın yarısını hayır kurumlarına bağışlamakla ilgili değildir. Her gün yaptığımız küçük şeylerle ilgilidir.
Kendimiz için enerjimizi tasarruf etme çabası içindeyken genellikle içe dönme eğilimindeyiz. Mantığa aykırı gibi görünse de, Dr. Zaki bu küçük eylemleri gerçekleştirmenin, özellikle yapamayacağımızı hissettiğimiz anlarda, enerji verici ve canlandırıcı olabileceğini gördü.
Alıştırma # 3: Tartışmayın; Çözün.
Aynı fikirde olmadığınız biriyle sohbet edin.
Ancak konuyu tartışmak yerine, önce kendi fikrinizi oluşturduğunuzu, nedenleri ve gerekçelerine dair fikrinizin hikayesini paylaşın ve sonra aynı fikirde olmadığınız kişiye kendi fikrine nasıl ulaştığını sorun; anlatsın ve dinleyin.
Bu muhtemelen egzersizlerin en rahatsız edici olanıdır. Ancak muhalif kişinin çürütme amaçlı, art niyetli veya tahrip etme düşüncesi yoksa, hakperest bir şekilde dinleyip anlamaya çalışacak mevcut sosyal ortamdaysa, bu yöntem uygulanmaya değerdir.
Not: Bu alıştırmayı size veya ait olduğunuz gruba zarar veren veya aşağılayan biriyle yapmayın.
Bu alıştırma, bazı aktivistlerin ikna etmeye çalıştıkları insanlarla 10-15 dakikalık, iki yönlü, duygusal olarak sohbetler yaptıkları bir strateji olan “derin görüşme” denen şeye dayanmaktadır.
Derin görüşme, bir başkasının fikrini değiştirmeye niyet etse de, bu alıştırmayı yapmanın amacı bu değil.
Buradaki amaç, ters düştüğümüz kişiyi ondan hoşlanmaksızın veya düşman olarak görmeksizin de onunla anlaşamayacağımızı göstermektir.
Dr. Zaki, “Empati, hoşgörü anlamına gelmez; ancak anlayış anlamına gelebilir” diyor.
Onunun için dinlediğimiz bir kişiye, fikrine katılmıyorsanız bile “Seni anlıyorum” demek daha doğrudur.
İnsanlar, böyle durumlarda, farklılıklar karşısında ne kadar saygılı ve insani sohbet olabileceğine genellikle şaşırırlar.
Alıştırma # 4: Teknolojiyi Diğer İnsanlara Bağlanmak İçin Kullanın.
Bu alıştırma için, telefonunuzu şu anda nasıl kullandığınızı düşünün ve onu farklı şekilde nasıl kullanabileceğinizi yeniden düşünün.
Dr. Zaki, “İnsanlarla bağlantı kurabileceğimizi, bu bağlantıyı sürdürmeye çalışabileceğimizi, onu bir araç olarak kullanıp, esas amacın insanlarla bağlantı kurmak olduğu konusunda bilinçli olmaya çalışın” diyor.
Birçoğumuz telefonlarımızı sadece bir saat olarak kullanıyoruz. Bunun dışında vahim olanı, zamanımızı çok fazla amaçsız kullanıyoruz. Hatta tıklama yaparak geçiriyor; başka bir şey yapmadığımızı fark ediyoruz.
Birkaç gün boyunca deneme yapın: Kendinizi telefonunuza bakarken her yakaladığınızda bir iç muhasebe yapın. Aşağıdaki konuları düşünün:
Nasıl hissettiğinizi, ne (bir şey varsa) kazandığınızı ve neyi sakladığınızı fark edin.
Kendinize temel sorular sorun:
“Ne düşünüyorum?”
“Yapmak istediğim bu mu?”
“Şu anda ne hissediyorum? “
Bu egzersizi, empatinin kendisini inşa etmek için değil, daha çok zamanımızın çoğunu harcadığımız çevrimiçi platformlara nezaket ve insanlık getirmemize yardımcı olmak için öneriyoruz.
Mümkün olduğunca, dijital etkileşimlerinizi başkalarıyla daha iyi bağlantı kurmak için bir şans olarak kullanmaya çalışın.
Bu, daha fazla yüz yüze etkileşim ve sohbet anlamına da gelebilir.
Bir arkadaşınızın Facebook, LinkedIn veya Instagram gönderisine, sadece bir emoji bırakmak yerine, neden doğrudan mesaj göndermiyor veya onu aramıyorsunuz?
Egzersiz # 5: Başkalarında Gördüğünüz Empatiyi Övün.
Tıpkı diğer insanlara başarıları veya diğer duyguları için iltifat etmeye şartlandırılmış olduğumuz gibi, onu gördüğümüzde empatik davranışlarını övmekten vaz geçmemeyi de alışkanlık haline getirelim.
Bu alıştırma için, bu konuda başarılı olan uygulamaları ve davranışları övün.
Bir toplumda, dikkatimizi yüksek sesle bağırana değil, nazik konuşana odaklayın. Nazik insanları övün. “Nezaketli insansınız, tebrik ederim!” deyin. Korkmayın sizde bir şey eksilmez.
Çevremizdeki iyiliği fark ettiğimizde, dikkatimizi biraz dengeler.
Bu egzersizleri istediğiniz sırayla ve istediğiniz kadar yapabilirsiniz. Aslında, neden onları ömür boyu sürecek bir uygulamaya dönüştürmeyelim?
Kendi empatimizi geliştirip başkalarında bunu ne kadar teşvik edersek, nezaket kültürüne o kadar çok katkıda bulunmuş oluruz.
Sonuç: Bırakın, Nezaketiniz Bulaşsın!
Nezaketin bulaşıcılığı üzerine oldukça fazla araştırma var. Nezaketi, yumuşak suyun sert taşı delecek kadar güçlü olduğunu anlayarak ön lobumuzda tutalım.
Nezaketinizle, kendinize bir manyetik alan oluşturmanız hiç de zor değildir.
Kaynak: Yeni Eğitim Dergisi