Evet Üstad’ım, Sâni-i Mevcudat olan yüce Allah, Cemal ve Kemal’ini göstermek için büyük bir saray ve meydan yaptı. O meydanı sanatlarıyla donattı… Ve bu muazzam kâinatın tanıtımı yapılması gerekiyordu. Bunun için en zirve kabiliyette olan insana; Efendimiz’e gerekiyordu bu tanıtım…
Allah tohumun içindeki hikmeti, sanatıyla ne demek istediğini meyve miracıyla gösteriyor. Kalbi kâinat ağacının çekirdeği olan Hz. Peygamberimiz (sav)’in Miraç’ıyla da kâinatın hikmetini, Sanatkâr’ının arzusunu, bizden beklenilen ne olduğunu öğrenmiş oluyoruz…
Yolculukların en güzeli miraçtır, yollukların en güzeli ise namazdır.
Kâinatta en güzel hadisedir Miraç. Güneşteki patlamalardan, yaratıldığı andan bu güne emredildiği hudutlar dâhilinde hareket eden yıldızlardan, galaksilerden, atomun hareketinden, kökten dalın ucuna meyveye gönderilen tat, renk, vitaminden çok daha müthiş bir hadisedir Miraç. Göktekilere hediye Efendimiz ve Miraç’ı, dönüşte yerdekilere en büyük hediye ve yolluk olan namaz. Bize yolluksuz yola çıkmamayı hatırlatan harika yolculuk Miraç…
Ehli imanın Mevla’yı görme iştiyakı ve sevgisine cennetten önce büyük bir ikram, bütün insanlık namına Efendimize lütfedilen. Etiyle kemiğiyle bir kulun, şuuru ve dikkati kendinden geçmeden, bütün âlemleri geçmesi… Sadece Ahirete bırakmadan bütün insanlık namına kendisi ile elçisini şereflendirmesi. Etiyle, kemiği ile bir insan, galaksiler ötesi, âlemler ötesi bir yolculuk ve yaratıcıya vuslat ve insanlığın vuslatı olacak olan namazla dönüş. Hiç şımarmadan, şaşırmadan, en önemlisi de dönüşte yeryüzüne, insanlara tiksinmeden...
Göz kamaştıran güzellikte bir bahçeden, çölün ortasına bırakılan insan nasıl o ortama şaşkın bakar ve küçümser? Efendimiz en Güzel’ini (c.c.) ve en güzel mekânları gördüğü halde, yere dönerken yeryüzündekilerin huzuru ve felahı için merhametle küçümsemeden baktı. Sadece bu bile iyi anlaşılsa Hazreti Peygamber’in insanlığı ne kadar önem verdiğini ve kurtuluşlarını arzu ettiği anlaşılır…
Maddi Miraç’ımız Mescid-i Aksa'ya tam özgürlük ile olacaktır…
Resul-i Ekrem'in (a.s.m) Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya götürülmesi oradan Kab-ı Kavseyne kadar bütün mertebeleri görmesi ve geçmesi bizlere şunu da hatırlatıyor: Mescid-i Aksa’ya sahip çıkılmaz ise, maddi yükselme olmayacak. Namaz manevi yükselme, Mescid-i Aksaya sahip çıkmak, katil İsrail elinden hakiki manada kurtarmak ise, İslam âlemine maddi inkişaf olacak. Resul-i Ekrem'in (a.s.m) Bütün enbiyalar ile görüşmesindeki çok hikmetten biride İslam ülkeleri bir araya gelip, istişare edilip, mutabık kalıp, korsan devlet elinden Filistin ve Mescid-i Aksan’ın kurtuluşu ile mülk ve melekût âlemlerine yükseleceğiz inşallah. Bunu da Osmanlı torunları olan bu ülkenin temiz çocukları başaracak; tek tek İslam ülkelerini ikna edip mescidi aksanın zincirlerini kıracağız... Efendimizin büyük yolculuğunda ki yeryüzü son noktası Mescidi-i Aksa aynı zamanda, son devirdeki yükseliş için kişiliksizliğe koyulacak son nokta olacaktır…
Miraç Çok hakikat barındırıyor; anlayabilsek belki bütün yaralarımıza merhem olacak…