Adnan Oktar ve grubuna yönelik soruşturma kapsamında tutuklandıktan sonra tahliye edilen ve örgüt içinde 30 yıl kalan Ayça Pars, "Cezaevine girdikten sonra özgür oldum diyebilirim. 30 yıl sonra gelen bir özgürlük. Fiziksel olarak da kafa olarak da vicdanen de özgür oldum, çünkü vicdanımız baskı altındaydı. Söylenen şekilde düşünme, Kur'an-ı Kerim'i söylenen şekilde yorumlamak zorundaydık." dedi.
Adnan Oktar grubunda 30 yıl yer alan Ayça Pars, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında tutuklandı. Etkin pişmanlıktan faydalanarak çeşitli beyanlarda bulunduktan sonra geçen hafta tahliye edilen Pars, örgüte nasıl girdiğini, neler yaşadığını ve cezaevinde geçirdiği zamanı AA muhabirine anlattı.
Pars, hiyerarşik yapı içinde "münafıklar", "imamlar" gibi gruplar oluşturulduğunu belirterek, Oktar'ın da kendisini en büyük imam yani "Ulu'l emir" pozisyonuna getirdiğine işaret etti.
"Dindar kesimi 'müşrik' olarak tanımlıyordu"
Oktar'ın dindar olan kesimi "müşrik" olarak tanımladığını belirten Pars, "Kendisini en doğru yolda bulunan kişi olarak savunuyordu. İçeridekilere de bunu telkin etmeye çalışıyordu." dedi.
Ayça Pars, Oktar'ın mehdilik iddialarına da değinerek, "Mehdi 'mehdiyim' demez, kendisi açıkça bunu söylemiyordu. Mehdilikle ilgili olarak Şii hadisler taranırdı. Farsça tercümanlar tutuluyordu ve gelen hadislerin kendisine uyanlarını alıp diğerlerini yok hükmünde sayıyordu. Kendisine uyanları da, hadis birkaç sıfatı söylerken o birini alıyordu, uymayanları çıkarıyordu. Hadisleri tahrif ediyordu. Sürekli tarih vererek mehdi beklentisini ayakta tutmaya çalıştı." diye konuştu.
"Kadınlara imam nikahı kıyıyordu"
Adnan Oktar'ın kendisine bağlı kadınlara imam nikahı kıydığını, imam nikahı kıymadıklarını da "cariye" olarak aldığını aktaran Pars, iki şahit tutup 'aldım seni' deyip 1 lira mehir parası veriyordu. Oradaki bayanların hepsinin bu şekilde Adnan Oktar'la bir bağlılığı vardır." şeklinde konuştu.
AA