Geçenlerde bir gazetede, Manisa’nın köylerinden birinde tekerlekli sandalye ile çay dağıtan bir gencin haberini, hem şaşkınlıkla hem de hayranlıkla okudum.
Bu gencimiz, ben engelliyim diyerek bir köşeye çekilmemiş, bilakis canla başla çalışarak sağlam insanlara bile taş çıkartırcasına hayatla mücadelesini bırakmamıştı.
Hayatta mücadeleci insanlara hep gıptayla bakmışımdır.
Bir abimin tavsiyesiyle tanıdığım bir sitede gezinirken, Celal Çelik adlı bir yazarın yazısıyla karşılaştım.
Engelini aşabilen bu kardeşimizin “Celal’in Penceresinden” başlığıyla yazmış olduğu yazısını bir solukta okudum.
Bu arkadaş, geçirdiği bir rahatsızlıktan dolayı 16 yıldır tekerlekli sandalyede yaşıyormuş ve belden aşağısı hiç çalışmıyormuş. Rabbim sabır versin.
1993 yılında hastalığının teşhisini koyan doktor, “Hastalığın tedavisi yok, bu çocuk çalışamaz, götür evine yatsın” diyerek babasına tembihte bulunmuş.
Fakat o bunu dinlemeyip biiznillah, azmiyle, gayretiyle, özel bir şirkette bilgisayar tasarımcısı olarak çalışarak emekli olmuş. Emekli olunca bile bir köşeye çekilmemiş, yazılarıyla kazandığı tecrübeleri insanlara aktarmaya çalışıyor.
Celal Çelik’in engelliliğe çok farklı açıdan yaklaşması takdire şayan bir olay. Çünkü o engelli olmayı bir imtihan olarak görüyor ve şöyle diyor:
“Engelli olmak bana Allah'ın bir hediyesidir. Allah'ın milyonlar içinden seçip engellilik verdiği bizler, bu fırsatı iyi değerlendirmeliyiz. İsyan etmeyip ibadet ederek (Ben tekerlekli sandalyede teyemmümle namaz kılıyorum) sabır ve şükürle sevap kazanmalıyız. Yoksa -Allah korusun- kazanma yolunda kaybedenlerden olabiliriz. Hastalık gafletten uyandırır. ”
Sağlıklı insanlara da şöyle sesleniyor: “Ey sağlıklı insanlar! Sizin sahip olduğunuz nimetleri hayallerinde yaşatanlar vardır. '”
Bence Celal Çelik kardeşimiz hayatın sırrını çözmüş. Hastalığını veya engelini bir bela bir reva olarak görmüyor, imtihan vesilesi olarak görüyor.
Bunları okuyup düşündükçe, ne kadar küçük denizlerde boğulduğumuzu, incir çekirdeğini doldurmayacak konuları kafaya takıp kendimizi gereksiz yere üzdüğümüzü fark ettim.
Aynı zamanda şükretmediğimizin de farkına vardım.
Şüphesiz sağlık, Allahın insanlara sunmuş olduğu en büyük nimetlerden birisi.
Celal Çelik kardeşimizi kutluyorum ve tüm arkadaşları “Celal’in Penceresinden” bakmaya davet ediyorum.
Celal kardeşimiz güzel düşünüyor, güzel görüyor ve inanın rabbine sağlıklı insanlardan daha çok şükrediyor.
Selam olsun sana Celal Çelik.
Unutmayalım ki asıl engel bedenlerde değil zihinlerdedir.
Sağlıcakla kalın…