Rahim olan Allah anne rahmine bir gelecek sığdırır. Orada onu ne susuz bırakır nede yiyeceksiz. İbretlik evreler yaşanır bu süreçlerde. Allah cc kimi zaman bizi uyarır ve bize öğütler verir; ‘Gerçekten de insanı karışımlı bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Bu yüzden onu işiten ve gören yaptık. (76 İnsan Suresi 2 ). ‘…. Sizi annelerinizin karınlarında, üç karanlık içinde, bir yaratılıştan sonra (bir başka) yaratılışa (dönüştürüp) yaratmaktadır. İşte Rabbiniz olan Allah budur, mülk O'nundur. O'ndan başka ilah yoktur. Buna rağmen nasıl çevriliyorsunuz? (Zümer Suresi, 6)
Yıllardır ‘Rahim’ ismi bir şey çağrıştırmamıştı. Ama İslam dini insanın hayatına nüfuz edince insan bulunduğu karanlıklardan aydınlığa çıkıyor. Yeni perdeler açılıyor insanın hayatında. Güneş gibi parlak ve net görünüyor her şey. Ve insan bu şekilde yaşamak için gayret sarf ediyor.
Allah cc insanı ve tüm yarattıklarını hayatın her yerinde özenle koruyor, biz ne kadar O’nun cc korunmasından kaçmaya çalışsak da. Anne neden bu kadar şefkatli? Sorusuna ben ‘Rahim’ ismini üzerinde taşıdığı için derim. Anne, bir hayatın ilk adımının zorluğunu yükleniyor. Allah cc Rahim ismini bir anne ile paylaşıyor ve onun (annenin) ayakları altına cennetini seriyor. Bundan daha kutlu, bundan daha güzel bir şey olabilir mi hayatta?
Şimdi soruyorum yetimhanelerdeki çocukların annelerine, çocuklarına yarım saat sohbeti hor gören anne ve hatta babalara, çocuklarını okutmayıp cahillik karanlığında bırakan ebeveynlere, içkiye, kumara para harcayarak çocukların rızıklarını daraltmaya çalışan ve kendini anne baba diye adlandıran kişilere soruyorum; siz hangi âlemde yaşıyorsunuz? Allah’ın cc size verdiği bu kıymeti bilmeyerek nankörlük ettiğinizde kime zarar verdiğinizi biliyor musunuz?
Silkelenin ve kendinize gelin. Hayata üç beş kuruş kazanıp sosyal olma çabası içine girmek gelmedik. Altın günleri, yemek günleri, dizi günleri, kahve günleri yapmak içinde gelmedik. Kaybettiğimiz bir çocuk, hem karanlığa sürüklediğimiz bir evlat hem de oluşacak kötü bir toplumdur.
Bir çocuk anne babaya sarılmaz ise kime sarılacak. Anne baba ile konuşmaz ise kiminle konuşacak. Bir çocuk başı sıkıştığında derdini anne babaya anlatamayacaksa kime anlatacak. Cevabı tek. Bunları yapamaz ise sokaklarda uyuşturucu bağımlıları çok, organ mafyaları, misyonerler çok, kişisel popülariteye sahip genç çok o zaman onlara anlatacak.
Toplumu düzenleyen ailedir. Peygamber Efendimizin (sav) hayatını okuyan her insan ailenin ne kadar öncelikli ve değerli olduğunu görecektir. Evin reisi erkeğe, kadına, çocuğa ne kadar değer verdiğini görecektir herkes. Kişilerin sorumluluklarını yerine getirdiğinde de ne mükâfatlar kazandığını görecek insanlar. ‘Ama görmek ancak bakmak ile oluyor.’
Yüzümüzü güneşe çevirmez isek güneş bizi ısıtmaz, uyurken yorganı üzerimize örtmez isek gece üşürüz. Eylemdir her şey. Ve hiçbir şeyi ertelememektir.
Bugün varım, bugünü yaşıyorum, bugün yapacağım dersek başarırız her şeyi. Evlerimizi bir cennet bahçesine çevirdiğimizde, karşılaştığımız her zorluklar bizi yıldırmayacaktır. İş yerimiz de bir gül bahçesi olacak, arkadaşlarımız candan olacaklar. ‘Ama ben değişmeliyim demeliyiz.’
Çocuklar bir su gibidir, şeffaf. Onlara hangi kıyafeti giydirseniz o rengi alırlar. Takva kıyafeti giyerlerse hiçbir zaman ne açık bir yerleri kalır ne de üşürler. Hayat kimi zaman çok zordur. Hepimiz bebek olduk, genç olduk ve yaşlılığa doğru adımlar atıyoruz, savunmasız kalıyor kimi zaman insan. Her başımız sıkıştığında anne babamız yok. Ama onlar bize takva elbisesini giydirmişlerse onların bize bıraktığı bir sermaye var demektir.
Yollarıma kimi zaman dikenler döküldü bastım geçtim üzerinden. Ayaklarımın altı kanadı alıştım. Kimi zaman başıma taşlar atıldı yarıldı, sardım alıştım. Kalbime bir ok saplandı kanlar akıyor bunu saramıyorum, ‘entarimin yanı söküldü diker misin anne?’
Hayatta çocuklara manevi olarak ayakta kalmayı öğretmek ve onları bu zor yaşam içinde dualarla ve sevgi ile desteklemek temennisi ve çabası ile…