Tarihî Verilerde Yapılan Hatalar
Mes’ûdî, kitabında Eski İran’a ait Pers iktidarının, Bizans ve Roma imparatorluklarının, Sasani iktidarı gibi birçok iktidarın krallar ve idarecilerine dair hem başa geçme ve tahttan ayrılma tarihlerini vermekte hem savaşları, başarıları ve yanlışları hakkında bilgiler sunmaktadır. Fakat bu bilgileri verirken bazen hatalar da yapabilmektedir. Kitaptaki fark edebildiğimiz net iki hata şunlardır:
- Hata:
Mes’udî et-Tenbih ve’l-İşraf isimli kitabında der ki: “İran kisralarının yirmi birincisi Hüsrev Perviz b. Hürmüz olup 38 yıl hüküm sürdü. Onun oğlu Şireveyh öldürdü.
Yirmi ikincisi Şireveyh b. Perviz olup babasını öldürmüştür. Ası Kubad olup 6 ay hüküm sürmüştür.
Yirmi üçüncüsü Erdeşir b. Şireveyh olup, 1 yıl 6 ay hüküm sürmüştür.
Yirmi dördüncüsü Şehribaraz olup 40 gün hüküm sürmüştür. Biz onun hayatından, onun ve başka Fars kahramanlarından, hükümdarlarından üstünlüğü, kahramanlığı, önemli savaşları herkes tarafından kabul edilenlerin öldürülmelerinin sebeplerinden Mekatilü fürsâni’l-Acem adlı eserimizde bahsettik. Biz bu kitabı Ebu Ubeyde Ma’mer b. El-Müsenna’nın Mekatilü fürsani’l-Arab eserine cevap olarak yazmıştık.
Yirmi beşincisi Kisra b. Kubad olup 3 ay hüküm sürdü.
Yirmi altıncısı Buran bint-i Kisra Perviz olup 6 ay hüküm sürdü. Hicretin ikinci yılında (624 miladi) tahta çıktı. Farsların onu hükümdar tayin ettiklerini, aralarında tahrip ve fitneyi duyunca Hz. Peygamber “İşlerini kadın idare eden kavim felah bulmaz” demiştir.
Yirmi yedincisi Firez-çeşneş Bende olup 6 ay hüküm sürdü.
Yirmi sekizincisi Azermîduht bint-i Kisra Perviz olup 6 ay hüküm sürdü. Horasan kumandanı Har Hürmüzü’l-Azerî –bu zat Kadisiye kumandanı Rüstem’in babasıdır- onun yanına gelmişti. Onu zayıf buldu, onunla buluşmak için adam gönderdi. Kadın onunla gece buluşmak için randevu verdi. Muhafız kumandanına onu öldürmesini emretti. O da Har Hürmüz’ü öldürdü. Rüstem Horasan’da veya Azerbaycan ve Ermeniye’de (Doğu Anadolu) babasına vekâlet ediyordu. Azermîduht’un babasını öldürdüğünü öğrenince onun üzerine yürüdü, onu öldürdü. Bu olay hicretin onuncu (miladi 632) yılında oldu.”[1]
Mes’udî’nin aktardığı üzere yirmi birinci kisra Hüsrev Perviz’den sonra başa geçen Şireveyh’in 6 ay hüküm sürmesini, sonra başa geçen Erdeşir’in 1 yıl 6 ay hüküm sürmesini, akabinde başa geçen Şehribaraz’ın 40 gün hâkimiyetini, sonra başa geçen Kisra b. Kubad’ın 3 ay hüküm sürmesini, akabinde başa geçen Buran bint-i Kisra Perviz’in 6 ay hüküm sürüşünü, sonra başa geçen Firez-çeşneş Bende’nin 6 ay hâkimiyetini, akabinde başa geçen Azermîduht bint-i Kisra Perviz’in 6 ay hakimiyetini topladığımızda toplam 3 yıl 7 ay 10 gün yapmaktadır. Mes’udî Azermîduht’un öldürülmesinin hicretin 10. yılında miladi 632 yılında olduğunu ifade ediyor. Buna mukabil Buran bint-i Kisra Perviz ile Azermîduht bint-i Kisra Perviz arasında hem sekiz hicrî yıl var deyip hem aralarında başa geçen Kisralarla beraber iktidar sürelerinin toplamını 1 yıl 6 ay olarak göstermektedir. Burada bir tarihî hata olduğu kesindir. Çünkü bütün İslam tarihi kaynaklarında sabit olduğu üzere Hz. Peygamber (SAV) komşu hükümdarları İslam’a davet mektuplarını hicretin 7. yılında (miladî 628) göndermiştir. Hz. Peygamber (SAV) İran topraklarına İslam’a davet mektubu gönderdiği sırada Sasani iktidarının başında kisra Hüsrev Perviz bulunmaktaydı. Mektubun varması ve akabindeki süreç siyerde şu şekilde işlenir:
“Hüsrev Perviz mektupta isminin Hz. Peygamber’in isminden sonra yazılmasına ve çölde yaşayan bir Arap’ın kendisini dinine davet etmesine kızarak mektubu yırtmış ve San‘a’daki valisi Bâzân’a Hz. Peygamber hakkında kendisine bilgi vermesini, başka bir rivayete göre ise onu yakalayıp huzuruna getirmesini emretmiştir. Bunun üzerine Bâzân vekilharcı Bâbeveyh ile Hürre Hüsre’yi Medine’ye gönderir. Bâbeveyh Bâzân’ın mektubunu Hz. Peygamber’e sunar. Elçileri iyi karşılayan Hz. Peygamber onları İslâm’a davet etmiş; fakat korkudan titrediklerini görünce de kendisine ertesi gün gelmelerini istemiştir. Hz. Peygamber o gece kisrâ Pervîz’in oğlu tarafından öldürüldüğünü vahiy yoluyla öğrenir. Ertesi gün bu haberi elçilere bildirdikten sonra eğer Bâzân müslüman olursa idaresindeki memleketi ona bırakarak kendisini vali tayin edeceğini söyler. Kisrâ’nın öldürüldüğünü öğrenen iki elçi San‘a’ya döner. Elçiler duydukları önemli haberi ve Hz. Peygamber’in teklifini Bâzân’a anlatırlar. Bâzân Kisrâ’nın öldürülmüş olduğuna dair haberin sonucunu beklemeye başlar. Yeni kisrâ Şîreveyh, Bâzân’a yazdığı mektupta babasını niçin öldürdüğünü izah ettikten sonra Hz. Peygamber’e bir şey yapmamasını ve kendisinin emirlerini beklemesini ister. Bâzân bunun üzerine müslüman olur.”[2]
Bu bilgiler ışığında Mes’udî’nin aktardığı bilgilerde hata olduğu net olarak görünmektedir. Çünkü Mes’udî “Yirmi altıncı kisra, Buran bint-i Kisra Perviz olup 6 ay hüküm sürdü. Hicretin ikinci yılında (624 miladi) tahta çıktı.” demektedir. Yapılan tahkik göstermektedir ki, Buran bint-i Kisra’nın başa geçme tarihi, hicretin 2. yılında (miladî 624) değil hicretin 9 veya 10. yılında (miladî 629-630) olmalıdır.
- Hata:
Mes’udî der ki: “Hicretin 6. yılında Hüsrev Perviz’in kumandanı Şehribaraz Rumlara yenildi, Anadolu’dan çekildi. Bunun üzerinde “Elif-lam-mim. Yakın bir yerde Rumlar yenildiler. Onlar yenilgiden sonra yakın zamanda yenecekler”[3] âyeti indi.[4]
Mes’udînin bu bölümde aktardığı Sâsânî mağlubiyetine dair tarih doğrudur. Hicrî 6. yılda (miladî 627) Ninova’da yapılan Bizans-Sâsânî mücadelesini Herakleious kumandasındaki Bizans kazanır. Fakat Mes’udî’nin Rum suresinden “Rumlar galip gelecekler…” âyetinin o zaman nüzul ettiğine dair verdiği tarih hatalıdır. Esbab-ı nüzul ve tefsir ulemasınca müttefekun aleyh olduğu üzere, Rum suresinin ilgili âyetleri bir ihbar-ı gaybî yapmak ve bir mucizeyi göstermek için İslam’ın Mekke yıllarında Bizans-Sasani savaşının Mecusi Sasaniler lehine neticelenmesi üzerine nâzil olmuştur.
Ehl-i kitap olan Bizans Devleti, Sasaniler karşısında miladi 618 yılı civarında Filistin taraflarında çok ağır bir mağlubiyet almış, Sasaniler Mısır’ı ele geçirmiş ve Bizans ülkesi iki parçaya ayrılmıştır. Buna mukabil Mekke’de inen Rum suresinin ilk âyetlerinde “3 ila 9 yıl içinde bu ağır mağlubiyete rağmen Romalılar Sasanilere galip gelecek” denilmektedir. Savaş tarihi ve askerî teknik açısından Bizans’ın bu ağır mağlubiyet akabinde Sasaniler’e galip gelmesi imkânsız gözüken bir durum arz etmekteydi. Fakat Kur’anda Allah böyle kesin bir vaadde bulunmuştu. Hatta bu kesin vaade binaen Hz. Ebu Bekir, müşrik Übey bin Halef ile iddiaya girmiş ve 627 yılındaki Bizans-Sasani mücadelesinde Ninova savaşını Bizans’ın kazanması ile Hz. Ebu Bekir bu iddiayı kazanmıştır.[5]
Bu noktada Mes’udî’nin “Rum suresinin ilgili âyetleri hicretin 6. yılında Bizans ve Sasani devletleri arasında meydana gelen Ninova savaşı üzerine inmiştir” sözü tefsir ilmi açısından hatalıdır.
[1] Mes’udî, et-Tenbih ve’l-İşraf, terc. Ramazan ŞEŞEN, s. 81-82.
[2] Mustafa FAYDA, TDV İslam Ansiklopedisi, “Bâzân” maddesi, c. 5, s. 283-284.
[3] Rum suresi, 1-2.
[4] Mes’udî, et-Tenbih ve’l-İşraf, terc. Ramazan ŞEŞEN, s. 184.
[5] Tirmizi, Sünen, XII. 67-68; Taberi, Tarih, II. 141-142; Hamdi Yazır, Hak Dini, V. 3795-3800.