Sovyetler Birliği’nin çökmesinin ardından 1992’de Ermeniler, Azerbaycan’ın yüzde 20’sini işgal etmişti.
Rus, Osmanlı ve Pers imparatorlukları arasında kalan bu iki ülke arasındaki gerilim 1988’e dayanıyor. Bu yılda Ermenistan, Azerbaycan’dan toprak talep etmeye başlamıştı. İki ülke arasında 1992 yılında çıkan savaşta Ermenistan, Dağlık Karabağ’ın da içinde bulunduğu Azeri topraklarını işgal etmişti.
Bu ay içinde Karabağ’da çıkan çatışmalar uluslararası kamuoyunun gündemine oturdu. Erdoğan, bölgenin yeniden Azerbaycan’ın olacağı konusunda söz verdi.
TASAM Başkan Yardımcısı emekli büyükelçi Murat Bilhan’a göre, Erdoğan’ın sözleri, Türkiye’nin son günlerdeki çatışmalarla ilgili kaygılarını yansıtıyor.
Bilhan, Türkler’in Azeriler’i akraba olarak gördüğünü ve haklı olsalar da olmasalar da her koşulda Azerbaycan’ı destekleyeceğini belirtti.
Türkiye’de Türkiye ve Azerbaycan sıklıkla “Tek millet, iki devlet” olarak adlandırılıyor. Azerbaycan’a destek özellikle milliyetçi ve dindar kesim arasında yüksek. Bu iki kesim Erdoğan’ın destek tabanını oluşturuyor.
Süleyman Şah Üniversitesi’nden Cengiz Aktar, Erdoğan’ın referandumla başkanlık yetkilerini arttırmaya hazırlanırken tabanının desteğini garantilemeye çalıştığını söylüyor.
Aktar, cumhurbaşkanın her fırsatta milliyetçi duyguları istismar ettiğini savunuyor.
Erdoğan aynı zamanda son zamanlardaki çatışmalarla ilgili olarak da Ermenistan’ı suçladı.
Ermenistan, Rusya’nın yakın müttefiklerinden. Birçok uzman, Kafkaslar’ın Türkiye ve Rusya arasında süregelen gerilimin yansıdığı yeni bir bölgeye dönüşebileceğini düşünüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Moskova, Washington ve Paris’in artan şiddeti engellemek için başlattığı diplomatik girişimlerin başarısızlığını da eleştirdi. Bu sözler Türk medyasında, Erdoğan’ın askeri çözüm olasılığına işaret etmesi olarak değerlendirildi.
Ancak Carnegie Enstitüsü uzmanı Sinan Ülgen, böyle bir eylemin Türk dış siyasetinde büyük bir değişiklik anlamına geleceğini ve ülke içinde de dirençle karşılaşacağını söylüyor.
Bunun Türkiye’nin daha eylemci bir politika izlemesi anlamına geleceğini söyleyen Ülgen, yine de Erdoğan’ın böyle bir değişikliğe kendi başına karar vermesinin zor olduğunu belirtiyor. Uzman, Türkiye’de kurumların temkinli olduğuna ve eylemlerin uluslararası sonuçlarını iyi kavradığına dikkat çekiyor.
Amerikanın sesi