Risale Haber-Haber Merkezi
Mehmet Ali Bulut, FETÖ üzerinden cemaat ve tarikatlara, özellikle de Risale-i Nur hareketine saldırı olacağını Ahmet Hakan’ın CNN Türk’teki programının da bunu en belirgin işareti olduğunu söyledi.
Cemaat ve tarikatların zayıflatılmasındaki asıl amacın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın desteğini azaltmak olduğuna vurgu yapan Bulut, Haber7’deki yazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümeti uyardı:
“Ey Ak Parti şu meselede uyanık olun! Sizi ayakta tutan, besleyen membaları; Türkiye’de Ehli Sünnet çizgisini sürdüren cemaatlerin size olan muhabbetini kaybetmeyin. Kaybettirirseniz, kaybeden siz olursunuz!
Risale-i Nur’a karşı başlatılacak saldırı hareketi, önünde sonunda size zarar verir. Risale-i Nur’un itibarsızlaştırılması “ehlisünnetin” yani sizi ayakta tutan kitlenin itibarsızlaştırılması olur.”
Bulut’un yazısındaki ilgili bölümler şöyle:
“FETHULLAHÇI BİD’AT”IN SADECE NURCULARA ZARAR VERECEĞİNİ DÜŞÜNMÜŞTÜM
Bundan tam iki yıl önce (14.07.2014) “Öcüleştirme sırası Nurculara mı geliyor?” diye bir yazı yazmışım.
O zaman tehlikeyi sadece Nurculara teşmil etmiştim. Çünkü “Fethullahçı bid’at”ın sadece Nurculara zarar vereceğini düşünmüştüm. Ne de olsa onlar da her sıkıştıklarında kendilerinin de o risalelerden beslendiklerini söylüyorlardı. Bunun böyle olmadığını nur talebeleri biliyorlardı ama konjöktürel manada pek ses etmiyorlardı.
Ne zaman ki, tıpkı Pavlos’un Hz. İsa’nın dinini tahrip ettiği gibi, şu zat da Risale-i Nur’u tahrif ve tağyire kalkışınca Bediüzzaman’ın yaşayan tüm öğrencileri ona cephe aldılar. Çünkü maksadının, Pavlos’un Hristiyanlık dinini bozduğu gibi onun da Nur’u bozup kendi fikriyatını, Said Nursi’nin davasının üstüne çıkarmak olduğu anlaşılmıştı. Onun bilerek Pavlos olmayı seçtiğine dair çok yakınlarındakilerin de itirafı var bu yönde…
Yazık ki biz onları hak üzere biliyorduk. Meğerse niyetleri hakkı tağyir imiş! Hele şu 15 Temmuz hadisesinden sonra da anlaşıldı ki cemaat bildiğimiz şey bir terör örgütü imiş.
Terör örgütleri, daima başkalarının pis ve kanlı işlerini görmek üzere taşeron hizmeti vermek için vardır. Bunlar dahi Amerika’nın ve Siyonistlerin taşeronluklarını yapıyorlarmış. Öyle olmasaydı, yani niyetleri gerçekten devleti ele geçirip kendi davalarına hizmet ettirmek olsaydı, nerede ise tamamen kontrolleri altına aldıkları bir yapıyı yıkmak için neden darbe yapsınlardı?
Demek ki dertleri devleti ele geçirip ıslah etmek değil, gerektiğinde efendilerine hizmet için infilak ettirmekmiş.
ASIL DARBEYİ İSLAM’A; “EHLİSÜNNET” ANLAYIŞINA VURMUŞLAR
Şimdi anlıyorum ki hizmetleri bu kadarla da kalmamış. Asıl darbeyi İslam’a; “ehlisünnet” anlayışına vurmuşlar. Tam da patronları Amerika’nın ve Siyonistlerin istediği gibi…
Malum, ehlisünnet İslam’dan asıl rahatsız olanlar onlardır. Onlar ılımlı bir İslam istiyorlar. Nedir Ilımlı İslam? İçini kendilerinin doldurduğu bir İslam! Türk’ü manasından ve misyonundan uzaklaştırdıkları gibi İslam’ı da manasından uzaklaştırmak, bir İslam Protestanlığı var etmek istiyorlar. Namaz kılmasan olur. Başını örtmesen olur, kurban diye koç yerine horuz kesersen olur, hatta hiç kesmezsen daha iyi olur vb…
Onların asıl bozmak istedikleri bu! Yani Ehlisünnet inancı. Onlar Şii İslam’dan rahatsız değiller. Tıpkı Kemalistlerin, içinde namaz barındırmayan, oruç içermeyen, rakı içmeye mani olmayan dinden rahatsız olmadıkları gibi…
Rahatsız oldukları İslam’ın kendisidir. Onun hakikati. Onu bu zamanda en iyi temsil eden de Ehlisünnet velcemaat anlayışıdır…
FETÖ YÜZÜNDEN RİSALE-İ NUR’A SALDIRANLARA: IŞİD DE KUR’AN OKUYOR KUR’AN’I MI LEKEDAR EDECEKSİNİZ?
Bu zamanda ehlisünnet İslam’ını en iyi temsil eden cemaatlerden biri de belki birincisi de Risale-i Nur çevresinde kümelenmiş kesimdir. Şimdi FETÖ’yü bahane ederek Risale-i Nur’u tahrip etmek istiyorlar. Dertleri ne? Efendim FETÖ de bu kitapları okumuşmuş!
Ben sanmıyorum ama varsayalım ki okumuş. Bu ne değiştirir?
İslam’da bir yığın sapık mezhep çıkmış, bir yığın gulat anlayış doğmuş. Sizin gibi bir yığın rafızî çıkmış. Hem de Kur’an’a istinat ederek?
Siz kusuru Kur’an’da bulursunuz, o insanların sapık tiynetinden mi?
Yahu Risaleler Kur’an’ın semasından teraşşuh etmiş hakikatlerden ibarettir. Bir kısmı ilham, bir kısmı sünuhat, bir kısmı mana ve fehimden ibarettir. Siz bundan nasipsiz ve habersiz iseniz, anlamıyorsanız illa tahrip mi etmeniz gerekir.
Arı çiçekten yararlanır bal yapar, eşek arısı aynı yerlerden gıdaların zehir yapar. Ağaç toprak yer meyve verir, Yılan toprak yer zehir üretir.
Birileri Risale-i Nur okumuş ve sonra bir terör örgütü oluşturmuş. Bunda o eserlerin ne günahı var?
IŞİD de elinde Kur’an tutuyor ve dünyayı ona çağırıyor. Siz mi Kuranîsiniz IŞİD mi? IŞİD de Kuran okuyor diye siz Kur’an’ı mı lekedar edeceksiniz? Belki de maksadınız budur. Çünkü Batı öyle germek istiyor. Belki de siz de istikbalin fetö’sü olma yolundasınız?
Neymiş efendim, FETÖ’nün yükseliş basamaklarının başında bu kitaplar da varmış, oradan sorgulamaya başlamak gerekiyormuş. Eline ne yapacağını bilmediği bir kalem vermişler, kendince münasip delik arıyor?
Banim kanaatim bu insanlar, tıpkı FETÖ gibi Apo gibi proje insanlar. Bunlar da dinimizi ve Kur’an’ın hayat içindeki yaşam biçimini tahrip etmekle görevlendirilmişler… Bunu ezbere söylemiyorum. Bunlara proje demem için gerekçem var.
DEVLET DÜĞMEYE BASMIŞMIŞ, CEMAATLERE ÇEKİ DÜZEN VERİLECEKMİŞ
Geçen hafta birbirinden habersiz konuştuğum üç önemli isim, ittifak etmiş gibi aynı şeyi söylediler. Üçünün müşterek yanı devletin derinlerinde esen rüzgarlardan haberdar olmalarıdır. Hatta biri o kesimin raportörü gibi. Devletin derinlerinde kim rüzgar estirebilir?
Söyledikleri şu:
Şimdi devletin gündeminde Risaleler var. “Zaten Said Nursi’nin hiçbir öngörüsü tutmamış”, “Bu eserler de tehlikeli eserlermiş”, “Sapkın FETÖ’nün yükseliş merdiveninin ilk basamağı bu eserler olduğuna (!) göre bu eserlerde sıkıntı var”mış.
Devlet düğmeye basmışmış, cemaatlere çeki düzen verilecekmiş.
Bu çabanın amiral kaptanlığını da Diyanet ve İlahiyat fakülteleri yapacakmış.
Devlet’in FETÖ’ye karşı yürüttüğü mücadelede “Hükümetin yanında yer alan merkez nurcular, takdir görmeyi bekliyorlarmış ama büyük bir hayal kırıklığına uğrayacaklarmış!”
Kurban bayramının ertesinde saldırıya geçilecek ve tıpkı FETÖ’nün ipliği pazara çıkarıldığı gibi Nurcuların da ipliği pazara çıkarılacakmış.
Vs. Vs…
CNN TÜRK, AHMET HAKAN VE SAİD NURSİ’YE, RİSALE-İ NUR’A SALDIRMAK
Fakat gelişmelere bakılırsa, bayramın sonunu bekleyemediler. CNN Türk’te Ahmet Hakan’ın “Tarafsız Bölgesi” , taraflı hale getirildi bile… Tek başına şu televizyonun bu iş için seçilmiş olması, gösteriyor ki bu bir projedir ve yerli değildir.
Ben iki yıl önceki yazımda “Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)’sinin alt projelerinden biri de tatbikatın yapılacağı bölgede; yani Ortadoğu’da, halkın, değişikliklere direnç göstermesini sağlayan inançların ve dini örgütlenmelerin zayıflatılması yahut mümkünse yok edilmesidir…” demiştim.
Batının “Ilımlı İslam” dediği şey, onların “Protestanlık”ına benzer, istedikleri zaman istedikleri tarafa çekebilecekleri, içinde Sünnet ve Muhammed (asv) bulunmayan bir dindir. Tıpkı Pavlos’un Hristiyanlığı gibi. İçinde namaz, sünnet yok! Çünkü Pavlos da paganistleri kendi etrafında toplamak için namaz ve sünnete “furuat” demişti…
Dün CNN deki programı izlerken bu amaca kimlerin hizmet ettirileceğini gördüm.
Beş kişi oturmuşlar. Akit gazetesinden Kenan kardeşimizi bir tarafa bırakırsak- ki benim kanaatim o özellikle oradaydı, güya tarafsızlıklarını göstermeleri için- bir Kemalist, bir ateist, bir ulema-ı su’ ve güya bidate karşı çıkarak bizatihi kendisi bir bidat olan bir zat oturmuşlar, Ahmet Hakan’ın çanak soruları üzerinden güya FETÖ’yü doğuran şartları tartışıyorlar. Fakat asıl maksatları kendilerine verilen vazifeyi deruhte etmek. Nedir o?
Said Nursi’ye ve Nura saldırmak.
“Erbab-ı kemali çekemez nakıs olanlar / Rencide olur dide-i huffaş ziyadan.” (Ziya Paşa)
Malum, Büyük Ortadoğu Projesi’nin birinci amacı, Ortadoğu’yu kanın oluşturduğu irsiyet ekseninde yeniden yapılandırmak ve her halka –Süryani, Nusayri, Maruni… dahil- devletçikler ihdas etmek, yeni sınırları çizmek. İslam ittihadını önleyebilecek en iyi çare budur zira!
İkincisi de İslam kardeşliğini ön gören ve batıcılığa karşı hakiki direnç gösteren “Ehlisünnet” anlayışını imha etmek.
ATEİST, KEMALİST OTURMUŞ TOPU İSLAMOĞLU’NUN KUCAĞINA ATIYOR
Selefilik ve Şia o yüzden parlatılıp öne çıkarıldılar. 5-6 sene kadar önce şu mevzuya temas etmiştim. Önümüzdeki dönemlerde, Sofilik ve Selefilik kavgası çerçevesinde Ehlisünnet çizgisinin tahrip edileceğini ifade etmiştim.
Şimdi yaşanmakta olan odur.
O programı izlerken baktım, herkes kendince bir İslam tarifi yapıp topu İslamoğlu’nun kucağına atıyor. Ateist, Kemalist oturmuş, “İşte İslam bu, bizim de düşündüğümüz İslam bu!” diyerek İslamoğlu’nu pohpohluyorlar o da garibim, onların aferinlerini almak için gerdan kırıyor. Sanki ateistin, kemalistin İslamdan haberi varmış gibi!
Ne kadar din diyanet ve İslam düşmanı, hadis ve Resul düşmanı varsa toplanmışlar, tilka-i nefslerinden atıp durdukları alevlerle, İslamın hanesini ateşe vermeye çalışıyorlar. Demek ki proje tamamlanmış arpalar dağıtılmış ki işe koyuldular.
BİR GRUP SELEFİ CUMHURBAŞKANLIĞININ DA ETRAFINI SARMIŞLAR
Duyduğuma göre bu projenin hükümet ve Cumhurbaşkanı nezdinde de hamileri varmış. Davutoğlu döneminde onun etrafında toplanmış bir grup selefi, 15 Temmuz’dan sonra bir üst basamağa çıkarak Cumhurbaşkanlığının da etrafını sarmışlar. Maksatları güya “devlet bir daha FETÖ benzeri bir kalkışma ile karşılaşmasın” diye cemaatlere çeki düzen vermek! Ama değil.
Ben niyet okumuyorum. Bu çıkışın gerçek niyetinin ne olduğunu söylüyorum. Her ne kadar FETÖcülük bahane ediliyorsa da proje bizim değil. Proje uluslararası bir proje! İslam’ı ehlileştirme(!) projesi. BOP’un bir alt projesi…
TAYYİP ERDOĞAN’A DESTEK VEREN NUR TALEBELERİNİ CEZALANDIRMA PROJESİ
Ama aynı zamanda, Tayyip Erdoğan’a destek veren Nur talebelerini cezalandırma projesidir. Aynı zamanda, varlığına bile artık tahammül edemedikleri Tayyip Erdoğan’ı destekleyen, onu ayakta tutan ve onu canı pahasına iktidarda görmek isteyen Ehlisünnet anlayışına darbe vurmaktır!
Siyasiler buna ne zaman uyanır bilemiyorum. Risale-i Nur’a ve diğer mazbut cemaatlere saldırma girişimi, devletin içinde gizlenmiş FETÖ’cülerin, Kemalistlerin, ulusalcıların, PKK’lıların, bir operasyonudur. İnşallah siyasiler uyandığında iş işten geçmiş olmaz,
Ben size açık söylüyorum ey Ak Parti yöneticileri! Cemaatlere çeki düzen vereceğiz diyenlerin amacı ile sizin aklınızdaki şey birbirinden farklıdır.
NEDEN DARBE GECESİ İŞGAL EDİLEN TEK TV CNN OLDU
Bu işin CNN’de başlatılması size bir şeyler anlatmıyor mu? Kendinize sormanız gereken ilk soru şu olsun.
-Neden darbe gecesi işgal edilen tek TV CNN oldu.
Eğer Ben darbecilerin yerinde olsaydım Atv’yi işgal ederdim, Ülke TV’yi işgal ederdim, Habertürk’ü işgal ederdim. Gittiler bir tek TRT’yi (bu normal çünkü devlet televizyonu) ve CNN Türk’ü işgal ettiler. Tayyib bey bile ilk ona konuşturuldu. O da bugünlere hazırlandı. Darbe karşıtı bir televizyon oldu ya artık ne yapsa yeridir ve doğrudur! Biz bu kadar safız işte!
Bunlar tesadüftür diyorsanız, ben de susarım. Çünkü Risale-i Nur’a karşı başlatılacak saldırı hareketi, önünde sonunda size zarar verir.
EY AK PARTİ, ŞU MESELEDE UYANIK OLUN!
Kur’an’ın bu asra bakan hakiki bir tefsiri olan Risale-i Nur, Kur’an’ın ve İslam’ın en büyük hizmetkarıdır. Siz onu itibarsızlaştırmaya kalkarsanız, kendiniz de itibardan düşersiniz. Zira şu milletin, dünyanın göbeğinde (Anadolu’da) oturma şerefine nail olması, Kur’an’a olan hizmetkârlığı sebebiyledir. Kur’an’dan teraşşuh etmiş bir Hakikat mesleği olan Risale-i Nur’un itibarsızlaştırılması “ehlisünnetin” yani sizi ayakta tutan kitlenin itibarsızlaştırılması olur. Risale-i Nur Kur’an namına bu ülkenin manevi bekçisidir. Onu yaralamak iktidarınıza da ciddi zarar verir.
…
Ben derim ki, Ey Ak Parti şu meselede uyanık olun! Sizi ayakta tutan, besleyen membaları; Türkiye’de Ehli Sünnet çizgisini sürdüren cemaatlerin size olan muhabbetini kaybetmeyin. Kaybettirirseniz, kaybeden siz olursunuz!
DECCAL ASLA TAM YOK OLMAZ
Her daim ifade ettiğim gibi Türkiye, Deccal ’in düşüremediği en son cephedir. İnşallah da düşmeyecek ve Deccal ‘in belinin kırılmasına hizmet edecektir.
Ancak şu da bilinmeli ki Deccal (=içinde inkâr-ı ulûhiyet fikrini barındıran Modernizm/ İslam karşıtlığı) asla tam olarak yok edilemeyecektir. Onu durdurmak, geriletmek –bugün Türkiye’de olduğu gibi-mümkün olsa da tam olarak asla yok olmayacaktır. Ne zaman biz Müslümanlar fitne ile birbirimize düşeriz, o, hemen ileri bir adım atar ve yönetimi tekrar ele geçirmek için darbe yapar.
Onun hayata hâkim olmak için kullandığı sevimli(!) projeleri hep vardır. İblisin tuzakları biter mi?
Ayrıca “benim mahfuzatımda ki malumata göre, askeriye içindeki deccaliyet rejiminin -belli bir dönem zayıflayacak olsa da- tesiri ve zihniyeti kıyamete kadar devam edecek!” Her ne zaman fırsat bulsa, hemen o zihniyeti hayata da hâkim kılmak için hamle yapacak.
Bu arada tabii ki İslam'ın da şa'şaalı bir dönemi olacaktır inşallah. İnanıyoruz. O dönem de gelecek ama uzun sürmeyecek! O dönemlerde deccalizm pısmış olarak bekleyecek. Ne zaman ki dindarlar, böyle eften püften gerekçelerle birbirine düşer ve yekdiğerini yok etmeye çalışır, deccal, hemen sütre arkasından çıkarak hayata hâkimiyetini tesis etmek isteyecektir.
Deccal bundan böyle 2083’e kadar bir tesir gösteremeyebilir. Ama ondan sonra (Allah en doğrusun bilir) deccal rejimi bu topraklarda yeniden hortlar ve inanlara karşı adeta sürek avı başlatılır. İman ve İslam, hafa perdesi altına gizlenir. Sonra bir ir yok olurlar ve dini zahiren yaşayanlar kaybolur ve kıyamet zamanına geçilir. (En doğrusun Allah bilir!)
Allah’ım bizi istikametten ayırma. Sıratı müstakim üstünde tut. Yükselme ve yücelme gayretimizi hay kıl! Dünyayı kesp edelim ama onu yüreğimize sokturma. Bize dünyanın fani yüzünü sevdirme ki vehen yüreğimizi kaplamasın! Amin!