İbrahim Mert'in haberi:
RİSALEHABER-Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "asırlardır Avrupa’da Türk demek Müslüman demektir" ifadesi Bediüzzaman Said Nursi'nin Türkler ve Müslümanlık ile ilgili sözlerini hatırlattı.
İbn Haldun Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü ile El Furkan İslami Miras Vakfı’nın iş birliğiyle düzenlenen Medeniyetler Şûrasının açılış töreninde konuşan Erdoğan, İslam’ın sadece Müslümanlara değil tüm insanlığa seslenen bir din olduğuna işaret ederek, medeniyet tasavvurunun da Müslümanlarla birlikte diğer inanç sahiplerini de kapsamak zorunda olduğunu dile getirdi. Erdoğan, “Bunun formülü de medeniyet telakkimizi şahsiyet, cemiyet, devlet hayatını ihata edecek şekilde geniş tutmaktan geçiyor. İslam’ın ufkunun derinliğini kendimizden başlayarak tüm insanlığa göstermeyi ise, ancak medeniyet davamızı başarıya ulaştırarak gerçekleştirebiliriz” değerlendirmesinde bulundu.
Avrupa’da Türk demek Müslüman demektir
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “İslam medeniyeti kimi zaman Arapların, kimi zaman Farisilerin, uzunca bir zaman da Türklerin ön planda olduğu 1400 yıl boyunca dünyaya damgasını vurmuş bir medeniyettir. Selçuklu ve Osmanlı’nın yönü istisnalar hariç hep Batıya dönük olduğu için Avrupa’nın İslam telakkisi genellikle bizim ecdadımız üzerinden şekillenmiştir. Öyle ki asırlardır –burası çok önemli- Avrupa’da Türk demek Müslüman demektir. Bu temas, aynı zamanda karşılıklı etkileşimi de beraberinde getirmiştir. Doğudan Batıya, Batıdan Doğuya her türlü fikri ve millî güç ister istemez bizim üzerimizden geçmiştir. Buna Haçlı seferleri de dâhildir. Rönesans’ın temelini oluşturan Doğu toplumlarının ilmi birikiminin Avrupa’ya transferi de dâhildir. Coğrafyamız bu vasfını günümüzde sürdürüyor.”
Said Nursi: Ey Türk kardeş! Bilhassa sen dikkat et!
Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat adlı eserinde Türklerin Müslümanlıkla olan derin ilişkisine dikkat çeker. Hucurat Sûresi'ndeki “Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık; sonra da, birbirinizi tanıyasınız diye milletlere ve kabilelere ayırdık” ayetini tefsir eden Said Nursi, Türklerin bin senedir "Kur’ân-ı Hakîmin bayraktarı" olduğuna dikkat çekerek "Milliyetinizi Kur’ân’a ve İslâmiyete kal’a yaptınız" ifadesini kullanarak Avrupai tutumlara karşı uyarır.
Müslümanlıktan çıkan veya Müslüman olmayan Türkler, Türklükten dahi çıkmışlardır
Nerede Türk varsa Müslüman olduğunu, Müslümanlıktan çıkanların Türklükten dahi çıktığına örnek vererek dikkat çeken Bediüzzaman'ın ilgili sözleri şöyle:
"Türk milleti anâsır-ı İslâmiye içinde en kesretli olduğu halde, dünyanın her tarafında olan Türkler ise Müslümandır. Sair unsurlar gibi müslim ve gayr-ı müslim olarak iki kısma inkısam etmemiştir. Nerede Türk taifesi varsa Müslümandır. Müslümanlıktan çıkan veya Müslüman olmayan Türkler, Türklükten dahi çıkmışlardır (macarlar gibi). Halbuki, küçük unsurlarda dahi hem müslim ve hem de gayr-ı müslim var.
Ey Türk kardeş! Bilhassa sen dikkat et. Senin milliyetin İslâmiyetle imtizaç etmiş; ondan kàbil-i tefrik değil. Tefrik etsen, mahvsın. Bütün senin mazideki mefâhirin İslâmiyet defterine geçmiş. Bu mefâhir, zemin yüzünde hiçbir kuvvetle silinmediği halde, sen şeytanların vesveseleriyle, desiseleriyle o mefâhiri kalbinden silme.