Önce değerli genç entelektüel dostum Mustafa Akça, ardından değerli büyüğüm M. Asıf Işık son olarak kıymetli bilim insanı Prof. Dr. Mehmet İpçioğlu vb. nice dostlar son üç dört hafta içinde, “Kardeşim senin İslamcılıkla ilgili bir diyeceğin yok mu?” serzenişlerine bir hafta daha müsaade istiyorum.
Çünkü Ermenek ve Zübeyir Ağabey paneli için bir şeyler söylemem gerekiyor. Önemsiz fakat oraya gitmeme ve o ağabeyler gibi gözyaşı dökmeme engel tıbbi küçük bir sebep oldu. Hiç olmazsa bir makale ile ruhumun fırtınasını dindirmem gerekiyor.
Zübeyir Ağabeyin küçük kardeşi Haydar Ağabeyin manevi müzaheretinde, Ermenek’in efsunlu ikliminde; İzmir’den Antep’e Kayseri’den Eskişehir’e, Ankara’dan Konya’ya ve İstanbul’dan Karaman’a kahraman insanların bir araya gelerek vesile oldukları bu manevi bayramda Zübeyir Ağabeyin ruhaniyatına müşerref olmak…
Ne büyük şeref!
Eyüp Ekmekçi, Selahaddin Akyıl, Necmeddin Şahiner, Rahmi Erdem ağabeyler gibi Zübeyir Ağabey’in dizinde yetişmiş ağabeylerin şereflendirdiği bir mekân elbette insanı alıp başka âleme götürür.
M. Ali Bulut, İslam Yaşar ve Hüseyin Kara gibi Zübeyir Ağabey hususunda otoriter olan değerli kalem ehlinin salonda paylaştıkları güzel bilgileri hem basında takip etme hem de panel yöneticisi değerli akademisyen Prof. Dr. Mehmet İpçioğlu hocamdan dinleme imkânım oldu.
İpçioğlu hocam Zübeyir Ağabey kitabını yazarken istişare ettiğim ağabeylerden birisidir.
Hüseyin Kara ağabeyimin Zübeyir Ağabeyle ilgili kitabı piyasaya yeni çıktı.
Kitabı ilk alanlardan ve tebrik edenlerdenim.
Bu arada Tahir Ağabeyi kaleme aldığı müjdesini de kendisinden aldık, dua ediyoruz.
Bu güzel üsluba çok yakışır!
Benden İslamcılık yazısı isteyen Dursun Sivri ağabey bu meyanda manevi ziyafete ne zaman katılacak?
Zübeyir ağabey evvel ahir hep tavsiye etmez miydi, “kardeşim yazın!” diye.
Elhak, Ermenek ile ilgili anlatılan her cümle beni heyecana getirdi.
6 Ekim Islahiye Paneli’nde bu heyecan zirveye çıkacak!
Bu heyecan ve safi ruh bütün vatan sathına hatta âlem-i islama yayılmalı.
Belki sath-ı arz bir mekteb-i irfan olmalı.
Risale-i Nur’un Medresetüzzehrası bütün salonları mekân tutmalı.
Risale-i Nur’un kalpler üzerindeki fethi, kalplerden, hanelere, dershanelere, salonlara uzamalı, akademik zeminlerde yol almaya devam etmelidir.
Risale Akademi bu zemini açan bereketli bir kurum olmaya ve yol aldırmaya devam etmelidir.
Anadolu ağabeylerinin bütün dünyanın “Alperenleri” olduğu cümle âleme ilan edilmelidir.
Bu hafta sonu Karabük’te olacağız, Sungur Ağabeyi özel olarak hatırlayacağız…
Biz onu hep hatırladık ve hiç unutmadık, unutmayacağız…
Şu anda hastanede bulunan ağabeyimize hep birlikte dua ediyor, dua istiyoruz…
O bize Üstadımızın yadigârıdır, emanetidir, canlı bir Said’dir…
Abdullah Yeğin Ağabey, Hüsnü Bayram Ağabey, Said Özdemir Ağabey, Fırıncı Ağabey, Abdulkadir Badıllı Ağabey, Ahmet Aytimur Ağabey, Mehmet Kırkıncı Ağabey…
Hepsi birer canlı Said’dir.
Emirdağ’da kaç tane canlı Said gördük, doyamadık…
Varlıkları bize nasıl da kuvvet veriyor…
Ya vefat edenlerin manevi tasarruflarına ne demeli!
Mesela Üstadımızın neseben küçük kardeşi ve büyük allame Abdülmecid Nursi Ağabey, Mustafa Türkmenoğlu Ağabey, Mustafa Özsoy Ağabeyler maddi ve manevi tasarrufları ile hayatta var olmaya devam etmiyorlar mı?
Denizli’den, Isparta’ya, Konya’dan Van’a ağabeyler kervanını yâd etmeye devam etmek boynumuzun borcudur.
Öyle ise yüreği hizmet ateşi ile yanan her hizmet ehli derhal vazife başına geçmeli ve bu kutlu yolculuktaki yerini almalıdır.