ERMENİ meselesi 2015’e doğru daha da ağırlaşacak gözüküyor. Bir çözüm geliştirmenin ilk adımı, meseleyi “anlamak”tır.
Evvela, “Ermeni” diye sabit, tekil bir tip yoktur. Farklı duygu ve beklentilere sahip Ermeniler vardır ve Ermenilerin hepsinde 1915 olaylarının yarattığı derin bir ıstırap mevcuttur. 1915’te neler olduğuna dair ansiklopedik bilgilere sahip olmak bizim bu ıstırabı bir Ermeni kadar hissetmemize kâfi gelmez; ateş düştüğü yeri yakar çünkü...
Bu ıstırabı tanımadan ne insani davranışlar geliştirmek, ne de soykırım kampanyalarına karşı siyasi çözümler üretmek mümkündür.
Bizim Ermenilerimiz
Burada 1915 olayları üzerinde durmayacağım. Pek çok kitap yayınlanmıştır. Ben de “Ortak Acı, Türkler ve Ermeniler” adıyla bir kitap yayımlamıştım. Hürriyet’te de “1915’te ne oldu” diye bir makale de yazmıştım. (22 Aralık)
Şunu ilgili herkes görmelidir: Ermenilerin hissettiği derin ıstırap, bir kısmında insani beklentilere yol açıyor: Istırabın tanınmasını, saygı gösterilmesini, yarayı saracak davranışlar ortaya konulmasını arzu ediyorlar. Türkiye Ermenileri böyledir. Diğer kısmı ise Diaspora Ermenileridir, intikamcıdırlar.
Bizim Ermenilerimizin örneği Hrant Dink’tir. Ermenilerin ıstırabına sözcülük yapmıştır; istemiştir ki toplum ve devlet bu ıstırabı tanısın, saygı göstersin, jestler yapsın...
Hrant, Patrikhane ve bütün Türkiye Ermenileri, Diaspora’nın intikamcılığını kınamışlardır. 26 Kasım 2004’te Marsilya’da toplanan Uluslararası Ermeni Konferansı’nda Hrant Dink ve Etyen Mahçupyan, Diaspora sözcüleriyle çatıştılar. Dink, Diaspora sözcülerini “Ölüler üzerinden siyaset yapıyorsunuz” diye eleştirdi. Mahçupyan “Diaspora Ermenileri katı ve hastalıklı bir tutum içindeler” diye konuştu.
Ermenistan Ermenileri
Ermenistan Ermenilerinin duyguları karışık; bizim Ermenilerimizden de Diaspora’dan da farklı. Kayseri Erciyes Üniversitesi’nden Birol Akgün ve arkadaşlarının önemli bir araştırması var: Ermenistan Ermenilerinin yüzde 95.5’i, neredeyse tamamı “tarihte yaşanan olaylar”ı bugün iki ülke arasında dostane ilişkiler geliştirilmesine engel görüyor; tarihe bu kadar yapışıklar!
Bu oran Türklerde yüzde 36.8, yani ilişkilere biz daha açığız.
Fakat sınırı açıp Türkiye ile ticari ilişkiler kurulmasını isteyen Ermenistan Ermenilerinin oranı yüzde 60’tır!
Çünkü iktisadi ilişkilerin gelişmesinde “daha iyi bir gelecek” umuyorlar. Diaspora Ermenilerinin Türkiye ile ilişkileri geliştirmekten bir beklentileri yok, geçmişe gömülü yaşıyorlar, intikam ateşini körüklüyorlar.
Görüyor musunuz tek “Ermeni” yok, en azından üç tane var; birey olarak yeryüzünde bilmem kaç milyon.
Osmanlı Ermenileri
İnsani yaklaşım, empati, Karabağ meselesini gözden kaçırmadan Ermenistan’la ilişkiler, Türkiye’de izinsiz çalışan 100 bin Ermeni’nin “tarih”in tecridinden kurtulup Türkiye’de “bugün”le ve “gelecek”le tanışması son derece önemlidir ve geleceğe ışık tutan bir örnektir.
Türkiye’ye siyasi bir saldırı olan soykırım iddiasını göğüslemenin yollarından biri de bu tür insani ve sosyal ilişkileri geliştirmektir.
Bizim Ermenilerimizi seviyorum. Ermenistan Ermenilerinde, hele bir de “Sivaslıyım, Tokatlıyım, Yozgatlıyım” dediklerinde, bu topraklardaki bin yıllık beraberliğimizi hatırlıyorum.
Öyle ya bu topraklardaki bin yıllık beraberliğimizde kanlı çatışmaların tarihi 15-20 yıldır, en fazla 70 sene. Ben uzun tarihe ve büyük geleceğe önem veriyorum.
Hürriyet