Seda Çakmak'ın haberi:
28 Şubat sürecinde eşi böşörtülü olan yüzlerce subay ‘disiplinsizlik’ gerekçesiyle ordudan atılırken, hiçbirisine gerçek nedenin eşinin başörtüsü olduğunu gösteren resmi bir yazı verilmemişti. Herşey Niyazi Budak’ın, Yüzbaşı rütbesi takması için düzenlenen törene eşini götürmemesiyle başladı. Önce savunması alındı. Budak’ın savunmasına cevaben o dönem komutanı olan Balyoz sanığı Albay Kemal Gönüldaş imzalı çok çarpıcı ifadelerin yer aldığı bir uyarı yazısı gönderildi. 25 Eylül 1997 tarihinde gönderilen ‘kişiye özel’ damgalı yazıda Budak’ın savunmasının incelendiği ancak TSK mensuplarının çağdaş yaşam şartlarına uyum sağlamak ve bu değerlere aileleri ile birlikte uyum göstermek zorunda olduğu belirtildi. Budak, eşinin başörtü takmaya devam etmesi halinde hakkında işlem yapılacağı uyarısı yapıldı.
‘Çağdaş yaşama direnme’
Albay Gönüldaş imzalı yazıda şu çarpıcı ifadeler yer aldı:
TSK’nın ‘Türkiye Cumhuriyetini koruma ve kollama’ görevinin yanı sıra, mensuplarının da geleneksel ordu değerleri olan; Atatürk ilke ve inkılâplarına sahip çıkmak, çağdaş yaşam şartlarına uyum sağlamak, ülke ideallerini gerçekleştirmeye özen göstermek ve orduya gönülden bağlı olmak ve bu değerlere aileleri ile birlikte uyum göstermek zorunluluğu vardır. Eşinizin türbanlı kıyafetle dolaşmaya devam etmesi geleneksel ordu değerlerini hiçe saydığınız, mevcut emirlere itaat etmediğiniz ve çağdaş yaşamın şartlarına direndiğiniz anlaşılmaktadır.
Ayrıca ülkeyi bölmeyi amaçlayan irticai akımların sembolü olan türbanlı kıyafetin eşiniz tarafından kullanılması bu fikirleri benimsediğiniz ve bilinçli olarak bu düşüncenin propagandasını yaptığınızı ortaya çıkarmaktadır. TSK mensubu bir subayın eşine yakışmayan, çağdaş yaşam koşullarına ters olan bu kılık ve kıyafetin kullanılmaya devam edilmesi halinde hakkınızda işlem yapılacağının bilinmesini ve gereğini rica ederim.
Balyoz davası tutuklu sanıklarından Albay Kemal Gönüldaş’ın gönderdiği uyarı yazısından 3 ay sonra ise sicil notu 96 olan Niyazi Budak disiplinsizlik nedeniyle TSK’dan atıldı. Referandumun ardından Süleyman Demirel Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak çalışmaya başlayan Budak, 28 Şubat davasına müdahil olacağını belirterek, ‘’Bu tamamen inançlarımıza yapılmış bir darbe’’ dedi. Yüzbaşı olmasına aylar kala sürekli tabur komutanı tarafından ikaz edildiğini ifade eden Budak yaşadıklarını anlattı:
Komutan’ın Budak’a şok sözleri
Komutanım ‘Allah’ın emirlerini uyguluyorsun, bakalım benimkileri ne kadar uyguluyorsun’ diye denetlemeler yapıyordu. Tabur Komutanın tayini çıktı ve gitmeden önce beni çağırarak, ‘Niyazi, seni bir yıldır takip ettiriyorum. Eşinin başörtüsünü, Allah rızası için taktığına ben inandım. Çünkü astların arasında ayrım yapmadın, onlara dinî propaganda yapmadın, işini düzgün yaptın. Ama yukarıdan kesin emir var. Ya eşin başını açacak ya da ordudan atılacaksın’ dedi.
Türban taksın ama iğne takmasın
O yıl yani 30 Ağustos 1997’de yüzbaşı oluyordum. Yeni tabur komutanı gelmişti. O da rütbe törenine eşli gelmem için emir yazmıştı. Tören alanına tesettürlü kimseyi almadıkları için eşimi götürmedim. Bu nedenle yazılı savunma verdim. Başka bir gün Albayla konuştuğumda, eşimin başörtülü olmasının sıkıntı olmadığını, sorunun iğne takmasında olduğunu söyledi. Ben de buna dayanarak 10 Kasım’da düzenlenen bir konferansa eşimi alarak gittim. Kapalıydı ancak albayın istediği gibi pardösü giymemiş, iğne takmamıştı. Ege Ordu Komutanı Doğu Aktolga oradaymış. Eşimi görünce benim meydan okuduğumu ileri sürüp ordudan atılmamı istemiş. Bir ay sonra Aralık 1997 YAŞ’ında TSK’dan atıldım.
Star