Hz. Nuh (as)’ın gemisi, Hz. Yusus (as)’ın saati, Hz. Davud (as)'ın demir ve bakır gibi madenleri kullanması, Hz. Süleyman (as) zamanında Belkıs tahtının iki aylık bir mesafeden bir anda getirilmesi, Mısır Ehramları-piramitleri, Çin seddi ve benzeri sanat harikaları o devirlerdeki önemli bir teknolojiden haber vermektedir.
Ancak bir tekâmül kanunu çerçevesinde şu ahir zamanda ilim ve teknoloji daha da zirveye ulaşacaktır. Dünyanın sonuna kadar gittikçe, ilmî inkişafların olması, kâinatta cari olan tekâmül kanununun bir gereğidir. Zirveye çıktığı varsayılan teknoloji, ilmin kendisi değil, onun bir parçasıdır. Allah'ın ilminin bir cilvesi olan ilimlerin en büyük görevi insanları marifetullaha, Allah'ı tanımaya götüren yolları göstermektir. İman ilminin sonu olmadığına göre, bildiğimiz ilimlerin de kıyamete kadar gittikçe ilerleme kaydetmesi gerekir.
Aşağıdaki ayetlerde de eski devirlere ait önemli teknolojik gelişmelere işaretler vardır:
“Firavun: “Haman! benim için bir kule inşa et, dedi,Umarım ki böylece yükselebilir, göklere yol bulur da Mûsâ’nın Tanrısına ulaşırım.Gerçi ben onun yalancı olduğunu zannediyorum ya! İşte böylece, Firavun’un kötü gidişatı kendisine cazip göründü ve yoldan çıkarıldı. Sonuç itibariyle Firavun'un hilesi ve düzeni de tamamen boşa çıktı.”(Mümin, 40/36-37).
“Beldeler içinde benzeri yaratılmamış ve yüksek binalarla dolu İrem şehrinde oturan Âd kavmine; Vâdideki kayaları oyup yontarak sağlam evler yapan Semud kavmine; Çadırlı ordugâhlar, piramitler sahibi Firavun’a, Rabbinin ne yaptığını görmedin mi?”(Fecir,89/6-10).
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet