Etkisi yıllar sonra ortaya çıkabilir!

Domuz gribi korkusunun bir paranoyaya döndüğünü belirten uzmanlar, bu durumun çocuklar üzerinde kalıcı etkiler bırakacağını belirtiyor.

''Domuz Gribi'' olarak bilinen Pandemik A (H1N1) virüsünden korunma yollarının sık aralıklarla, defalarca anlatılmasının, çocuklarda takıntılı düşünme ve davranmaya yol açabileceği iddia edildi.

Psikolog Gülgün Sharafa yaptığı açıklamada, anaokulu çağındakiler başta olmak üzere 12 yaşa kadar olan çocukların telkinlerde neden-sonuç ilişkisi yürütemediğini belirterek, aşırı telkinin davranış biçimine olumsuz yansıyabileceğini vurguladı.

A Gribi tedbirlerinin evde, okulda, sokakta, televizyonlarda, her ortamda sık sık, defalarca anlatılmasının, ''hipnotik telkin''e dönüştüğünü kaydeden Sharafat böyle telkinlerin gerçeğin bütününü görmekten uzaklaştırıp, bir noktaya odaklanmaya sebep olabileceğini söyledi. Sharafat, çocuklara el yıkama ve maske kullanma yoluyla Domuz Gribi'nden korunulabileceğinin öğretildiğini, ancak bağışıklık sisteminin zayıflığının da hastalığa neden olabileceği gerçeğinin anlatılmadığını ifade etti. Sharafat, şöyle konuştu:

''Bu bir toplumsal kriz ve toplumsal bilinci geliştirmek amacıyla toplumsal krizin doğru yönetilmesi gerek. Türk kültüründe yemekten önce, dışardan gelince el yıkamama gibi bir alışkanlık yok zaten. Böyle şeylerin uyarısı bir kere yapılmalı. Bunun reklamlarını döndürmek, 'Günde şu kadar kere ellerinizi yıkayın' demek bilinçaltına telkin gibi. Bu, Obsesif Kompulsif Bozukluk dediğimiz takıntılı düşünme ve davranma oluşturur. Bu tür insanlarda, irrasyonel düşünce vardır. Böyle insanlar hastalıktan korunmanın yolunun temiz kalmak olduğunu düşünür. Tuvalete, banyoya girer saatlerce çıkamaz. Şimdi böyle bir toplumsal yanılsama içindeyiz. Domuz gribi önlemleri saplantılı bir topluma dönüşmemize neden olabilir. Çünkü domuz gribi önlemi olsun diye çok küçük yaştaki, anaokulundaki çocuklara el yıkatma prosedürlerine başladık. Bana da saplantıya dönüşmüş davranışları olanlar geliyor. Çocuk mesela buraya geliyor, hiçbir şeye dokunmuyor. Çocuklar neden-sonuç ilişkisi yürütemez, o yüzden büyüklere, onlara söylediğiniz her şey doğru olsun, ama her doğruyu söylemeyin diyoruz. Böyle saplantılı davranışların artıp artmadığını gelecek yıllarda daha net görebileceğiz.''

''BU TÜR OLAYLAR BİR JENERASYONU ETKİLİYOR''

Çocuklara yönelik ''Onu yaparsan hasta olursun, oraya gidersen düşersin'' gibi uyarıları önermediklerini ifade eden Sharafat, onun yerine güvenli bir ortam yaratılması, çocuğun kendini güvende hissetmesinin ardından telkinde bulunulması gerektiğini vurguladı.

Sharafat, ''Hiçbir kötü şey aslında sizi öldürmeyebilir'' diyerek ''Zihin gerçekle değil, gerçekmiş gibi algıladığı şeylerle çalışıyor. 'Domuz Gribi öldürür' dediğimizde de aynı şey. Bağışıklık sistemiyle stres birebir bağlantılı. Hastalıkların yüzde 90'ı stres kaynaklı. Biz bunları yapıyoruz ama 10 sene sonra ne olur, 20 sene sonra ne olur diye düşünmüyoruz. 1999'daki depremin ardından da yaşadık aynı şeyi. Bu tür olaylar bir jenerasyonu etkiliyor. Böyle davranışların çocuklar üzerindeki etkisi seneler sonra görülüyor, bu bilinçle davranmalıyız'' şeklinde konuştu.
Zaman

Aile Haberleri