Nurettin Huyut’un haberi:
Siyaset Bilimci, Doç. Dr. Ahmet Yıldız, 12 Eylül’de yapılacak referandumu Risale Haber’e değerlendirdi.
Referanduma sunulacak paketin AB süreciyle uyumlu olduğunu belirten Yıldız, “kısmi iptale konu olan maddeler, esas itibariyle, kısa adı Venedik Komisyonu olan Avrupa Hukuk Yoluyla Demokrasi Komisyonu’nun bu konudaki tavsiyeleriyle tamamen uyumlu olup, AB üyelik sürecindeki harmonizasyon süreciyle de paralellik arz etmektedir. Avrupa Birliği'nin paketin yasalaşmasına verdiği destek de bunun bir göstergesidir” dedi.
Özellikle yargı alanındaki maddelerin yargının tarafsızlığı için önemli olduğuna dikkat çeken Yıldız, “Paketle, askeri yargının alanı münhasıran askeri suçlarla sınırlanırken, HSYK ve Yüksek Askeri Şura kararları yargı denetimi içine alınmaktadır. Anayasa Mahkemesi ve HSYK'nın yapısının yeniden düzenlenmesi, yargının tarafsızlığını sağlama yönünde atılmış önemli adımlardır. Anayasa Mahkemelerinin seçimlerle oluşan demokratik irade paralelinde ve sosyo-politik hürriyet alanını genişletecek şekilde içtihatlar yapmaları, demokratik anlayış ve teamülün gereğidir. Bu siyasi içtihat mahkemesinin Türkiye örneği, bütünüyle bürokratik vesayetin ve buna meşruiyet sağlayan ideolojinin yerleşik çıkarlarını teminat altına alacak şekilde gelişmiştir” şeklinde konuştu.
DEMOKRATİKLEŞME AÇISINDAN İLERİ ADIMLAR
Doç. Yıldız sözlerini şöyle sürdürdü:
“1982 Anayasası, Avrupa Anayasaları içinde değişmez maddelerin kapsamını en geniş olarak tanımlayan anayasadır. AB ülke anayasalarında, eğer varsa, değişmez maddeler, ülkenin yönetim şeklinin Cumhuriyet olduğu ya da egemenliğin halka ait olduğu hükümleriyle sınırlıdır. 1982 Anayasasının bu konudaki hükümleri ise, siyaseti anlamsızlaştıracak kadar geniş bir kapsama sahiptir. Bu durum demokratik gerekler açısından kabul edilemez.
“Bunun, bugünkü siyasi iktidarla da doğrudan ilişkisi kurularak olumsuzlanacak bir tarafı da bulunmamaktadır. HSYK'nın hukuk dışı ve tamamen belli bir grubun çıkarlarını korumaya dönük tasarrufları, bu kurumun hukukdışı siyasallaşmasının önlenmesinin önemini açıkça ortaya koymuştur. Paketteki diğer hususlar da, demokratikleşme açısından ileri adımlardır.
PAKETE MUHALEFET EDENLERİN CİDDİ BİR HUKUKİ ELEŞTİRİSİ YOK
“Pakete muhalefet edenlerin de bunlara dönük bir eleştirisi söz konusu değildir. Esasen pakete muhalefet edenlerin ciddi bir hukuki ya da demokratik eleştirisi-haklılaştırması da yoktur. Yasama dokunulmazlığı konusu ise, sadece ceza hukuk açısından geçerlidir; hukuk davalarını içermemektedir. Ceza davalarında da, cürm-ü meşhut vakaları kapsam dışındadır. Bu konuda elbette iyileştirici düzenlemeler yapılabilir ancak yasama dokunulmazlığı demokratik siyasetin en önemli unsurlarından biridir.
Türkiye gibi, yargının tarafsızlığının önemli yaralar aldığı, askerin sürekli siyasetle iç içe olduğu bir bağlamda, yasama dokunulmazlığının kaldırılması, milletvekillerinin bu çevreler tarafından rahatlıkla kontrol edilmesini, dolayısıyla siyasete demokratik olmayan müdahalelerin süreklileşmesini netice verecek bir risk içermektedir.
KAYITSIZ KALMAK ŞIKK-I MUHALİFİ İLTİZAMDIR
Referanduma katılmamak, "bu beni ilgilendirmiyor demek," demokratik bir hakkı ve sorumluluğu reddetmektir. Elbette, bir darbe anayasası yerine, yeni, demokratik bir anayasanın yapılması şarttır. Şartların buna imkân vermediği bir vasatta, paketteki demokratik gelişmeyi yok sayarak kayıtsız kalmak, şıkk-ı muhalifi iltizamdır; tarafgir bir ruh halinin tezahürüdür, hukuk, adalet ve demokratik terbiye ile bağdaştırılamaz. Türkiye'de demokrasinin derinlik kazanması, seçmenin, Referandum imkânını, siyasi tarafgirlik değil demokratik sağduyuyla değerlendirmesiyle yakından ilişkilidir.
12 Eylül'de halkoyuna sunulacak anayasa değişikliği paketinin anayasa yargısı gerçekleşmiş ve Anayasa Mahkemesi, teklif üzerinde inceleme yapabileceğine hükmetmiş, referandum gerçekleşmediği için yasama sürecinin tamamlanmadığı görüşüne itibar etmemiştir. Dolayısıyla, teklifin referandumdan sonra tekrar Anayasa Mahkemesine iptal talebiyle götürülmesi söz konusu olamaz.