Avrupa'dan dertli bir anne yazıyor. Uzunca bir mail kaleme almış.
Büyü ile ilgili bir TV programında izlemiş bizi. Gurbetçi pek çok anne gibi kızını kurtardırdığını ama oğlunu kaybettiğini anlatıyor. Çocuklarını okutmuş, yüksek tahsil yaptırmış, her ikisi de iyi bir eğitim almış fakat oğlu bir kıza kaptırmış kendini. Ne ahlak kalmış, ne maneviyat, kız ne demişse çekinmeden onları yapmış, "Artık ben Alman oldum" diyormuş oğlu. Satırlarını "Oğlumun üzerinde büyü mü var acaba" sorusuyla noktalıyor ve bizden yardım istiyor.
Sihir mi, muska mı, büyü mü, kağıt mı aklınıza ne geliyorsa, hepsinin başında, altında ve içinde bir tek düşman vardır, o da şeytan. Başka bir şey aramaya hiç gerek yok. O her taşın altından çıkar. Her kötülüğün başında o vardır, her tür belanın içinde onun parmağı bulunur.
Eşiyle birlikte Hz. Adem'i Cennet'ten çıkardıktan sonra kıyamete kadar insanlığın en azılı düşmanı olarak görev almış. Sorunuzda geçtiği gibi, çocuğunuzun domuz etine alışması, fuhuşa girmesi ve tanınmaz bir hale gelmesi de tam anlamıyla şeytanın tuzağına düşmesidir.
Bu işlere de insanı şeytan bulaştırıyor. Kur'ân diyor ki: "Ey insanlar! Yeryüzünde olanların helal ve temiz olanlarından yiyin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o sizin apaçık düşmanınızdır. O sizi ancak kötülüğe, fuhşiyata, çirkin şeylere, bir de Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemeye kışkırtır."1 Sihri ve büyüyü insanlara öğreten ve yaptırtan da şeytanın kendisidir. Bu bilgiyi de Kur'ân'dan alıyoruz: "İnsanlara büyüyü ve Babil'de Harut ile Marut'a indirileni öğreten şeytanlar kâfir oldular."2
Bunun için hiç düşman aramayın. İnsanları her tür küfre, günaha, harama, ahlaksızlığa ve isyana; taşkınlığa, şaşkınlığa ve kötü yollara sürükleyen şeytan denen ortak düşmanımızdır. Düşmanı tanıdıktan sonra derdin teşhisi konulmuş oluyor. Bundan sonra iş çare aramaya kalıyor. Çare nedir? Nasıl bir yol izleyeceğiz? Bu problemin üstesinden nasıl geleceğiz? Kimden yardım isteyeceğiz?
Bir kere bu problem Avrupa'da yaşayan bütün ailelerin müşterek problemidir. Bu dert sadece sizin başınıza gelmiş değil, böyle bir musibetle yalnızca siz karşılaşmıyorsunuz. Toplum zaten böyle bir hayatı teşvik ediyor, bu çeşit alışkanlıkları normal karşılıyor, bunu bir problem olarak görmüyor. Nikâhsız beraberlikler, babası belli olmayan çocuklar, içki, uyuşturucu ve her tür menhiyat serbest işleniyor. Buradaki dert Müslüman ailelerin derdi, onların iç yarası ve korkulu rüyası.
Eğitim kurumları, sokak ve iş hayatı her yönüyle bu tür kötülüklere açık durumda... Bir gençte öyle sağlam bir iman, öyle etkili bir Allah korkusu, öyle gerçek bir âhiret inancı, öyle mükemmel İslamî bir şuur olacak ki, bütün bu "şeytan işlerini" boykot etsin, içine girmesin, kendisini korusun kollasın. Yoksa üstünkörü bir din eğitimi, yasak savma türünden bir İslam bilgisi öyle azgın bir hayata ne engel olabilir, ne de karşı durabilir.
Yapılacak bir şey varsa, öncelikle bir yılgınlığa ve ümitsizliğe düşmeden, oğlunuzla ilişkiyi koparmayın, görüşmeyi kesmeyin, şefkatinizi esirgemeyin, bir gün hatasını anlayıp dönüp geleceğini bekleyin. Peygamberlerin, özellikle Peygamberimizin yaptığı ve Kur'ân'ın öğrettiği gibi, duaya devam edin, âcizliğinizi ve çaresizliğinizi Allah'a arz edin, doğrudan O'ndan yardım isteyin, işinizi O'na havale edin, çareyi ve çıkış yolunu O'ndan isteyin. Kur'ân ne güzel diyor: "Darda kalmışın dua ettiği zaman isteğini karşılayan kimdir?"3 Allah'tan başka birisi mi?.. Bu yolla bütün büyüleri çözersiniz inşallah...
1. Bakara Suresi, 2:168-9.
2. Bakara Suresi, 2:102.
3. Neml Suresi, 27:62.