Evlilik, Efendimizin ifadesiyle imanın yarısını mükemmelleştirmektir. Geri kalan yarısını güzelleştirmek için de Allah'a karşı gelmekten sakınmak gerekir. (Taberânî, el-Evsat, VII 332, VIII, 335; Elbânî, Silsiletü’l-ehâdîsi’s-sahîha, II, 199).
Anneler ağlarlar evlatlarını evlendirirken, babaların kalbi hüzünlüdür. Düğünleri en çok sevenlerse çocuklardır. Şeker, balon onlar için ne güzel hediyelerdir. Hayatlarını süsleyen ve kalplerine heyecan veren küçük masum hediyelerdir.
Düğün geceleri akşamdan plan program yapılır ve evin büyüğü de görev dağılımını yapardı. Sabah erken kalkmak için, akşamdan erken yatılırdı. Çünkü yeni bir hayat kurulacaktı ertesi günün ardında. Herkes en güzel kıyafetlerini giyecek, evde güzel yemekler pişecek, misafirler itina ile buyur edilecekti evlere.
Yeni bir yuva kurma telaşında olan ebeveynler ve yeni bir yuvaya sahip olacak gençler her zaman heyecanlılardı. Evlilikle hayatlarına yeni bir temel atmak ve yıllarca bu hayatı bir beden olarak yaşamak vardı düşüncelerinde. Gönüllerinde, nesillerini ve değerlerini korumak vardı. Bunu da evlilik gibi güzel bir müessese ile tamamlamak gerekirdi. O güzel insanların niyetleri hep Sünnetullaha uymak ve güzel nesiller yetiştirmekti.
Maddiyata fazla önem veren kişiler değildi onlar. Çünkü Allah’ın c.c. yeni yuva kuracak bir insana yardımcı olacağını biliyorlardı.
Ne güzeldi o günler. Küçükler büyüklerin ellerini sırayla öper, hediyeleşirlerdi. Komşu köyden gelen insanlar, yapılan sohbetler, söylenen ilahiler ev sahiplerine bir hediyeydi sanki.
Yaşamı değerli kılan birliktelikti. Birbirine güven duyarak yaşamaktı. Aynı hayatı paylaşmak ama aynı hayattan farklı tatlar almak insana verilen en güzel nimetlerdi.
Birbirine bağlı gönüller, birbirine bağlı yaşamlarla doluydu hayat. Bir zincirin halkaları gibi kopmaz, kırılmaz, yitirilmezdi. Uzun bir çizgi üzerinde hem dünya hem de ebediyette yaşamdı birliktelik.
Yaşam, gönüllerden akana kulak vermekti. Değerlere bağlı kalmaktı. Her ne olursa olsun zincirin halkasından kopmak yerine, ona sıkıca sarılmaktı. Çalışmaktı durmaksızın, emek vermekti.
Şimdi ne oldu bizlere? Yuva kuracağımız zamanki heyecanımız nerede kaldı? O heyecanı nasıl yitirdik? Verdiğimiz sözleri nasıl unuttuk?
Başarı ve yaşam; güzel günleri tekrar yaşamak için geriye dönüp kaybettiklerimizi toplamak ve üzerine yenilerini eklemektir…
Rabbim, bizleri birliktelikten ayırma.
amin. amin.amin.