Fatma Turan'ın haberi:
Evde çocukları da yanlarına alarak Kur'an dersi yapan anne-babaların sayısı giderek artıyor. Evi bereketlendiren, hayatı Kur'an'a yaklaştıran bu faaliyetlerde yöntem nasıl olmalı? İlahiyatçılar sadece mealle yetinilmeyip tefsir okunmasını tavsiye ediyorlar. Yine ilahiyatçılara göre Kur'an meali denizin maviliğini gösterir, tefsir ise o denize dalmaktır.Kur'an'ı ailece nasıl okumalı?
Mercan ailesinin evinde misafiriz. Gördüğümüz manzara bizi hem etkiliyor hem de duygulandırıyor. Babasının hemen yanına ilişmiş 9 yaşındaki Nursel Sena ile diğer koltukta da annesinin yanında 12 yaşındaki abisi Enes Malik, anne ve babaları ile önemli bir anı paylaşmanın mutluluğunu yaşıyorlar. Her ikisinin elinde bir kitap. Bizim için nadir olan bu görüntü, onlar için oldukça sıradan. Zira haftanın belirli günlerinde ailece yaptıkları bir etkinlik bu. Aslına bakarsanız okuma dediğimiz, okumaların en güzeli: meal ve tefsir.
Her anne-baba çocuğuna kitap okuması gerektiğini söyler mutlaka. Ancak ailece bir araya gelip toplu okuma yapmak pek akıl edilmez. Hızır ve Emel çifti çocuklarına okuma alışkanlığını genç yaşlarda kazandırmak hem de dini eğitimlerine verdikleri önemden dolayı böyle bir yol seçmişler. Birlikte okumanın çok faydalı olduğunu düşünüyorlar. Çünkü okuma esnasında çocuklar anne ve babaya sorular soruyor, mevzu hikâyelerle daha iyi anlaşılıyor. Baba Hızır Mercan, ilahiyat mezunu. Mesleği, meal ve tefsir okurken konunun daha iyi anlaşılmasına yardımcı oluyor.
Aile, birlikte okumayı sürekli hale getirebilmek için kendi aralarında bir de mini hükümet kurmuş. Baba cumhurbaşkanı, anne başbakan, Enes milli eğitim bakanı, Sena da düzen-tertip bakanı. Akşam yemekten sonra okuma vakti geldiğinde Enes aile bireylerini topluyor, kitapları dağıtıyor ve derse başlıyorlar. Sayfa sayıları belirli değil. Önemli olan konuyu anlamaları. Baba Mercan, "Aile bireyleri sadece yemekte bir araya gelmemeli. Biz okumalarımızı birlikte yapıyoruz. Her birimiz sırayla sesli okuyoruz. Bu uygulamamız aynı zamanda eğitim ortamına dönüşüyor. Mesela bizim çok aşina olduğumuz bir kelimenin ne olduğunu sorabiliyor çocuğumuz. O esnada anlatıyorum. Böyle okumalar yapmasak onu anlatmak belki de hiç aklıma gelmeyecek." diyor.
Mercan ailesi Elmalılı Hamdi Yazır ve Suat Yıldırım'ın meal ve tefsirlerini takip ediyorlar. Enes, sık sık soru soruyor babasına. Peygamberimiz'in ismi geçtiğinde ya da Türkçeye benzettiği bir kelime olduğunda cümlenin açıklamasının yapılmasını istiyor. "Babam açıklayınca ya da hikâyelerle anlatınca aklımda kalıyor. Bir daha unutmuyorum." diyor.
Her sayfa Kur'an'a bir hediye
Mercan'a göre okumaların alışkanlık haline gelebilmesi için teşvik etmek gerekli. Bu yüzden Enes bir sayfa, Sena da yarım sayfa meal okuyunca çocuklarına hediye veriyor. Bu yöntem kendi isteğiyle de okumalarını sağlıyor. Bunun yanında şartlandırma da önemli. Mesela, Enes bilgisayarı açmak istiyorsa önce biraz Kur'an-ı Kerim okumalı. Bunu alışkanlık haline getirince de bilgisayarla vakit geçirmeden önce aklına Kur'an okuması gerektiği geliyor. Ya da uyumadan önce dua okursa uykusuna meleklerin eşlik edeceği söyleniyor. Bu da çocukların okumayı isteyerek yapmasını sağlıyor.
Belli konu bütünlüğünde her gün tefsir okunmalı
Meal ve tefsiri ailesiyle okuyan bir diğer kişi de Prof. Dr. Şadi Eren. Ona göre Kur'an-ı Kerim'i Arapça okumanın yanında derinliğini anlayabilmek için tefsir ve meal muhakkak okunmalı. Her gün düzenli bir program yapılarak tefsir kitaplarının kolaylıkla bitirilebileceğini söyleyen Eren, "Belli bir konu bütünlüğünde her gün tefsir okunmaya çalışılmalı. Kendine bir dersi hedef seçen okuyucu, yaklaşık bir buçuk yılda Kur'an'ın tamamı üzerinde kafa yorarak bitirmiş olur." diyor.
Eren, tefsir sayesinde Kur'an'ı daha iyi tanıyabileceğimizi düşünüyor. Ona göre, tefsir okuyan kişi surelerin muhtevaları, konuların nerelerde geçtiği bilgisine sahip olur. Mesela ezan, abdest, teyemmüm, hac, oruç, hicret gibi konuların Kur'an'da nasıl ve nerede geçtiğini kavrayabilir. Kur'an hakkında müzakereler yapabilecek konuma gelir.
Meal tek başına yeterli değil
Kendisinin mutlaka her gün tefsir okuduğunu aktaran Eren, aileyle birlikte okunduğunda meselenin daha iyi tartışıldığını ve anlaşıldığını anlatıyor. İlahi beyanı anlamak için başvurulan meal kitaplarının tek başına yeterli olamayacağı görüşünde olan Eren, "Kur'an meali denizin maviliğini gösterir, tefsir ise o denize dalmaktır." yorumunu yapıyor.
***
Günde iki sayfa okunsa bir senede hatim edilir
Prof. Dr. Suat Yıldırım: Günde iki sayfa okunsa bir senede hatim edilir. Rabb'imiz, gönderdiği Kur'an'ı sadece Arapça bilenlere değil, her dilden, her ırktan bütün insanlara gönderdi. Allah Teâlâ, kitabının kıyamete kadar gelecek bütün insanlığa rehber olmasını dilediği için, insanların onu anlamaya çalışmasını, düşünmelerini istemiş ve şöyle buyurmuştur: "Biz sana feyizli, kutlu bir kitap indirdik ki insanlar onun ayetlerini iyice düşünsünler ve aklı yerinde olanlar ders alsınlar." (Sad 38/29) Kur'an'ın üslup hususiyetleri, özellikle veciz ifadesi sebebiyle birçok durumda ayette birden fazla mana ihtimali ortaya çıkar. Tefsirde bunlar ayrı ayrı yazılır. Fakat meal hazırlayan, o ihtimallerden bir manayı tercih ederek tercüme eder. Onun için, her mealin kısa bir tefsir olmaya mahkûm bulunduğunu unutmamamız gerekir.
İnsan günde iki sayfa bile okusa, bir senede mealin tamamını bitirebilir. Surelerin muhtevalarını, konuların nerelerde geçtiğini bellemeye çalışır. Meal okuyan başka arkadaşlarıyla Kur'an hakkında müzakere yapabilir. Bazı ayetlerin meallerini ezberine almaya gayret eder ki, gerektiğinde okuyup başkasına da tebliğ edebilsin.
Meal yerine tefsir okunmalı
Ahmet Kurucan: Yıllar önce Fethullah Gülen Hocaefendi'nin "meal yerine tefsir okunmalı" sözünü duyduğumda kendi kendime acaba ne kastediyor diye sormuş ve şöyle düşünmüştüm: "Kur'an'ın diline vâkıf olmayan bir millet olarak Allah'ın kelamını anlamak için meal çok iyi bir fırsat. 'En basit seviyede, kabataslak, ana hatları' sözleriyle anlatılabilecek ölçüde Allah'ın muradına vâkıf olan insan, eğer daha detaylı bilgi istiyor, bilgide derinleşmeyi murat ediyorsa tefsirlere başvurur." Sonra Hocaefendi'nin tespitine geri döndüm: "Meali anladım ama teklifini yaptığı bir tefsir nedir?" dedim ve araştırmaya koyuldum. Öğrendiğim gerçek beni daha çok şaşırttı, çünkü Hocaefendi tefsir derken Elmalılı, Seyyid Kutub, Vehbi Efendi, Ömer Nasuhi Bilmen gibi devasa şahsiyetlerin tefsirlerini değil de, genişletilmiş meali kastediyor, örnek olarak da Hasan Basri Çantay'ın üç ciltlik mealini veriyor.
Zaman