Evliya Çelebi'nin de mezarı kayıp

Edebiyat ve tarih sahasının en güzide eserlerinin başında gelen Seyahatname'nin yazarı Evliya Çelebi'nin de mezarı kayıp

Hakkında neredeyse her gün bir yayın çıkıyor ve mütemadiyen sempozyum, konferans veya paneller akademik mahfillerde gerçekleştiriliyor.

Kendisiyle ilgili bu kadar malumat anlatılsa da bugün kendisi için bir Fatiha okumak adına türbesine gitmek isteyecek kişi hayal kırıklığı yaşayacak; çünkü mezarı nerede olduğu bilinememektedir.

Evliya Çelebi, Hac yolculuğunu tamamladıktan sonra, 1672 yılında Mısır'ın başkenti Kahire'ye yerleşir.

Çelebi 1685 yılında Nil'in kaynağına yaptığı yolculuktan kısa bir süre sonra vefat etti.

MEZARI NEREDE?

Evliya Çelebi'nin mezar yeri hakkında iki görüş söz konusudur.

Bunlardan ilki Afrika'da hayatını kaybettiğinde oraya gömüldüğüne dairdir.

Bu iddia, diğer iddialar içerisinde en tutarlı olanıdır; çünkü dönemin şartları düşünüldüğünde bir cesedin Mısır'dan İstanbul'a getirilmesi haftalar hatta aylar sürebilmektedir.

Böyle bir durumda na'şın şişmesi ve çürümesi kaçınılmazdır.

Seyyahımızın özellikle İstanbul'a gömülmesine dair bir vasiyeti de olmadığını göz önüne aldığımızda defin işlemlerinin İstanbul'da yapılması mantıklı görünmemektedir.

Buna rağmen, birçok kaynak Evliya Çelebi'nin na'şının Şişhane'deki Loğusa kadın türbesinin yanında bulunan Meyyitzâde Kabri'nin bitişiğindeki âile mezarlığında olduğunu iddia etmektedir.

Aslında Loğusa Sultan Türbesi, Evliya Çelebi'nin hayatına çok yakışan bir türbedir; çünkü efsaneler ile örülmüş bir tarihe sahiptir.

Rahime Hatun Türbesi olarak da bilinen bu yapı son derece Batıl inançlara ev sahipliği yapmaktadır. Özellikle çocuğu olmayan kadınlar bu türbeyi mesken tutmuştur.

İşin tuhafı şudur ki bu türbedeki efsane Çelebi'nin seyahatnamesinde yer alır.

Askerden dönen adam hamile karısının birkaç gün önce öldüğünü öğrenir mezarı başına geldiğinde çocuğun annenin karnından çıktığını ve ölü bedenden süt içerek hayatta kaldığını görür.

O günden sonra bu türbe çocuğu olmayan kadınların uğrak mekanı olur.

1940'lı yıllarda yol genişletmek için bu türbenin etrafındaki tüm mezarlar yıkılır ve kemikler toplanarak çukurlara atılır; ama türbede Evliya Çelebi'nin bulunduğu iddiası bugünkü ayakta kalan yıkıntıların gerekçesidir.

Tarihçi İbrahim Hakkı Konyalı ise bu fikre katılmaz ve kemiklerin çoktan çukurlara atıldığını savunur:

"Evliya Çelebi ve babası, Sultan 4. Murad'ın kuyumcubaşısı Mehmed Zılli Efendi, Lohusa Kadın Türbesi'nin yanında medfundur. Fakat yol yapılırken oradaki bütün mezarlar yerinden söküldü ve mezar taşları bir çukura dolduruldu. Ben yol yapılırken gitmiş ve mezar taşlarını görmüştüm."

Konyalı'nın görgü şahitliğine göre mezar İstanbul'a getirilmişti ki başka bir kaynakta bu denli kesin ifadelere rastlamıyoruz; ama yine de yol yapımı mezarın bugün yine kayıp olmasının nedeniydi.

Bu yüzden tarihimizin en büyük seyyahının bir mezar yeri dahi bulunmamaktadır.

Independent Türkçe-Mehmed Mazlum Çelik

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.

Kültür Sanat Haberleri