Evrim mi dediniz! Peki, kim 'eviriyor'? Yoksa "evrim" denilen 'heyula' kendi kendisini yapan bir şey mi? Aklen ve mantıken bir şeyin kendi kendisini yapması imkânsızdır. Yani, bir şeyin kendisini 'yapması' için önceden kendisinin 'var olması' gerekir. Var olan bir şey, neden 'kendisini yapmaya' ihtiyaç hissetsin ki(?) İşte, bir şeyin kendi kendisini yaptığını iddia etmek bu kadar saçma bir şeydir.
Eğer "evrim" diye bir fiil, bir eylem var ise insan aklının zorunlu sonucu olarak bu fiilin bir yapıcısı olması gerekir. Öyle ise "evrim" var diyenler bize fiili değil, fâilin kim olduğunu söylesinler. Çünkü biz var oluştaki fiilleri değil, var oluştaki o fiilleri 'yapanın kim' olduğunu konuşuyoruz.
Peki, evrim denilen şeyden varlıkların yaratılışındaki değişiklikleri ve değişimi mi kastediyorlar. Eğer evrim kavramından kasıt bu ise bunun adı "yaratılışın yenilenmesidir".
Eğer evrim ile yaratılıştaki 'düzenli değişimi' kastedip bu düzenin bir 'yapıcı' olduğunu mu iddia ediyorlar. Nizam (düzen), aklın zorunlu bir sonucu olarak muhakkak ki nâzım (düzen koyucu) değildir. Ancak nizam, muhakkak ki nâzıma (düzen koyucuya) işaret eder, nâzımı gösterir.
-Hâlbuki insanın aklının zorunlu bir sonucudur ki ancak mutlak/sonsuz olan bir kaynak, bir şeyi 'yok iken' varlık âlemine çıkarabilir. Öyle ise gözümüz önündeki sürekli ve düzenli değişim halindeki varlıkları her bir anda yok iken varlık âlemine çıkaran kaynak ancak mutlak/sonsuz olan bir Varlıktır.
-Hâlbuki materyalist bilimin laboratuvar ölçümlerine göre atom altı parçacıklar -sıkı durun- bir saniyede tam 3 trilyon kere yok edilip var ediliyor. Saniyede 3 trilyon kere yok iken var edilen böyle bir kâinatın varlık kaynağı ancak kâinat cinsinden olmayan, yani mutlak/sonsuz olan bir Varlık olabilir.
-Hâlbuki kâinatta her bir şey bütün kâinatla bağlantılı olarak varlık âlemine geliyor. Öyle ise bir şeyi var eden kaynağın ancak tüm kâinatı yapan kaynak olması aklın zaruri bir sonucudur. Tüm kâinatı yapan kaynak ise tanım gereği mutlak/sonsuz olması gözlemlediğimiz dünyadan aklen, mantıken çıkardığımız zorunlu bir sonuçtur.
-Hâlbuki varlıklardaki gördüğümüz özellikleri (başta 'var olmak' ve düzenli değişim, kâinat çapında bir düzenlilik, kâinat çapında bir ölçülülük, yapısal gayelilik, renk, tat, koku vs.) "kim yapabilir?" diye; insan olmanın gereği olarak sorduğumuzda, kâinatta hiçbir şeyin varlıklardaki özelliklere 'varlık kaynağı' olacak hiçbir özelliği olmadığını en bariz bir şekilde görüyoruz.
-Hâlbuki varlıklara dikkatli bir şekilde baktığımızda görüyoruz ki "varlıkların her bir aşaması kendi için mükemmeldir." Var oluşta 'ilkel' bir aşama yoktur. Bebek, bebek olarak mükemmeldir. Çekirdek, çekirdek olarak mükemmeldir. Yani, ilkelden mükemmele doğru giden bur kâinat, bir var oluş yoktur.
-Hâlbuki her bir varlığı, her bir şeyi tüm kâinatla uyum ve iş birliği içinde mükemmel var oluşunu yapabilecek özellik bu evrim denilen 'heyula'da var mıdır? Gösterebilirler mi? Yani, evrimciler çıkıp "evrim" denilen şeyin ne olduğunu tanımlayarak "evrim" denilen bu şeyde bulunan şu özelliklerin bu gördüğümüz eşyayı, varlıkları yapabilecek özelliklere sahip olduğunu gösterebilirler mi?
-Hâlbuki materyalist evrimci bilim, varlıkların varlık âlemine gelmesine 'oluşum' deyip bu var ediliş sürecinin 'fotoğrafını çekip' bunu, eşyanın 'yapıcı kaynağı' olarak göstermek gibi tam bir sihirbazlık yapıyor.
-Yine, materyalist ve evrimci bilimin diğer bir sihirbazlığı da "bir şeyin varlığının gayesini/amacını/sonucunu, o şeyin varlık sebebi/ varlık kaynağı olarak gösteriyor. Mesela, "Dünya niye 'elips' şeklinde?" diye soruyorsun. Sana diyor ki, "Çünkü elips şeklinde olmasa idi mevsimler oluşmazdı!" Hâlbuki mevsimlerin var olması "elips şeklin" gayesidir/amacıdır/sonucudur. "Elips şeklin" varlık sebebi/ varlık kaynağı değildir. Tekrar soruyoruz: Dünya'nın elips şeklinde var olmasının varlık kaynağı nedir/kimdir?
İşte, materyalist ve evrimci bilim bu kadar saçmalığı bir sihir olarak tüm insanlığa yutturmaya çalışıyor.