Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Saff Suresi 1-4. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
1 . Göklerde ne var, yerde ne varsa Allah’ı tesbîh etmektedir. O, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.
2 . Ey îmân edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? (*)
3 . Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük bir gazab (sebebi) oldu.
4 . Muhakkak ki Allah, kendi yolunda sanki (kurşunla) kenetlenmiş bir binâ gibi, saf tutarak (omuz omuza) savaşanları sever. (**)
(*) “Kizb (yalan), küfrün esâsıdır. Kizb, nifâkın (münâfıklığın) birinci alâmetidir. Kizb, kudret-i İlâhiyeye bir iftirâdır. Kizb, hikmet-i Rabbâniyeye zıddır. Ahlâk-ı âliyeyi tahrîb eden (güzel ahlâkı bozan) kizbdir. Âlem-i İslâm’ı zehirlendiren ancak kizbdir. Âlem-i beşerin ahvâlini (insanlık âleminin hâllerini) fesâda veren (bozan) kizbdir. Nev‘-i beşeri kemâlâtdan (yüksek fazîletlerinden) geri bırakan kizbdir. Müseyleme-i Kezzâb ile emsâlini (benzerlerini) âlemde rezîl ü rüsvây eden kizbdir. İşte bu sebeblerden dolayıdır ki bütün cinâyetler içinde tel‘îne (lâ‘netlemeye), tehdîde tahsîs edilen kizbdir.” (İşârâtü’l-İ‘câz, 85)
(**) “Evet üç elif ittihâd etmezse (birleşmezse), üç kıymeti var. Eğer sırr-ı adediyet ile ittihâd etse, yüz on bir kıymet alır. Dört kere dört ayrı ayrı olsa, on altı kıymeti var. Eğer sırr-ı uhuvvet (kardeşlik sırrı) ve ittihâd-ı maksad (maksad birliği) ve ittifâk-ı vazîfe (vazîfede birleşmek) ile tevâfuk edip (birbirine uyup) bir çizgi üstünde omuz omuza verseler, o vakit dört bin dört yüz kırk dört kuvvetinde ve kıymetinde olduğu gibi, hakîkî sırr-ı ihlâs (samîmiyet) ile, on altı fedâkâr kardeşlerin kıymet ve kuvve-i ma‘neviyesi (ma‘nevî kuvvetleri) dört binden geçtiğine, pek çok vukūât-ı târihiye (târihî hâdiseler) şehâdet ediyor.
Bu sırrın sırrı şudur ki: Hakîkî ve samîmî bir ittifakta her bir ferd, sâir kardeşlerinin gözüylede bakabilir ve kulaklarıyla da işitebilir. Güyâ on hakîkî müttehid (omuz omuza vermiş) adamın her biri yirmi gözle bakıyor, on akıl ile düşünüyor, yirmi kulakla işitiyor, yirmi el ile çalışıyor bir tarzda ma‘nevî kıymeti ve kuvvetleri vardır.” (Lem‘alar, 21. Lem‘a, 168)