Bismillahirrahmanirrahim
İmanın istinad ve istimdat noktalarını hâvi olmasından, “Elhamdü lillâh” demesi iktiza eder.
Evet, nev-i beşer, aczi ve düşmanların kesreti dolayısıyla dayanacak bir nokta-i istinada muhtaçtır ki, düşmanlarını def için o noktaya iltica etsin.
Ve kezâ, kesret-i hâcât ve şiddet-i fakr dolayısıyla da istimdat edecek bir nokta-i istimdada muhtaçtır ki, onun yardımıyla ihtiyaçlarını def etsin.
Ey insan! Senin nokta-i istinadın ancak ve ancak Allah’a olan imandır. Ruhuna, vicdanına nokta-i istimdat ise ancak âhirete olan imandır. Binaenaleyh, bu her iki noktadan haberi olmayan bir insanın kalbi, ruhu tevahhuş eder, vicdanı daima muazzep olur.
Lâkin, birinci noktaya istinad ve ikincisinden de istimdat eden adam, kalben ve ruhen pek çok zevk ve lezzetleri, ünsiyetleri hisseder ki, hem mütesellî, hem vicdanı mutmain olur. (Şualar, Yirmi Dokuzuncu Lem’adan İkinci Bab)
Bediüzzaman Said Nursi
SÖZLÜK:
binaenaleyh : bundan dolayı
hâvi : ihtiva eden, içine alan
iktiza etmek : gerektirmek
iltica etmek : sığınmak
istimdat : yardım dileme
istinad etme : dayanma
kesret : çokluk
kesret-i hâcât : ihtiyaçların çokluğu
muazzep : eziyet çeken, sıkıntı gören
mutmain : şüphesiz, tam kanaatle inanma
mütesellî : tesellî bulan
nev-i beşer : insanlar
nokta-i istimdad : yardım alınan nokta
nokta-i istinad : dayanak noktası
şiddet-i fakr : fakirliğin şiddetli olması
tevahhuş : korkma, ürküntü