Hani siz “muhabbet fedaileri” idiniz…
Hani siz mesleğimizin “bir esası şefkattir” (karşılıksız sevgi) diyordunuz. Nerdesiniz? Veya nerelerdesiniz?
Hangi ücra derelerde, ıssız uçurumların dibinde ins ve cinden tavahhuş etmiş bir vaziyette sessiz sedasız, kendi âleminizde rahatınıza bakıyorsunuz?
Hani siz o aziz Üstadınızın dediği gibi “Bizim cemaatımizin meşrebi, muhabbete muhabbet ve husumete husumettir. Yani, beyne’l-İslâm muhabbete imdat; ve husumet askerini bozmaktır.” (Sunuhat) diyordunuz.
Elinizde bunun gibi bütün insanlığa ışık tutacak hakikatler var. Kuran’ın manevi kılıcı var.
İslam’ın birlik ve beraberliğini sağlayacak, aralarındaki muhabbeti kuvvetleştirecek, onları “sahil-i selamete çıkaracak” hakikatler var.
Bu hakikatleri ne zaman duyurmayı düşünüyorsunuz? Müslümanları, yanlış basmamaları için ne zaman uyaracaksınız?
Ortalıkta dolaşan sloganlara ve okunan şiirlere bir kere olsun dikkat ettiniz mi? “Sen özgürsün” adı altında destanlaşan şiir tüm sitelerde ve televizyon kanallarında dolaşıyor. Müslümanları düşmanlığa, kine nefrete sevk ediyor. Silaha sarılmaya davet ediyor.
Oysa senin elinde biz “muhabbet fedaileriyiz husumete vaktimiz yoktur” gibi mükemmel bir hakikat var. Onu neden bayraklaştırıp her yerde taşımıyorsun? Neden “Bizim cemaatimizin meşrebi, muhabbete muhabbet ve husumete husumettir.” Afişini paylaşım sitelerinde yaymaya çalışmıyorsun?
Suriye’yi bu hale getiren İsrail, ABD, İngiltere, Fransa gibi ülkeler değil midir? Şu anda destekledikleri Sisi’yi veya Esad’ı günü gelince Saddam gibi boynuna ip takıp asmayacaklar mı sanıyorsun?
Bunların birer kukla olduklarını bilmiyor musun? Bütün kin ve nefretini bunlara yöneltiyorsun. Her türlü hakaretleri sıralıyorsun… Vakıa alet oldukları için hak ediyorlar. Ama sonuçta fotoğrafa bir bütün olarak baktığımızda Müslüman Müslüman’la didişiyor. Mümin, müminle (liderler olmasa da askerleri mümindir) uğraşıyor. Kardeş kardeşi öldürüyor.
Müslümanlar ve Müslüman dünyası bunu hak etmiyor. Bu duruma düşmemeli…
Neden bu duruma düşüyor? Çünkü menfi siyaset yapılıyor da ondan. “Dahilde din menfice kullanılmaz” sözüne muhalefet ediliyor da ondan…
Suriye’de, Mısır’da ve diğer İslam ülkelerinde verilen mücadelenin adını koymak gerekirse: Bu mücadele demokrasi mücadelesidir, insanın haklı hürriyetine kavuşması mücadelesidir. Hukukun üstünlüğünü sağlama mücadelesidir.
Bunu din mücadelesiymiş gibi göstermek hem dine ihanettir, hem de demokrasi ve hürriyet için mücadele veren farklı kesimlerin hakkını gasp etmektir.
Mursi’nin iktidardan alaşağı edilmesini Şeriat yıkıldı şeklinde lanse etmek veya o manaya gelecek ifadeler kullanmak, hem Şeriat’a, hem Mursi’ye, hem bu mücadeleyi verenlere ihanettir.
Demokratik hak ve özgürlükler için herkes, herkesim destek verir. Uygun bir üslupla takdim edilirse muhalefet dahi bu mücadeleye katılır.
Acaba diyorum. Bu gün CHP taraftarlarının bu mücadelede bitaraf kalmalarının nedeni bu meselede Siyasal İslamcıların öne çıkması değil midir?
Oysa demokrasi mücadelesinde onlar (sol kesim) her zaman önde gitmişlerdir. Meslekleri şer ve tahrip de olsa sonuçta bu gibi meselelerde hayli mücadele verdikleri inkâr edilemez. Ama bu gün bitaraf kalıyorlarsa hatta muhalif tarafı destekliyorlarsa bunda bir sakatlık var demektir. O da verilen mücadelenin adını yanlış koymaktan kaynaklanıyor.
Şöyle düşünüyordur. “Ben bu mücadeleyi versem ve ülkeye demokrasi gelse kazanacak olan siyasal İslamcılardır. O halde neden destek vereyim?”
Evet, görüntü maalesef bu ve bu da haliyle ürkütüyor. Her kesimi ürkütüyor. Batı dünyasını, demokratik hak ve hürriyetleri savunan 1. Avrupa’yı da ürkütüyor.
Öyleyse bu görüntüyü bir an evvel düzeltmeliyiz. Muhabbet fedaileri öne çıkmalı, bunun din mücadelesinden ziyade insani bir görev olduğu vurgulanmalı ve onu engelleyecek her türlü görüntüden uzak durulmalı…