Ey Müslüman Türk ve Kürtler!.. Ne olur! Artık insaf ediniz, gözlerinizi açıp uyanınız! Bin yıl İslâmın bir rahm-ı mader sıcaklık ve merhametine sãhib sinesinde kucak kucağa, ikiz kardeşler gibi yaşadınız. Beş vakit namaza birlikte koştunuz, Ramazan hilâlini birlikte beklediniz, bayram neş’esini birlikte yaşadınız... Üç kıtaya uzanan geniş vatan sathının serhadlerinde küfrün açtığı sevaş cephelerine birlikte koştunuz. Çanakkale destanını birlikte yazdınız, İstiklâl mücadelesini varlık yokluk savaşına birlikte çevirdiniz. Resmî tãrihin dehşetli ve hainane yalanlarına rağmen bunun böyle olduğunu biliyorsunuz. Gãzi ya da şehit olurken Türk veya Kürt oluşunuz birşey ifãde etmiyordu, Allah yolunda savaşan mü’minlerdiniz...
Genç kız ve delikanlılarınız sarmaşık güllerin iştiyakıyla birlikte yuvalar kurdular. Mürur-u zaman kanlarınızı da karıştırıp, birbirinizi sevmeniz ve birbirinizin hayatlarına hayatınızı feda etmeniz için başka hiçbir sebebe ihtiyaç bırakmayan İslâm kardeşliğinizi âdeta nesebî bir kadeşlikle de tahkim etti. Farklı vücutlarda yaşayan, yekpâre ve büyük tek ruh gibiydiniz...
Savaş meydanlarında sırtınızı yere getirip aslanları kıskandıran yüreğinize kılıcını saplayarak sizden kurtulamayan, asırlarca varlığınızın rahat uyku yüzü göstermediği Batılı hasımlarınız, en eski ve en müessir taktikleri hatırladılar. Savaş meydanlarında, naaşlarınızın üzerinde güvercin ve kelebekler gibi uçuşan tebessüm sağanağının kaynağını kurutmadan, ölüme bahar şenliklerine koşar gibi giden cengâverlerinizden kurtulamayacaklarını nihayet anlamışlardı. İslâmiyetin ruh ve seciyelerinize kazandırdığı bütün mümtaz vasıflardan nesillerinizi mahrum bırakmak için kolları sıvadılar.
Medeniyet dedikleri bütün alçaklık, rezillik ve ahlâksızlıklarını nefislerinize cömertçe teşhir edip, dünya zevk ve sefasına çektiler. İ’la-i Kelimetullahdan daha mühim hiçbir meselesi olmayan sizleri zevk ve sefaya çekip, dünya nimetlerine buyur ettiler. Sonra da fâni dünya nimetlerini bölüşemeyip kavga etmeniz için bütün maharetlerini ortaya koydular.
Kiminizi büyük lokma koparmakla berikinize jurnallediler; kiminizi hırsızlıkla, kiminizi yalancılıkla bir diğerinize takdim edip dehşetli ve kahredici bir kavgaya zemin hazırladılar. Büyüktünüz, yekpâre idiniz, asırlara meydan okumuş bozkırların büyük granitleri gibiydiniz, parçalamadan, dinamitlerle patlatıp dağıtmadan yolarından kaldıramıyorlardı...
Ve kiminiz Türk, kiminiz Kürt, kiminiz Lâz, kiminiz Çerkezdiniz... Hayır, diyemediniz. Müslümanız, diye avaz avaza haykıramadınız. Kiminiz, “Ne mutlu Türküm diyene!” uçurumundan cehenneme sarktı, kiminizi bu lânet uçuruma nazire gibi bağırmızda yarılıp giden Kürtçülük uçurumu gayyasına düştü...
Süfyanist bir devrin dehşetini bir asırdır birlikte yaşadığınız halde, aldığınız habis uyuşturucuların tesirinden kurtulup gözlerinizi açamıyorsunuz. Sarıldığınız gırtlağın kardeşinizin gırtlağı, payimal etmek üzere uzandığınız nãmusun kardeşinizin iffeti olduğunu görmüyorsunuz...
Bir asra yaklaşan bu dehşetli devrin kapısını kapayacak olan icraatleriyle gönüllerinizde taht kurması gereken mevcut iktidarı, avuçlarınızı patlatırcasına alkışlamaya bile gönüllü değilsiniz. Çocuklarımızın değil, büyüklerimizin bile ar damarlarını çatlatacak küfürlerle bu meş’um devrin devamını temine çalışan ırkçılara ağzınızı açıp tek kelime söylemiyorsunuz, ey Müslüman Türk ve Kürtler! İnsaf ediniz...
Bugün sesinizi yükseltmez, bugün bir asırdır hebã edilmekte olan hukukunuza sahib çıkmazsanız, yarınınız olmayabilir. Bu fırsat bir daha ayağa gelmeyebilir... Kürtlerin Diyarbakır cezaevinde yaşanan ve insanlık tarihi için dehşetli ve utanç verici bir yüz karası olan işkencelere bakıp Türklere düşmanlık beslemeye hakkı yok. Zira o işkenceleri yapanlar Kemalizmin dinsizlikle iğfal edip insanlıkla birlikte Türklükten de çıkmalarına sebep olduğu bir avuç şuursuz ırkçı ve süfyan çarpıklarıdır. Cezâ için Allah’ın lâneti ve Cehennem onlara yeter.
Türklerin de, Kemâlistlerin dehşetli zulüm ve tahkirãtı altında, düşmanlarının da iğfalatıyla kandırılıp dağlara sığınmış, geçmişleri itibariyle Türklerden çok Kürtlere dehşetli zararları dokunmuş bir avuç ırkçı Kürde bakıp bütün Kürtleri düşman görmeye ve düşman ilan etmeye hakları yok. Her iki kavme de Türkçülerden de Kürtçülerden de fayda yok... Necãt, sizleri kardeş ilãn eden ve bin yıl kardeş olarak birlikte yaşatan İslâmiyetin parlak hakikatlerinde ve sımsıcak sinesindedir. Birbirinize kollarınızı sonunu kadar ve iştiyakla açınız... Yoksa bu dehşetli bölünme belâsı ile tãrih sahnesinden silinecek, bugün akıl almaz bir dessaslıkla size dost görünen zãlim düşmanlarınızın boyunduruğu altında hayatınızdan önce ırz ve nãmusunuzu kaybedeceksiniz...
İslâmî cemaat v e tarikatlerin bu mesele karşısındaki suskunluğu, gayretsizliği dehşetli bir musibete fetva verdirecek, diye korkuyorum...
Yaşasın Türk ve Kürdün bin yıllık kardeşliği!... Kahrolsun kardeşi kardeşe kırdıran kafatasçı ırkçılar!..
Ve yaşasın milletinin saâdetini temin yolunda hayatlarını ortaya koyan AK Partili devlet ricâli... Bugün verdiğiniz destansı mücadeleyi muasırlarınız değil, ancak bir saâdet baharına gözlerini açacak olan ãtî nesilleri anlayacak ve sizleri rahmetle yadedeceklerdir... Bu cehennemî gürültüye, bu dehşetli hercümerce bakıp yılmayınız, doğru yoldasınız... Allah yãr ve yardımcınız olsun...