Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Bakara Suresi 131-134. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor
131 . Bir zaman Rabbi ona: “(İhlâs ve îmân ile emirlerime) teslîm ol!” buyurduğunda, (o da:) “Âlemlerin Rabbine teslîm oldum” demişti. (*)
132 . Ve İbrâhîm bunu oğullarına vasiyet etti, Ya‘kūb da. (O böylece dedi ki:) “Ey oğullarım! Şübhesiz ki Allah, sizin için bu dîni seçti; öyleyse siz ancak (Allah’a) teslîm olmuş kimseler olarak can verin!”
133 . Yoksa siz Ya‘kūb’a ölüm geldiği zaman yanında mı idiniz? O zaman oğullarına: “Benden sonra neye ibâdet edeceksiniz?” demişti. (Oğulları da:) “Senin İlâhın ve ataların İbrâhîm, İsmâîl ve İshâk’ın İlâhı olan tek bir İlâha (Allah’a) ibâdet edeceğiz.Zaten biz, O’na teslîm olan kimseleriz!” dediler.
134 . Bunlar gerçekten gelip geçmiş bir ümmettir. (Onların) kazandıkları kendilerine, (sizin) kazandıklarınız da sizedir. Ve (siz) onların yapmakta olduklarından suâl olunmayacaksınız!
(*) “Evet herkesin bütün saâdetleri, bir Rabb-ı Rahîm’e (merhamet edici bir Rabbe) olan teslîmiyete bağlıdır. Aksi takdirde pek çok rablere muhtaç olur. Çünki insanın, câmiiyeti (kābiliyetlerinin toplayıcılığı) i‘tibâriyle bütün eşyâya (herşeye) ihtiyâcı ve alâkası vardır. Herşeye karşı, gerek hissederek gerekse hissetmeyerek teessürü (üzüntüleri) ve elemleri (acıları) vardır. Bu hâl ise, tam Cehennem gibi bir hâlettir (vaziyettir). Fakat erbâb tevehhüm edilen esbâb (rab zannedilen sebebler), yed-i kudretineperde olan Rabb-ı Vâhid’e (bir tek Rabbe) teslîmiyet, Firdevsî (Cennet saâdeti gibi) bir vaziyettir.” (Mesnevî-i Nûriye, Katre, 44)