Bismillahirrahmanirrahim
Ey paşalar, zabitler! Bütün kuvvetimle derim ki:
Gazetelerde neşrettiğim umum makalâtımdaki umum hakaikte nihayet derecede musırrım. Şayet zaman-ı mâzi cânibinden, Asr-ı Saadet mahkemesinden adaletnâme-i şeriatla davet olunsam; neşrettiğim hakaiki aynen ibraz edeceğim. Olsa olsa, o zamanın ilcaatının modasına göre bir libas giydireceğim.
Şayet müstakbel tarafından üç yüz sene sonraki tenkidât-ı ukalâ mahkemesinden tarih celp namesiyle celp olunsam, yine bu hakikatleri, tevessü ve inbisat ile çatlayan bazı yerlerini yamalamakla beraber, taze olarak orada da göstereceğim.(Haşiye-1)[Divan-ı Harbi Örfi]
Bediüzzaman Said Nursi
Haşiye1: Şimdi Üstad Bediüzzaman bu kırk beş senedeki dehşetli mahkemelerinde, aynen bu on bir buçuk cinayetlerini ve on bir buçuk suallerini o divan-ı harb-i örfîdeki gibi tekrar etmiştir ve etmektedir.
Nur talebeleri namına
Hüsrev
Sözlük:
neşretmek: Yayınlamak
umum: genel
makalat: makaleler
hakaik: hakikatler
musır: ısrarcı, ısrar eden
zaman-ı mazi: geçmiş zaman
canib: taraf, yön
Asr- Saadet: Peygamberimizin (a.s.m.) yaşadığı dönem, mutluluk asrı
adaletname-i şeriat: Allah tarafından bildirilen hükümlerin adalet belgesi (bk. ş-r-a)
ibraz: gösterme
ilcaat: mecbur etmeler, zorlamalar; zamanın şartlarının gerektirdiği mecburiyetler
libas: elbise
müstakbel: gelecek zaman
tenkidat-ı ukala: akıllılık taslayanların tenkit ve eleştirileri
tevessü: genişleme
inbisat: genişleme, yayılma