Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Bakara Suresi 214-215. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor
214 . (Ey mü’minler!) Yoksa sizden önce gelip geçenlerin hâli (sizin de) başınıza gelmeksizin (kolayca) Cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle fakirlikler ve hastalıklar dokundu ve öyle (belâlarla) sarsıldılar ki, hattâ peygamber ve berâberindeki îmân edenler: “Allah’ın yardımı ne zaman!” diyecek (hâle gelmiş)lerdi! (*) Dikkat edin, şübhe yok ki Allah’ın yardımı yakındır.
215 . (Ey Resûlüm!) Sana (Allah yolunda) neyi (kime) sarf edeceklerini soruyorlar. De ki: “Hayır (ve hasenât)dan ne sarf ederseniz, artık (onlar); ana baba, en yakınlar, yetimler, yoksullar ve yolda kalmış(lar) için olmalıdır.” Hayır (ve hasenât)dan ne yaparsanız, artık muhakkak ki Allah, onu hakkıyla bilendir. (**)
(*) Sahîh-i Buhârî’de zikredilen bir rivâyete göre Habbâb bin Eret (ra) şöyle demiştir: “Biz Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’a: ‘Yâ Resûlallah! Bizim için Allah’dan yardım dileğinde bulunmayacak mısın? Bizim için duâ etmeyecek misin?’ dedik. Peygamber Efendimiz (ASM): ‘Sizden evvel geçenlerden birinin başının ortasına testere konup, tâ ayağına kadar biçilirdi de, bu onu dîninden vazgeçirmezdi! Demirden taraklarla taranır, eti kemiğinden ayrıldığı hâlde, bu onu yine de dîninden döndürmezdi!’ buyurdu.”
Yine Resûlullah (ASM) buyurdu ki: “Allah’a yemîn olsun ki, Allah-ü Teâlâ bu dînin hâkim olmasını murâd etmektedir. Öyle ki, yolcu San‘a’dan bineğine binecek, Hadrâmût’a kadar gelecek, Allah’dan başkasından ve koyunları için de kurttan başkasından korkmayacaktır. Fakat siz acele ediyorsunuz!” (İbn-i Kesîr, c. 1, 188)
(**) “Ey insan! Yaptığın hizmet, ettiğin ubûdiyet (kulluk) boşu boşuna gitmez. Bir dâr-ı mükâfât, bir mahall-i saâdet (saâdet yeri) senin için ihzâr edilmiştir (hazırlanmıştır). Senin şu fânî dünyâna bedel, bâkī bir Cennet seni bekler. İbâdet ettiğin ve tanıdığın Hâlık-ı zü’l-Celâl’in va‘dine îmân ve i‘timâd et. Ona va‘dinde hulf etmek muhâldir (sözünde durmamak imkânsızdır). Kudretinde hiçbir cihetle noksâniyet yoktur. İşlerine, acz müdâhale edemez. Senin küçük bahçeni halk ettiği (yarattığı) gibi, Cenneti dahi senin için halk edebilir ve halk etmiş ve sana va‘d etmiş ve va‘d ettiği için, elbette seni onun içine alacak!” (Asâ-yı Mûsâ, 10. Hüccet-i Îmâniye, 189)