Bir adam düşününki; millete hiçbir faydası olmasa bile, sadece imanlı bir hamlesi ile bütün hayatı verimli hale dönüyor ve ben Müslümanım diyen herkesin muhabbetini kazanıyor. İşte Menderes’in hayatı böyle bereketli ve verimli… Bedenini darağacına astılar ama kalem gibi minarelerin ucu, ezan mürekkebi ile her hür gün, beş vakit, gökyüzüne şahadetine şahitliklerini yazıyorlar… Ne o mürekkep silinir nede o şahitlik…
Ey Şehit Menderes: Minarelerde okunan her ezandan hissedarsın; amel defterine sevap yazılıyor… Makamın Cennet yoldaşın ezanlar olsun... Ey kibar şehit: Kulaklardan silip attığın tangırtı ile İslam’a yaptığın hizmet, dünyanın binlerce yıl ömrü olsa bile unutulmayacak hizmettir. Bazılarına küfrü, isyanı ve aldığı beddualar yoldaş olur ama ne mutlu sana ki senin yoldaşın ezanlar ve dualar olacak. Belki de İslam tarihinin tek ezan sembolü sen olacaksın, saadet asrı ve Efendimiz (asm) ayakta alkışlayacaklar… İslam’ın tutsak olmadığı yerde ezanların gürül gürül okunması şükürlük bir şeydir ama tutsaklığın olduğu yerde ezanın okutulması hem şükürlük, hem de büyük bir kahramanlıktır. Tanrı zincirleri vurulmuş ezanla yeniden minare minare büyük hakikati konuşturmak “Allâh-ü Ekber” dedirtmek küffar karşısında yeniden büyük bir zafer kazanmaktır. Asrısaadetten günümüze kadar hiçbir İslam beldelerinde okunan ezan bu denli anlamlı olmamıştır. Küfrün hizmetine girip, İslam’a hasım olmuş olanlara yeniden ezanla yüksek hakikatleri ilan etmek, bu hizmette bulunmak öyle bir muhabbet ve duayı hak ediyor ki…
Ey Menderes: Makamın Cennet yoldaşın ezanlar olsun... Seni asanlar ve astıranlar ise Allah’tan bulsun. Kibar ve milletine hizmet eden bir başbakanı diktatör, öğrencileri kıyma makinesine attı, bebek, köpek, 12 uçak dolusu altınla kaçırıyordu gibi yalanlar ile astıranların en büyük kini ezanlara vurdukları zincirlerin parçalanmasıdır. Allah’ın tek ve en büyük olmasına ve Hz. Kur’an ve Peygambere (asm) nefret duyanlara beş vakit hakikatleri ilan ettiren Menderes’e nefret etmemeleri mümkün değildir. Her okunan ezan o zındıkların kulaklarını zonklattı. Yerli ve milli olmayanların yerli ve milli olan ve Müslümanlara bayram yaşatan Menderes’i sevmeleri mümkün olamazdı. Ve o alçak irade, sonunda seni asarak, senden kurtuldu…
Bizler, bu memleketin değerlerine sahip çıkmış olanlar, Menderes'i asanları nefretimizin ucuna asmışız ve hiçbir zaman onlar için af çıkmayacak! Bu millet öyle dinine bağlı ve öyle asildir ki; “Eşhedü en lâ ilâhe illâllâh” dedirteni başında, yüreğinde gezdirir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’i küçümseyerek çöl adamı diyen küffar karşısında "Eşhedü enne Muhammeden Rasûlullah"ı yeniden dedirteni muhabbetinde gezdirir, dualarında, minnetinde gezdirir. Ama dinimize zerre kadar zarar vermiş alçakları hiç unutmaz ve hiçbir şey yapmasa bele nefreti yeter. Din adına ortaya çıkmış olanları, ya da hamleleri bu millet nefsi için değil; Allah için nefret eder, ya da Allah için sever.
Allah herkese Menderes gibi amel defteri bırakmayı nasip etsin. Okunan her ezan için melekler coşkuyla kayıt yapıyorlar… Belki yarın mahkeme-i Kübra da “Gel bakalım ezan adam” diyecekler. Manevi şurubumuz olan ezanın beş vakit kulaklarımıza akmasına sebep olan bu ezan adam Menderes’e Allah’tan rahmet diliyoruz… İnşallah mezarında ezan çiçekleri açmıştır… İnşallah boynuna ilmiği taktıranların düştüğü ahval sana gösterilmiştir. Küfre hizmet edenlerin nasıl bir adam olduğu Allah tarafından çok iyi biliniyor. Ama biz seni Ezan adam olarak bileceğiz. Ey ezan adam Menderes; biz senden razıyız, Allah da razı olsun.