Bu hayat yolculuğu bir rüya gibi geçer.
Gün be gün ömrümüzü acımasızca biçer.
Çoğu kez fark etmeyiz, geçip gitmiştir yıllar.
Az gitmiş, uz gitmişiz; tükenmiştir tüm yollar.
Bir kabir sabahında uyandığımız vakit.
Harcanmıştır ne varsa, elimizdeki nakit.
Hiçbir yarar sağlamaz, bize son pişmanlıklar.
Bütün dünya toplansa, dağılmaz karanlıklar.
Hayırlarla dolmuşsa bir manevi kumbara.
Belki bir ışık olur, bu karanlık mezara.
Hayır, hasenat yoksa azap olur bu sefer.
Dünyada paşa iken, ahrette müflis nefer.
Dünyanın saltanatı, geçmez akçe, kabirde.
İman ile gitmişsek, binek olur haşirde.
Dünya yetmez, uhrada olmalıyız biz paşa.
Yoksa akılsız başı vururuz taştan taşa.
Haşrin o dehşetinde; şaşkın, bitap, perişan.
Hak korusun, insana bela olur, cism-u can.
Ömür sermayesini feda etsek hevese.
Bir gün muhtaç oluruz, huzurlu bir nefese.
Bu dünyadan imanla gidebilmek marifet.
Yoksa burda yaşanan her lezzet, olur nikmet.
Ahrette fayda vermez dünyanın saltanatı.
Farzlarla süslemeli bu geçici hayatı.
Bu nefsin emelleri benzer sonsuz deryaya.
Dalgalara kapılma, aldanma bu dünyaya.
Huzur katar, can katar; iman fani hayata.
Aldatıcı bir rüya, aldanma bu rahata.
Bu dünya lezzetleri zehirli bal misali.
Faniye sarılanlar, bulmaz baki Cemal’i.
Yedirse bir üzümü, patlatır birkaç tokat.
Az bir lezzet ardından, asla bırakmaz rahat.
Rabbim rahmet etmezse, yaman olur halimiz.
Kim yardım edebilir? Tükenir mecalimiz.
Dünyanın yükü ağır; rahat et, yere bırak.
Kendin taşıyamazsın, sahibidir Yüce Hak.
Bu zahmetli yolculuk, imanla asan olur.
Ebedi bir saadet, Rabbimden ihsan olur.