Şükür Rabbime. Varlığımın farkındayım. Bana vücut verilmiş. Nefes alıyorum. Yaşadığımı hissediyorum. Temiz ortamında bana sunduğu oksijenle, içimi tarıyor ve temizliyorum. Dış çevre, kirlenmiş hava olan ve dışarı verdiğim karbondioksiti dezenfekte edecek kadar Kuddüs ismine mazhar.
Duyuyorum. Desibelin sınırlı aralığında, fazlasını duyamamanın iç huzuru ile. Kainatın ritminde yaşanan coşkuyu kulaklarımızla sınırlı duyuyoruz. Sınırlanmış varlığımızın acziyeti ile konuşuyorum. Ağzımın, çenemin, sesimin ve soluğumun olağanüstü mekanizması ile enstrümantal bir yapının sesini, tonunu, tınını ve orkestrasını bana sunan bir konservatuara sahibim.
Allaha milyon kere şükür acıktıkça ve iştahım haz duydukça yiyorum, içiyorum. Bedenin besin kaynakları ağzın ve mide borusunun kabul, işlem ve sevkiyatı içinde midemize doğru yol alıyor. Orada enerji kaynaklarımıza ulaşacak bir hazırlıktan sonra enzimleniyor. Proteinlerin fonksiyonlanmasına dönüşüyor. Bedenimin her tarafına yansıyan bir doyum gerçekleştiriyor.
Benden habersiz. Benim için.
Allaha milyon kere şükür.
Hissediyorum. Düşündüğümü, sevdiğimi, üzüldüğümü, hayattan mutlu olduğumu.
Kalbimin ve ruhumun pencereleri ile hayata bakan dünyamın şenlenen malikanesiyim.
Beynimden aldığım mesajlar, duygularıma, düşüncelerime ve davranışlarıma dönüşen birer aksiyon halinde.
Seyr-i fıtri ve indelhace yaşanan hayatın parçasıyım.
Allaha milyon kere şükür.
Yürüyorum. Yakıtsız ve maliyetsiz. Kas sistemim ve ritmik adımlarım bir beden akısını taşıyor.
Vücudumun bütün ahengini ağırlık merkezinde dengeleyen bir hareket becerisi ile yürüyorum.
Eller ve parmaklar, kolun hareket zembereğinde salkım gibi.
Ayaklar birbirinin ardı sıra taşıyıcı.
Göğüs dik ve karın boşluğunda diyaframın nefes alış veriş fonksiyonu ile rahatlayan bir akciğer soluması. Fizyolojimin keyifli dışa vurumu.
Gülümseme rahatlığı, esnek ve manevra gücü yüksek beden dilini kullanma imkanı ve huzurlu yansıtma şükrü.
Hepsi benimle.
Benim için.
Allaha milyon kere şükür.
Ayaklar binanın temel pabucu gibi, başlar dik ve saçlar orman gibi.
Damarlar nakliye kanalları, sinirler iletişim ağı. Parmaklarımızın ucuna ve elimizin avucuna şifrelenmiş hususiyetlerimiz.
Hepsi bizim için bize verilmiş emanetler.
Emanetin hakkını vermek durumundayız.
Yoksa ihanetin bedeli ağır olur.